Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar geçerli olacağı, Görüldüğü üzere TMK'nın 197.maddesi çerçevesinde hükmedilen tedbir nafakası ile boşanma davası içinde geçici önlem olarak TMK’nun 169.maddesi kapsamında takdir edilen tedbir nafakasının mahiyetleri, devam süreleri, şartları, re'sen gözetilme durumları gibi nedenler itibariyle birbirinden farklı nafaka türleri oldukları, bir taraf lehine TMK 197 maddesi uyarınca tedbir nafakası takdir edilmesinin, o taraf için mevcut boşanma davasında tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde TMK 169 maddesi uyarınca tedbir nafakası takdirine engel olmadığı, Bu kapsamda somut olay incelendiğinde; ilk derece mahkemesince, eldeki boşanma davasında ilk boşanma dava tarihinden itibaren TMK’nın 169.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, kadın tarafından açılmış nafaka artırım davası bulunmadığı halde bağımsız tedbir nafakası davasına (Ankara 16.Aile Mahkemesi 2018/386 esas-2019/72 karar) atıf yapılarak hüküm tesis edilmesi...

Dairemizin önceki kararı ile "Yapılan yargılama sonucu mahkemece asıl davanın reddine karar verildiği, birleşen davanın kabulü veya reddi konusunda herhangi bir hüküm oluşturulmadığı gerekçede ise sadece "müşterek çocuk Şüheda ve davalı-birleşen davada davacı kadın yararına tedbir nafakasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur" şeklindeki yetersiz gerekçe ile tedbir nafakası kararı verildiği, asıl davada davalı kadının cevap dilekçesinde tedbir iştirak ve yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, birleşen davada TMK 197. Maddesi uyarınca tedbir nafakası talep edildiği, mahkemece verilen tedbir nafakasının TMK 169. Maddesine göre mi yoksa TMK 197....

Maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası ile 35.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminata, müşterek çocuklar Emir Gökşin ve Mehmet Gökşin'in velayetinin babaya verilmesine, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk Alim Mert Gökşin'in velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk Alim Mert Gökşin için aylık 400,00 TL tedbir ve aylık 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı kadın, 03.05.2023 tarihli dilekçesi ile; boşanma davasından feragat etmiştir. Davacı kadın, 05.06.2023 tarihli dilekçesi ile de; nafaka ve tazminat talebinin devam ettiğini, istinaf talebinin nafaka ve tazminatlar yönünden incelenmesini talep etmiştir....

Davacı vekili gerek ön inceleme duruşmasındaki beyanı, gerekse tarafına verilen kesin süre içinde sunduğu beyan dilekçesi ile taleplerinin ayrı yaşamakta haklıktan kaynaklı tedbir nafakası (TMK.nun 197. mad.) olduğunu beyan ederek taleplerini açıklamıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere bir olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Yerel mahkemece dava nafaka davası olarak değerlendirilmiş, netice olarak davacının eldeki davada talep ettiği nafakaların tarafların arasında yargılaması devam eden karşılıklı açılmış derdest boşanma davasında da talep edilmiş olduğu gerekçesi ile davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Ancak değerlendirime hatalı olup yukarıda zikredildiği üzere eldeki dava ayrı yaşamakta haklı olan ve nafakaya muhtaç eşin talep edebileceği tedbir nafakası (TMK.nun 197. Mad.) nafakasıdır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki "boşanma" ve "tedbir nafakası" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadının müstakil tedbir nafakası davasının kabulüne karar verildiği dikkate alındığında davalı-davacı kadın ve müşterek çocuk için takdir edilen nafakaların "tedbir nafakası" olduğunun tabii bulunmasına göre, davacı-davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasında 2007 doğumlu müşterek çocuk ... için aylık 150 TL tedbir nafakası talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır....

    Mahkemece yapılan değerlendirmede; davacı tarafından talep edilen tedbir nafakasının ilk defa talep ediliyormuş gibi karar verildiği, ancak daha önce davacı ve müşterek çocuk Amine yararına hükmedilen ayrı yaşamaya dayalı tedbir nafakası kararı bulunduğu görülmektedir. Söz konusu kararda mükerrer tahsil edilmeme kaydı konulmadığı gibi mevcut tedbir nafakası üzerinden değerlendirme yapılmadığı belirlenmektedir. O halde mahkemece; taraflar arasında daha önce görülen tedbir nafakası davaları nedeniyle hükmedilen nafaka miktarı üzerinden, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, aradan geçen süre, nafakanın niteliği ve özellikle dikkate alınarak artış yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ilk defa açılan tedbir nafakası davası gibi hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

      Davacı, dava dilekçesinde; müşterek evi terkeden davalıdan nafaka talep etmiştir. Davanın açıldığı 05.08.2011 tarihi itibariyle de taraflar evli bulunduğundan davacının talebinin ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerektiği açıktır. Somut uyuşmazlıkta davacı; dilekçesinde türünü belirtmeksizin talebini nafaka olarak ifade etmiş, mahkemece duruşma sırasında tefhim edilen kısa kararda davacı için aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının hükmün kesinleşme tarihinden itibaren davalıdan tahsiline dair hüküm kurulmuş, gerekçeli kararda ise; gerekçe kısmında tedbir nafakasına ilişkin açıklamalara yer verilerek "yoksulluk nafakası" ibaresi yerine "tedbir nafakası" ibaresi yazılmıştır. 1-)Temyizen incelenmesi istenen eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre ve dosya kapsamındaki diğer delillere göre, tedbir nafakasıdır. Bu haliyle mahkemece; kısa kararda davanın nitelendirmesinde hataya düşülerek karar verilmiştir....

        Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak dava açamayacağına ve davalının bir kusuru da ispatlanamadığına göre davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Bağımsız tedbir nafakası davasında, davayı açan taraf ayrı yaşamakta haklılığını ispatla mükelleftir. Davalı-davacı kadın tarafından açılan bağımsız nafaka davası, davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davasıyla birleştirilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, ortak konutu terk ederek birlikte yaşamaktan kaçındığı anlaşıldığına göre, davalı-davacı kadın ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklıdır. Türk Medeni Kanununun 197. maddesi gereğince kadın ve ortak çocuklar yararına uygun miktarda nafaka takdiri gerekirken, birleşen nafaka davasının reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

          Tedbir nafakasında eslerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4). Somut olayda davalının, davacı aleyhine boşanma davası açtığı ve başka bir kadınla birlikte yaşadığı sabit olup davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır....

            Yasal olmayan fiili beraberliklerde, birlikte yaşayanların birbirlerine karşı nafaka yükümlülüğü bulunmamaktadır. Mahkemece, bu husus gözetilmeden, davacı yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca; somut olayda çocuğun evlilik dışı ilişkiden dünyaya geldiği ve davalı baba tarafından tanındığı dikkate alınarak, tarafların müşterek çocuğu için hükmedilen nafakanın iştirak nafakası olduğu dikkate alınmadan, tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiş, bu hususlar bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu