Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dolayısıyla taşınmazın sit alanı olarak ilan edilmesi Anayasa'nın mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceğini düzenleyen 35. maddesi uyarınca 2863 sayılı yasadan kaynaklanan bir durum olup, davalı idarenin mülkiyet hakkını ortadan kaldıran bir işlemi niteliğinde değildir. Bu durumda, dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından söz edilmesi mümkün olamayacağından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Somut olayda; davacı...dava konusu traktör üzerinde mülkiyet iddia ederek taşınır malın kendi adına aidiyetinin tespitine...karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda dava HMK'nın 2. Maddesinde sayılan malvarlığı haklarına ilişkin olup 4. Maddede sayılan işlerden değildir. Bu nedenle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir....

        Bu şekildeki ileri sürüş mülkiyet iddiası niteliğinde bulunduğundan davacıya taşınır malı elinde bulunduran davalı aleyhine taşınır malın tespit edilen değerine göre görevli mahkeme de dava açmak üzere mehil verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de taşınır malların ortaklığının giderilmesi davalarında maktu harç alınması gerekirken, binde dokuz harç alınması da doğru değildir. SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 25.6.2010 gün, 3418-3490 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 3.6.2010 gün 7269-7786 sayılı 2.Hukuk Dairesinin 3.5.2010 gün 6677-8772 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava,evlilik birliği içinde edinilmiş maldan kaynaklanan katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliği itibariyle,hükmün temyiz inceleme görevi 8.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:8.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,dosyanın bu Daireye gönderilmesine 16.12.2010 gününde oy birliği ile karar verildi....

            Öte yandan, Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklar Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, koleksiyon sahiplerinin ilgili müzeye tescil ettirmek kaydıyla koleksiyonundaki her türlü eseri kendi aralarında değiştirebileceği veya satabileceği, koleksiyonerin ölümü hâlinde koleksiyonun mirasçılarına intikal edeceği düzenlemeleriyle davacının koleksiyonundaki taşınır kültür ve tabiat varlıklarının belirli koşullar dâhilinde değiştirilebilmesi veya satılabilmesinin ve intikalinin de mümkün olduğu görülmektedir. Bu durumda ekonomik bir değer ifade ettiği anlaşılan söz konusu koleksiyonun davacı açısından Anayasanın 35. maddesi anlamında mülk teşkil ettiği kuşkusuz olup koleksiyon izin belgesinin iptalinin sonuçları itibarıyla mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır. Bu durumda; mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin Anayasanın 35. maddesinde öngörülen koşullara uygun olması zorunludur....

              İİK'nun 97/a maddesine göre "Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer. Somut olayda, dava konusu haciz, borçluya ödeme emrinin tebliği edildiği ve dayanak senet adresinde yapılmış olup, daha önce aynı adreste icra edilen 05/12/2017 tarihli haciz sırasında borçlu hazır bulunmuştur. Buna göre, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir....

              İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/01/2021 NUMARASI : 2020/246 ESAS, 2021/34 KARAR DAVA KONUSU : İstihkak (Taşınır Mal Haczinden Kaynaklanan) KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı 3.kişi vekili dava dilekçesinde özetle; İİK.nun 96 vd. maddeleri uyarınca istihkak iddialarının kabulüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiştir. Davacı 3.kişi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; haciz adresinin vekil edeni 3. kişiye ait oluğunu, haciz mahallinde borçlu adına evrak bulunmadığını bu nedenle mülkiyet karinesinin 3....

              İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/09/2021 NUMARASI : 2020/291 ESAS 2021/525 KARAR DAVA KONUSU : İstihkak (Taşınır Mal Haczinden Kaynaklanan) KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İİK 97. maddesi uyarınca açtıkları davada, istihkak idiaslarının kabulü ile haczedilen menkul mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir....

              Kanunun bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır. 5. O halde hâkim, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumundadır....

              UYAP Entegrasyonu