Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 71 .maddesinde göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir.Somut olayda, borçlu zamanaşımı itirazı ile birlikte ödeme tebligatının usulsüzlüğünü de ileri sürdüğüne göre, mahkemece öncelikle borçlunun usulsüz tebligata yönelik şikayetinin incelenerek, zamanaşımına yönelik iddiasının takibin kesinleşmesinden öncesine mi; yoksa takibin kesinleşmesinden sonrasına mı ilişkin olduğu; süreye tabi olup almadığı, süreye tabi ise başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığı tesbit edildikten sonra; oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile borçlunun ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayeti değerlendirilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup; mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, Dairemizce maddi hataya dayalı olarak onandığı anlaşıldığından Dairemiz onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının bozulmasına karar...

    Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/5 maddesi kapsamında olup yasal beş günlük sürede yapılması zorunludur. İİK.'nun 71 .maddesinde göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir....

      Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/5 maddesi kapsamında olup yasal beş günlük sürede yapılması zorunludur. İİK.'nun 71 .maddesinde göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir....

        İlk takipten feragat edilmeksizin aynı alacak için bozmadan sonraki ilama dayanılarak yeni bir takip yapılması halinde ikinci takip mükerrer olacağından mahkemece şikayetin kabulü ile mükerrer takibin tümden iptaline karar vermek gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddi isabetsizdir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceği, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          na kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediğinden adı geçen eski yöneticinin imzaladığı bu bonolardan dolayı site yönetiminin sorumlu olmadığını ileri sürerek takibin iptalini istediği; mahkemece usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek takibin davacı yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK.'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK.'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” hükmüne yer verilmiştir. O halde, mahkemece; borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

            Davanın temelini oluşturan icra takibinin mükerrer olduğu bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Mahkemece de 17.03.2004 tarihli ara kararı ile takibin mükerrer olduğu kabul edilerek davacıya davasını alacak davasına dönüştürüp dönüştürmeyeceği yolundaki beyanlarını bildirmek üzere süre verilmiştir. Davacı vekili, 27.04.2004 ve 29.04.2004 tarihli dilekçeleri ile davasını alacak davasına dönüştürdüğünü bildirmiştir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Aile mahkemesinin 2015/118 esas sayılı dosyanın kesinleşmesi beklendiğini, ikinci boşanma davasında mahkeme tarafından yargılama esnasında tedbir nafakası ödenmesine karar verilmediğini, aynı anda iki tane tedbir nafakası kararı olmayacağını, aynı ilamı iki defa/mükerrer olarak icraya koyulduğunu, ortada aynı ilamdan kaynaklanan iki tane icra takibi bulunduğunu, bu sebeple mükerrer açılmış icra takibi olan huzurdaki takibin iptal edilmesi usul ve yasa gereği olduğunu, İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2017/9994 esas sayılı dosyasına yapılmış ödemeleri (aylık 1.000,00.-Tlsından toplam da 41.000,00.-TLsı olarak mahsup etmiştir) mahsup edildiğini, dosyaya aylık olarak yapılan ödeme 1.000,00.-Tlsı olmayıp 1.045,50.-TLsı olduğunu, mahsup edilmiş bedelin hatalı olduğunu, başlatılan takibin geri bırakılmasını, davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....

              Şikayet süresinde satış istenmemesi nedeni ile takibin düşmesine ilişkin bulunduğundan bu şikayeti incelemeye yetkili mahkeme İİK'nun 4. maddesi hükmüne göre takibin yapıldığı yer icra dairesinin bağlı olduğu Bozüyük İcra Hukuk Mahkemesidir. O halde, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Bunun üzerine, ipotek veren T3 ve borçlu T1 vekili icra mahkemesine başvurarak; 1- Takibin aslı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip olduğundan ve yargılama gideri, vekalet ücreti , inkar tazminatından sadece ipotek veren T3 sorumlu olduğundan bu alacak kalemleri için ayrı bir takip başlatılması gerektiğini, 2- Takibin devamına karar verilen alacak kalemleri bakımından icra emri çıkartılmasına gerek olmadığını, bu kalemlerde dahil edilerek çıkartılan icra emrinin iptali gerektiğini, 3- İtirazın kaldırılması ilamında sadece T3 taraf olduğundan bu ilama dayalı olarak diğer borçlular adına da düzenlenen icra emrinin iptali gerektiğini, 4- Üç borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı olduğunu, itiraz eden diğer borçlu hakkında karar verilmeden tek başına ipotekli taşınmaz maliki aleyhine takibin yürütülemeyeceğini, bu nedenle de icra emrinin iptali gerektiğini, beyan ederek icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

                Bu durumda, alacaklının itirazın iptaline karar verilmesinden sonra anılan ilamı dosyaya sunarak takibe devam ve haciz işlemleri yapması mümkün ise de itirazın iptaline dair ilam bozulmakla ortadan kalktığından, bozulmakla hükmünü yitiren itirazın iptali kararına dayanılarak bozma kararından sonra takibin devamına olanak yoktur. İtirazın iptali kararı bozulmakla İİK'nun 40. maddesi uyarınca takip olduğu yerde duracağından ve takibin durması gereken bu dönemde takip işlemi yapılamayacağından mahkemece itirazın iptali yolunda yeni bir hüküm verilinceye kadar haciz yapılamaz. Aksinin kabulü İİK'nun 66. maddesine aykırı bir durum yaratır....

                  UYAP Entegrasyonu