dışı şirketin münferiden şirketi temsile yetkili iki müdürünün bulunması nedeniyle davacının istifasının muhatabının da diğer müdür olmasına ve bu nedenle de 6102 sayılı TTK'nın 28. mad. ve Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 22. maddesi gereğince de bu müdürün sicile başvurabilecek olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davalı banka, dava dışı banka müdürü ile davacının birlikte hareket etmek suretiyle usulsüz işlemler gerçekleştiğini iddia etmiş ise de, müdür tarafından bu şekilde hesabın boşaltılmasının davacı yönünden bir fayda sağlamadığı gibi, bankacılık uygulamalarında müdürün müşteri pörtföyünü geliştirmek ve bankaya yüksek rakamlı mevduatlar kazandırmak için bir kısım müşterilere özel uygulamalar yapmasının, yüksek faiz taktir etmesinin normal karşılanması gerçeği ve bu durumun ticari teamüller içinde kalıp hukuka aykırı olmaması, davacının da müdürün hiçbir işlemine katılmadığı gibi, ayrıca işlemlere ilişkin talimatının da bulunmaması ve müdürün çektiği paraları davacı ve banka çalışanı müdürün ortak kullandığına dair delil de bulunmaması, davacının hakkında açılan ceza davasının da bu gerekçelerle ... 1....
7201 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereği vekile tebliği esas olarak kabul edilse de somut olayda tebliğ yapılan avukatın sorumlu müdürün vekili olmadığı gibi, vekili olsa bile 5187 sayılı Kanun'a göre sorumlu müdürün düzeltme ve cevabı yayımlama zorunluluğunun avukatına yapılan tebliğden itibaren başlamayacağı değerlendirilmekle, mahkemece sanıkların beraati yerine suçu işlediklerinin sabit olması gerekçesiyle mahkumiyetlerine karar verilmesi, 2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 07/09/2015 yerine 20/07/2015 olarak gösterilmesi, Kabule göre de, Dairemizin 28.09.2020 tarihli 2020/1515 E. 2020/11589 K. sayılı kararında gerekçeleri belirtildiği üzere; Basit yargılama usulüne dair esasları düzenleyen ve hükümden sonra (24.10.2019 tarihinde) yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı "basit yargılama usulü" başlıklı CMK'nin 251/3. maddesinin sadece bir usul hükmü olmadığı, aynı zamanda maddi ceza hukukuna dair bir hüküm olduğu, bu nedenle basit yargılama usulünün yürürlük...
Somut uyuşmazlık incelendiğinde, yukarıda açıklandığı üzere, müdürün azli istemli davada husumetin, salt azli istenen müdüre yöneltilmesi gerektiğinden, davalı şirket hakkındaki gerek asıl davanın gerekse birleşen davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Birleşen davada davacı asil ... davasından feragat ettiği için ve üzerinde serbestçe tasarruf edilebilecek bir dava türü kabul edildiğinden anılan davacının davasının da feragat nedeniyle reddi yönünde hüküm kurmak gerekmiştir. Asıl davada davacılar ile birleşen davada davacı ...'nın davalı müdür aleyhine açtıkları davaları bakımından esas itibariyle inceleme yapılmıştır. Davacılar, haklı neden olarak davalı müdürün sahte imzalarla kararlar aldığını, defter ve kayıtları usulüne uygun tutmadığını, resmi görevlerin yerine getirmediğini, tek başına şirketi yönettiğini ileri sürerek haklı nedenle müdürün azlini istemişlerdir....
Davacı tarafça (b) bendinde yer verilen hükmün tamamının, sorumlu müdürün mühendis olma zorunluluğu bulunmadığı gerekçesiyle iptali istenilmektedir. 5307 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan, LPG dolum tesislerinde ve otogaz istasyonlarında bulundurulacak sorumlu müdürün yetki, sorumluluk ve niteliklerinin Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği yönündeki düzenleme dikkate alındığında, yasa koyucunun sorumlu müdür bulundurma zorunluluğu dışında sorumlu müdürlere ilişkin kural getirmediği, bu konudaki yetkiyi tamamen Kurumun takdirine bıraktığı anlaşılmaktadır....
Ticaret Mahkemesinin 2010/252 esas sayılı dosyasında davalı ... 23/06/2004 tarihinde ilk on yıl için ana sözleşme ile müdür seçilmiş olup, ana sözleşmede müdürün azli konusunda özel bir düzenleme olmayıp uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak 6762 sayılı TTK'nun 543.maddesinin yollama yaptığı TTK'nun 161 ve 162.maddelerine göre haklı sebeplerin varlığı halinde ortak olmayan müdürün mahkeme kararı ile azledilebileceği, bilirkişi raporunda belirtilen müdürün imar mevzuatına aykırı davranışları nedeniyle şirkete idari para cezasının tatbik edilmesi, davacının bilgi edinme taleplerinin cevapsız bırakması, şirketin iştigal konusu kapsamında olmayan borsa yatırımı yapması ve bundan dolayı şirketin zarara uğraması, şirket müdürünün şirket markasını kendi adına tescil ettirmek üzere başvuruda bulunması, müdürün kanunen görevli bulunmasına rağmen, ortaklar olağan genel kurulunu talebe rağmen toplantıya çağırmaması, şirket tasarruflarındaki değerlerin müdür tarafından kendi adına işletildiği ve müdürün...
İşletme yöneticisi olarak çalıştığı dönem bakımından, bir kısım tanıklarca, davacının üst amiri olarak genel müdürün bulunduğu belirtilmekte ise de, genel müdürün davacının çalıştığı alışveriş merkezi işyerinde mi çalıştığı ya da şirketin başka bir işyerinde mi çalıştığı hususu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Üst düzey yöneticilik (işletme yöneticiliği) yapılan dönem bakımından, davacının çalıştığı alışveriş merkezinde, davacıya görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağının bulunup bulunmadığı hususunun, kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gereklidir. Mahkemece, bu husus, her iki taraf tanıklarının beyanlarına yeniden başvurularak aydınlatılmalı, ayrıca davacının işletme yöneticisi olarak çalıştığı tarih aralığı da netleştirilerek, fazla çalışma ücreti alacağı yeniden değerlendirilmelidir. Yukarıda yazılı sebepten kararın bozulması gerekmiştir....
İdare Mahkemesince; dava konusu eğitimden çıkarma işleminin Genel Müdürün onayı ile kesinleşmesi nedeniyle, davanın görüm ve çözümünde yetkili mahkemenin 2577 sayıl Kanun'un 32. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, işlemi tesis eden yer mahkemesi yani Emniyet Genel Müdürlüğünün bulunduğu yer olan Ankara İdare Mahkemelerinin yetkili olduğu yolunda verilen 14/07/2023 günlü, E:2023/804, K:2023/834 sayılı karar üzerine ortaya çıkan yetki uyuşmazlığına ilişkin dosya 2577 sayılı Kanun'un 43/1-b maddesi uyarınca incelenerek gereği görüşüldü: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 32. maddesinde; "Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir....
Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın ticari şirketin feshi ve müdürün temsil ve imza yetkisinin kaldırılmasına ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 11. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 12.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nin 19.09.2000 tarihli yazısıyla davacı kooperatifte iş akdi ile çalıştığı anlaşılan davalı müdürün tahsil ettiği parayı kooperatif hesaplarına aktarmaması ve kooperatifin kira alacaklarını eksik tahsil etmesinden dolayı kooperatifin zararının tazmini istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 03.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....