Davalı cevap dilekçesinde; davacının boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası talep etmediği için halihazırda nafaka talep etme hakkının bulunmadığını, davacının boşanma ilamında lehine hükmedilen tazminatları faizi ile tahsil etmek suretiyle zenginleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının boşanma davasında sadece tedbir nafakası isteminde bulunduğu; boşanma kararından 6 ay gibi kısa bir süre sonra yoksulluk nafakası davası açtığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında bu 6 aylık sürede ani yükselme ve düşüşlerin olmadığı, davalının ekonomik durumunun yoksulluk nafakası ödeyecek kadar iyi olmadığı gerekçeleri ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılan yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Yoksulluk nafakası boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer'i bir haktır....
Davacı erkek vekili istinafında, hükmedilen nafaka miktarlarının fazla olduğunu belirterek nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini istemiş olup, mahkemece TMK 169.maddesi uyarınca kadın ve çocuğa tedbir nafakası bağlanması usul ve yasaya uygun olduğu gibi hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının da tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına göre uygun olduğu değerlendirilmekle, bu yöndeki istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir....
dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar geçerli olacağı, Görüldüğü üzere TMK'nın 197.maddesi çerçevesinde hükmedilen tedbir nafakası ile boşanma davası içinde geçici önlem olarak TMK’nun 169.maddesi kapsamında takdir edilen tedbir nafakasının mahiyetleri, devam süreleri, şartları, re'sen gözetilme durumları gibi nedenler itibariyle birbirinden farklı nafaka türleri oldukları, bir taraf lehine TMK 197 maddesi uyarınca tedbir nafakası takdir edilmesinin, o taraf için mevcut boşanma davasında tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde TMK 169 maddesi uyarınca tedbir nafakası takdirine engel olmadığı, Bu kapsamda somut olay incelendiğinde; ilk derece mahkemesince, eldeki boşanma davasında ilk boşanma dava tarihinden itibaren TMK’nın 169.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, kadın tarafından açılmış nafaka artırım davası bulunmadığı halde bağımsız tedbir nafakası davasına (Ankara 16.Aile Mahkemesi 2018/386 esas-2019/72 karar) atıf yapılarak hüküm tesis edilmesi...
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müşterek çocuk... için aylık 200 TL, davacı ... için aylık 500 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, ....a lehine hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası, davacı ... lehine hükmedilen tedbir nafakasının ise kararın kesinleşmesinden itibaren yardım nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava; müşterek çocuk... için iştirak nafakasına ve diğer davacı müşterek çocuk .... için yardım nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir. TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır....
Erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olaylarda müvekkilinin kusurlu bulunmayıp tüm kusurun kadında olduğunu, tedbir nafakası yönünden hukuken eksik ve hatalı karar verildiğini, kadın için takdir edilen nafaka tutarının da fahiş olduğunu beyan etmek suretiyle kadın için takdir edilen nafakanın kaldırılmasına, mümkün olmadığı taktirde nafaka miktarının indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava bağımsız tedbir nafakası, birleşen dava ve birleşen davaya karşı açılan dava TMK 166/1. maddesi uyarınca boşanma ve ferilerine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. İlk derece mahkemesince, davacı kadın tarafından,TMK'nun 197.md.si çerçevesinde açılan bağımsız tedbir nafakası talepli dava hakkında, olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği ve söz konusu hususun taraflarca istinaf edildiği anlaşılmaktadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/12/2014 NUMARASI : 2014/647-2014/821 Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; davacının davalının kızı olduğunu, davacının annesinin 2011 yılında davalı babasına tedbir nafakası davası açtığını ve İzmir 9.Aile Mahkemesi'nin 2011/292 E.- 2012/32 K. sayılı kararı ile davalı babanın davacı ve annesi için aylık 1.000'er TL tedbir nafakası ödemesine hükmedildiğini, davacının 09.08.2013 tarihinde reşit olması nedeniyle davalı babanın nafaka ödemesini kestiğini,davacının davalı babasının evi terk ettiği tarihten itibaren annesi ile yaşamakta olup annesinin tek gelir kaynağının ise davalıdan aldığı nafaka olduğunu, davacının annesi ile davalı...
Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/VII. maddesi gereğince hükmün 1.bendinde yer alan; “tedbir" ifadesinin çıkartılarak, yerine "yardım" ifadesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesi TARİHİ :14.05.2014 NUMARASI :Esas no:2012/630 Karar no:2014/483 Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından, kişisel ilişki ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı (koca)'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı (kadın), dava dilekçesinde nafaka istemediğini beyan etmiştir. Davacı-davalının nafaka talebi bulunmadığı halde (6100 s. HMK m. 26) istek dışına çıkılarak davacı-davalı yararına tedbir nafakası takdiri doğru görülmemiştir....
Ancak, davada boşanma ve velayetin değiştirilmesi davaları ile velayetleri davacı anneye verilmiş olan müşterek çocuklar ... ve... için nafaka talebinde bulunulmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle istenilen nafakalar iştirak nafakası niteliğindedir (TMK. md. 328/1, md 329/1). Buna göre, mahkemece; hüküm altına alınan nafakaların kararın kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi, usul ve yasaya aykırıdır....
Dairemizin önceki kararı ile "Yapılan yargılama sonucu mahkemece asıl davanın reddine karar verildiği, birleşen davanın kabulü veya reddi konusunda herhangi bir hüküm oluşturulmadığı gerekçede ise sadece "müşterek çocuk Şüheda ve davalı-birleşen davada davacı kadın yararına tedbir nafakasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur" şeklindeki yetersiz gerekçe ile tedbir nafakası kararı verildiği, asıl davada davalı kadının cevap dilekçesinde tedbir iştirak ve yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, birleşen davada TMK 197. Maddesi uyarınca tedbir nafakası talep edildiği, mahkemece verilen tedbir nafakasının TMK 169. Maddesine göre mi yoksa TMK 197....