Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2011 tarih 2011/178 Esas ek karar sayılı kararı uyarınca vekil edeni hakkında icra takibi yapılarak örnek 4-5 ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin 23.11.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, sözü edilen mahkeme kararında “…davalı hakkında verilen evden uzaklaştırma kararının infazından itibaren aylık 400 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, mahkemenin 15.11.2011 tarihli duruşmasındaki üç nolu ara kararı uyarınca 18.07.2011 tarih ve ek kararla verilen tedbir nafakasının aylık 250 TL’ye indirilmesine, davalının evden uzaklaştırma kararının infazından itibaren nafakanın alınmasına…” kararı verildiği açıklanarak, 11.10.2011 tarihi sonrası itibariyle aylık 250 TL tedbir nafakası dışında kalan birikmiş tedbir nafakası ve işletilen faiz talepleri ile takip tarihinden sonra aylık 250 TL tedbir nafakası talebi dışında kalan nafaka talepleri yönünden Alanya 2....

    Anılan hüküm Dairemiz'in 2014/10252 Esas, 2014/17053 Karar sayılı ilamı ile; "...davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davacı lehine az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile davacı için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 350 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline (bozma öncesi verilen 250 TL nafakanın tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir....

      Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 3-Davacı-davalı kadın tarafından açılan 500.00 Türk lirasına ilişkin bağımsız tedbir nafakası davasına ( TMK m. 197) karşı erkek tarafından boşanma davası ( TMK m. 166/1) açılmış, davacı davalı kadın tarafından boaşanma davasına verilen cevap dilekçesinde asıl davada yer alan 500.00 Türk lirası nafaka talebinin yoksulluk nafakası (TMK m. 175) olarak devamına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü ile bağımsız tedbir nafakası davası ile boşanma davasının feri niteliğindeki yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir....

        Davalı cevap dilekçesinde; davacının boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası talep etmediği için halihazırda nafaka talep etme hakkının bulunmadığını, davacının boşanma ilamında lehine hükmedilen tazminatları faizi ile tahsil etmek suretiyle zenginleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının boşanma davasında sadece tedbir nafakası isteminde bulunduğu; boşanma kararından 6 ay gibi kısa bir süre sonra yoksulluk nafakası davası açtığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında bu 6 aylık sürede ani yükselme ve düşüşlerin olmadığı, davalının ekonomik durumunun yoksulluk nafakası ödeyecek kadar iyi olmadığı gerekçeleri ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılan yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Yoksulluk nafakası boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer'i bir haktır....

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Aile Mahkemesince verilen nafaka kararının kesinleşmediğini, icra dosyası dışında bankadan ve elden yapılan ödemelerin nafakaya mahsup edilemeyeceğini, dosyaya sunulan banka dekontlarında yapılan ödemenin hangi ayın nafakası ait olduğu hakkında nafaka ödemesi olduğuna dair bir açıklama yapılmadığını, elden yapılan ödemelerin Yargıtay kararları uyarınca rızai olup nafaka borcuna mahsup edilemeyeceğini, ödenmemiş nafaka borcunun mevcut olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          Davacı erkek vekili istinafında, hükmedilen nafaka miktarlarının fazla olduğunu belirterek nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini istemiş olup, mahkemece TMK 169.maddesi uyarınca kadın ve çocuğa tedbir nafakası bağlanması usul ve yasaya uygun olduğu gibi hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının da tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına göre uygun olduğu değerlendirilmekle, bu yöndeki istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir....

          Ancak, davada boşanma ve velayetin değiştirilmesi davaları ile velayetleri davacı anneye verilmiş olan müşterek çocuklar ... ve... için nafaka talebinde bulunulmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle istenilen nafakalar iştirak nafakası niteliğindedir (TMK. md. 328/1, md 329/1). Buna göre, mahkemece; hüküm altına alınan nafakaların kararın kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi, usul ve yasaya aykırıdır....

            Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir.Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nun 438/VII. maddesi gereğince hükmün 1.bendinde yer alan; “tedbir" ifadesinin çıkartılarak, yerine "yardım" ifadesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olaylarda müvekkilinin kusurlu bulunmayıp tüm kusurun kadında olduğunu, tedbir nafakası yönünden hukuken eksik ve hatalı karar verildiğini, kadın için takdir edilen nafaka tutarının da fahiş olduğunu beyan etmek suretiyle kadın için takdir edilen nafakanın kaldırılmasına, mümkün olmadığı taktirde nafaka miktarının indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava bağımsız tedbir nafakası, birleşen dava ve birleşen davaya karşı açılan dava TMK 166/1. maddesi uyarınca boşanma ve ferilerine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. İlk derece mahkemesince, davacı kadın tarafından,TMK'nun 197.md.si çerçevesinde açılan bağımsız tedbir nafakası talepli dava hakkında, olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği ve söz konusu hususun taraflarca istinaf edildiği anlaşılmaktadır....

              Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müşterek çocuk... için aylık 200 TL, davacı ... için aylık 500 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, ....a lehine hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası, davacı ... lehine hükmedilen tedbir nafakasının ise kararın kesinleşmesinden itibaren yardım nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava; müşterek çocuk... için iştirak nafakasına ve diğer davacı müşterek çocuk .... için yardım nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir. TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır....

                UYAP Entegrasyonu