Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddeleri ile BK'nun 18. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı açılmış tasarrufun iptali davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, dava konusu tasarrufun borçlu ile borçlunun maksadını bilen davalı 3. kişi arasında yapıldığı, davalı 3. Kişinin savunmasını ispatlayamadığı, esasen bu şekilde bir temlikin mutad ödeme olmaması nedeniyle İİK 279/2 madde karşısında geçersiz olduğu, temlikin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı ve muvazaaya dayalı olması nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu Bursa İli .... İlçesi, ..... Mahallesi, ... Ada, 12 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalıya 9.10.2007 tarihinde satışına ilişkin tasarrufun Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2007/11199 sayılı talep dosyasındaki alacak ve feriyle sınırlı olmak kaydıyla iptaline, davacının haciz ve satış isteme yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....

    Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....

    Eldeki davanın tasarrufun iptali davası olarak açılmış olması ve talebin TBK 19. maddesi gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak görülmesi için usulüne uygun ıslah bulunmaması nedeniyle davaya İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olarak bakılması ve ona göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre; a) Davacı dosyaya 2013/1608 sayılı takip dosyasından borç ödemeden aciz belgesi ibraz etmiştir. Dava dilekçesi ve dosya içerisinde yer alan icra dosyaları ve belgeler incelendiğinde iş bu aciz belgesinin dayanak hangi icra dosyasına ait olduğu anlaşılamamıştır. Mahkemece iş bu belgenin hangi dosyadan alındığı araştırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacılar vekili, müvekkillerinin mirasbırakanlarının davalı ...'...

        İcra Müdürlü-ğü'nün 1999/2610 sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini, alacağın karşılanamadığını, ancak borcun doğumundan sonra borçlunun, Mersin Bahçe mahallesi 108 Ada 22 parselde 1 no'lu mesken ile, aynı ada 89 parselde 5 no'lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümlerini alacaklıyı ızrar kastıyla 24.7.1998 tarihinde davalı Ömer'e, bu kişinin de 29.9.1998 tarihinde diğer davalı Hasöz'e temlik ettiğini ileri sürerek, muvazaaya dayalı bu temlik işlemlerinin geçersizliği ile, bu taşınmazlar yönünden davacı-alacaklıya haciz ve satış isteme yetkisi tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Aslan vekili, davanın niteliği itibarıyla İİK'nun 277. maddesi kapsamında "Tasarrufun iptali" davası olup, geçici veya kati aciz belgesi ibraz etmeyen davacının davasının reddini savunmuştur....

          İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, BK'nın 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir kararı, ancak dava konusu hakkında verilebilir. Uyuşmazlığın konusunu oluşturmayan unsurlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemez. (HMK. m. 389/1). Diğer yandan, gerek 6098 sayılı BK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa davaları ve gerekse de İİK'nın 277 ve devamı hükümlerinde düzenlenen iptal davaları; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp; alacaklıya, alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikte bir dava türüdür. Tasarrufa konu mallar üzerine ihtiyati haciz konulabileceği ise, yasa da ayrıca düzenlenmiştir....

          Gerek İİK'nun 277 maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada, asıl amaç alacağın tahsilini sağlamaktır. Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazaalı işlemin tespiti aslında muvazaaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ...... Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tespitini istediğini belirtmiş ve dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı işçinin davalı işvereni ...... Kimya San. ve Tic....

            Maddelerine göre borçlu T3 yönünden alınmış bir aciz tutanağı veya haciz tutanağı bulunmayıp tasarrufun iptali talebi yönünden dava şartı oluşmadığından, diğer terditli talep olarak TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak değerlendirme yapılacaktır. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

            İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde hem İİK'nin 277 vd maddelerine hem de TBK'nın 19. maddesine dayanılmış olduğunu, açıkça muvazaa iddiasında bulunulduğunu belirterek, davanın TBK'nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Davacı vekilinin istinaf itirazları ve HMK'nın 355. maddesi doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda; Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davaya konu tasarrufların 08.04.2015 ve 03.04.2015 tarihlerinde yapıldığı, bu nedenle dava tarihine kadar beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır....

            UYAP Entegrasyonu