Takibe dayanak ilam temyiz merci tarafından tamamen ortadan kaldırılmadığı , düzeltilerek onandığı anlaşılmakla davacının takibin iptali talebi yerinde görülmeyerek ödeme emrinin iptali yetinilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir." şeklindeki gerekçelerle 1- Şikayetin KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Davacının TAKİBİN İPTALİ TALEBİNİN REDDİNE , Pazar icra müdürlüğünün 2022/2148 Esas sayılı takip dosyasında ÖDEME EMRİNİN İPTALİNE karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece takibin tümden iptali yerine icra emrinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, ilama aykırılık şikayeti istemine ilişkindir....
Aile mahkemesinin 2015/118 esas sayılı dosyanın kesinleşmesi beklendiğini, ikinci boşanma davasında mahkeme tarafından yargılama esnasında tedbir nafakası ödenmesine karar verilmediğini, aynı anda iki tane tedbir nafakası kararı olmayacağını, aynı ilamı iki defa/mükerrer olarak icraya koyulduğunu, ortada aynı ilamdan kaynaklanan iki tane icra takibi bulunduğunu, bu sebeple mükerrer açılmış icra takibi olan huzurdaki takibin iptal edilmesi usul ve yasa gereği olduğunu, İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2017/9994 esas sayılı dosyasına yapılmış ödemeleri (aylık 1.000,00.-Tlsından toplam da 41.000,00.-TLsı olarak mahsup etmiştir) mahsup edildiğini, dosyaya aylık olarak yapılan ödeme 1.000,00.-Tlsı olmayıp 1.045,50.-TLsı olduğunu, mahsup edilmiş bedelin hatalı olduğunu, başlatılan takibin geri bırakılmasını, davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....
Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, takibin iptaline yönelik diğer şikayeti yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan durum yukarıda değinilen HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırıdır. Mahkemece; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebliğ tarihinin TK.'nun 32. maddesi yarınca düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın bu konudaki şikayeti de kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takibin 834,13 TL'lik kısmına ilişkin itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı vekili 01.10.2005 başlangıç ve 31.12.2010 bitim tarihli kira sözleşmesine dayanarak 14.03.2012 tarihinde başlattığı ......
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, davacılar hakkında başlatılan ilamsız icra takibinin iptali istemine ilişkindir. Borçluların icra mahkemesine başvurusu, takibin mükerrer olduğu iddiasına dayalı borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 62/1. maddesine göre itirazın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine bildirilmesi gerekir. Buna göre, borçluların itirazı, icra dairesine yasal sürede itiraz edilmesi ve alacaklı tarafından da itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulması halinde mahkemece incelenir. Mükerrerlik iddiası ileri sürülerek, şikayet yoluyla davacılar hakkındaki ilamsız takibin iptali istenemez....
Borçlunun 18.3.2016 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilmemesi halinde talebin gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulması ile tüm hacizlerin de fekkinin istendiği görülmüştür. Mahkemece, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle başvurunun 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine karar verilmesi isabetli ise de; aynı Kanun'un 26. maddesi uyarınca, hakimin, talepten fazlaya ya da başka bir şeye hükmedemeyeceği sabit olup, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle mahkemece takibin durdurulmasına karar verilemez....
İlk takipten feragat edilmeksizin aynı alacak için bozmadan sonraki ilama dayanılarak yeni bir takip yapılması halinde ikinci takip mükerrer olacağından mahkemece şikayetin kabulü ile mükerrer takibin tümden iptaline karar vermek gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceği, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece toplanan delillere göre davalı borçlular hakkındaki Bolvadin İcra Müdürlüğünün 1999/959 Esas sayılı takip dosyası derdest olup 2004/385 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibin aynı borç ile ilgili ve mükerrer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu alacakla ilgili olarak ilk kez yapılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının 12.07.2002 tarih, 2001/41 Esas, 2002/305 karar sayılı hükümle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı alacaklı bundan sonra 22.06.2004 tarihinde ikinci kez yaptığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine de iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. İkinci takibin yapıldığı tarihte ilk takibin işlemden kaldırıldığı ve dolayısıyla o tarihte geçerli başka bir takibin bulunmadığı gözetilerek işin esası incelenip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddinde isabet görülmemiştir....
Davanın temelini oluşturan icra takibinin mükerrer olduğu bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Mahkemece de 17.03.2004 tarihli ara kararı ile takibin mükerrer olduğu kabul edilerek davacıya davasını alacak davasına dönüştürüp dönüştürmeyeceği yolundaki beyanlarını bildirmek üzere süre verilmiştir. Davacı vekili, 27.04.2004 ve 29.04.2004 tarihli dilekçeleri ile davasını alacak davasına dönüştürdüğünü bildirmiştir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, takip dayanaklarından 15.05.2012 keşide tarihli 31.000,00 TL bedelli çekin üzerinde, muhatap bankaya ibraz edildiği tarihin yazılı olmadığı görülmekle, kambiyo vasfında olmadığından mahkemece anılan çek yönünden takibin iptaline karar verilmesi doğrudur. Ancak, takibe dayanak 02/05/2012 keşide tarihli, 30.000 TL. bedelli çekin keşide yeri İstanbul, muhatap bankanın bulunduğu yer İzmit olduğundan, TTK'nun 796/1. maddesi uyarınca ibraz süresi bir aydır. Anılan çekin keşide edildiği tarih 02/05/2012, ibraz tarihi ise 24.05.2012 olup, ibrazın bir aylık süre içinde yapıldığı görülmektedir. O halde, takip dayanaklarından 02/05/2012 keşide tarihli, 30.000 TL. bedelli çek, süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edildiğine göre, kambiyo vasfına sahip olup, mahkemece anılan çek yönünden takibin iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu takibin tümden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....