İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; somut olayda, takip talebi ve ödeme emrinde, yabancı para alacağının hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve TL karşılığı gösterilmediği gibi yabancı para alacağının harca esas Türk Lirası karşılığının da yazılmadığı, buna göre geçerli bir takibin bulunmadığı gerekçelerine istinaden usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması dava şartı olduğundan davanın usulden reddine dair karar verilmiştir. İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Birleşen davada davacı vekili, yabancı mahkeme kararının davalı ... Limited Şirketi yönünden de tanınması ve tenfizini istemiştir. Birleşen davada davalı ... Şirketi vekili, müvekkilinin adresinin Ankara'da olduğunu, MÖHUK 51....
Mahkemece tanınmasına karar verilen yabancı mahkeme ilamında adı geçen tarafların müşterek çocuklarını gösterir aile nüfus kaydının eklenmesi, eksikliğin ikmalinden sonra dairemize gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 02.06.2008 (pzt.)...
Davalı vekili, davacının tenfiz talebinin MÖHUK ile öngörülen yabancı hakem kararlarının tenfizi usulune uykırı olduğunu, zira MÖHÜK 62.mad 1.fıkrasının h bendi gereğince yabancı mahkeme kararlarının Türkiye'de tenfiz edilebilmesi için yabancı hakem tarafından verilen kararın verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmemiş veya kesinleşmiş, veya icra kabiliyeti kazanmış veya bağlayıcı olması gerektiğini, bu kapsamda davacı tarafından hakem kararının verildiği yerin yetkili merci tarafından hakem kararının kesinleştiğine dair bir şerhin sunulmadığını, sunulmuş olduğu kararda yabancı hakem kararı, hakemin imza tasdiki ve hakem kararının zeyilnamesinin olduğunu, yine yabancı hakem kararının kamu düzenine aykırı olması nedeni ile tenfiz edilmesinin mümkün olmadığını, çünkü kararın süresinde verilmiş bir karar olmadığını, zira tahkim yargılamasında tahkim süresinin uzatılması ya bir mahkeme kararı ile ya da tarafların tahkim süresinin uzatılmasını talep etmeleri ile mümkün olduğunu...
Sonuç olarak yukarıya aynen aktarılan yasal düzenlemeler, ---- taraflar arasındaki tahkim şartını içeren sözleşme, tenfizi talep edilen hakem kararlarının tercümeleri ile onanmış örnekleri, dosya kapsamına uygun olup Mahkememizce de isabetli görülen rapor ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ----- Maddede sayılan tenfiz talebinin reddine ilişkin hallerden hiç birinin söz konusu olmadığı ve yasada öngörülen tenfiz şartlarının yerine gelmiş olduğu kanaatine varıldığından sübut bulan davanın kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Son olarak belirtmek gerekir ki Harçlar Kanununa göre yabancı mahkeme kararları nisbi harca tabi kılındığı halde yabancı hakem kararlarının tenfizi yönünden bu şekilde emredici bir yasal düzenleme olmadığından ve yerleşen uygulamaya da bağlı olarak yabancı hakem kararlarının tenfizi maktu harca tabi olduğundan maktu harca göre işlem yapılmıştır....
Davacının tenfiz talebi üzerine yerel mahkemece verilen ilk kararda, Suriye ile Türkiye arasında yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi konusunda mevcut ikili veya çok taraflı bir anlaşma olmamasına rağmen, fiili uygulamada yabancı mahkeme kararlarının tanındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ancak bu karar Dairemizce, sözleşme veya kanuni imkan olmasına rağmen, yabancı ülke Türk mahkeme kararlarını fiilen tenfiz etmiyor ise yine mutekabiliyet gerçekleşmiş olmayacağı, somut olayda mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı yönünden bozulmuştur. Bu bozma üzerine mahkemece yapılan araştırmada, bir Türk Vatandaşı'nın tenfiz isteminin Suriye Idlib 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce reddedildiği, bunun da tenfiz istemi için olumsuz koşul olan, olumsuz fiili uygulamaya örnek olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; yabancı mahkeme kararının ilişkin tebligatların aracılığı ile yapılıp 1965 tarihli uygun olduğu, yabancı mahkemece verilen kararın kamu düzenine aykırı bulunmadığı, davalı ... yönünden yabancı mahkemede açılan davanın yargılama sırasında geri alındığı ve hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı gerekçesiyle önünden açılan davanın reddine ve yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve tenfizine karar verilen yabancı mahkeme kararlarının 10.01.2008 tarihli 2 O 312/05 sayılı kararı ile aynı sayılı yargılama masraflarına ilişkin ek karar olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Buna göre yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin mümkün olabilmesi için tenfizi talep edilen kararın yabancı bir mahkemeden verilmiş karar olması, kararın hukuk davalarına ilişkin olması ve yabancı mahkeme kararının verildiği ülke kanunlarına göre kesinleşmiş olması gerekmektedir. Yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi görevli ve yetkili mahkemeye verilecek bir dilekçe ile olur (MÖHUK, m. 52). Bu dilekçeye; yabancı mahkeme ilâmının ve bu ilamın kesinleştiğine ilişkin belgenin, o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya onaylı sureti ile bu belgelerin onanmış tercümelerinin eklenmesi zorunludur (MÖHUK, m. 53)....
"İçtihat Metni"Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi Suç : Uyuşturucu madde ticareti Hüküm : Mahkûmiyet Dosya incelendi....
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 08.02.2011 tarihli, 8 O 102/09 numaralı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın ve masraf tespit kararlarının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılmaya göre; tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının davalıya Lahey Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebliğinden sonra hükmü veren yabancı mahkemeye yaptıkları itirazın, anılan mahkeme tarafından kararın davalılara posta yoluyla daha önceden tebliğ edildiği ve bu tebliğden sonra davacının talebi üzerine diplomatik yoldan yapılan tebiğin davalıya yeni bir hak bahşetmeyeceğinden bahisle reddedildiği, bu nedenle yabancı mahkeme kararının usulüne göre kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....