Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı eşi ...’ye satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı ... ve davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, aciz belgesi ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesinde davacı taraf borçlusu tarafından yapılan işlemin muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak iptaline karar verilmesini istemiştir. Hukuki sebepleri gösterirken de B.K 18. maddesi belirtildikten sonra talep kısmında dahi muvazaaya dayalı iptal istemiştir....

    Gerek İİK'nun 277 maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada asıl amaç alacağın tahsilini sağlamaktır. Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazaalı işlemin tespiti aslında muvazaaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ... Boya Kimya San. ve Tic. Ltd.Şti ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tespitini istediğini açıklamış ve dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı ...'un davalı işvereni ... Boya Kimya San. ve Tic....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/113 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : İzmir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/03/2022 tarih ve 2022/113 Esas sayılı ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davalıların kendi aralarında muvazaalı olarak yapmış oldukları düzenlenmesi mümkün olan senetler ve bu senetlere istinaden açılmış olan Diyarbakır İcra Müdürlüğü 2021/63135 Esas sayılı takibin ve bu takipten davalı/borçlu T3 maaşı üzerine konulan 1. sıra haciz işlemine ilişkin tasarrufların TBK 19. madde ile İİK 227 ve devamı maddeleri gereğince iptali ile müvekkil banka alacağı nedeniyle dava konusu takip ve maaş haczi üzerinde cebri icra yapabilme yetkisi verilmesi ve takibe konu alacakları yönünden tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesini...

      Esasen Dairemizce de İİK'ndaki dava şartları oluşmadığı zaman alacaklının muvazaaya dayalı dava açmaya hakkı bulunduğu kabul edilmektedir. Bu açıklamaların ışığında olaya dönüldüğünde, davanın özellikle muvazaaya dayalı olarak açıldığının açıkça belirtilmiş olması ve davacının dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında davanın İİK'nın 277 v.d. maddelerine dayalı bir dava olmadığı kabul olunmalıdır. Öyle olunca bu davaların HUMK'nın 176.ncı maddesinde belirlenen adli tatilde görülemeyen davalardan olmaması nedeniyle karar düzeltme isteminin de süresinde bulunduğu ortadadır. Hâl böyle olunca mahkemece dava BK.18.maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptâl ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmeli, tarafların iddia, savunma ve delilleri bu yönde incelenip dava sonuçlandırılmalıdır....

        Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerekir. Somut olayda davacı ve davalı Mustafa'nın boşanma aşamasında oldukları taşınmaz hisse devrinin boşanma davasından sonra gerçekleştirildiği anlaşılmıştır....

        Maddelerine göre borçlu T3 yönünden alınmış bir aciz tutanağı veya haciz tutanağı bulunmayıp tasarrufun iptali talebi yönünden dava şartı oluşmadığından, diğer terditli talep olarak TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak değerlendirme yapılacaktır. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Bulancak Asliye Hukuk ve Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, muris muvazaaya dayalı tapu kaydının iptali ile Tenkis istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, dava sırasında, dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir Kadastro Mahkemesi ise, dava konusu uyuşmazlığın yenilik doğurucu hüküm almayı gerektirdiği gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosya kapsamından, davacıların, tapudaki satışların muris muvazası olduğu iddiası ile taşımazların tapularının iptali ile tenkis talebine yönelik, yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava olduğu anlaşılmıştır....

          DELİLLER: Nüfus ve tapu kayıtları, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, TBK 19. maddesi uyarınca açılmış muvazaaya dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılması istemine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....

            Asliye Ticaret Mahkemesi; taraflar ticari şirket olmasına rağmen ticari ilişkiye dayalı bir itilafın çözümünün istenmediği, talep konusunun muvazaa temeline dayalı İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış İİK hükümlerine ve TBK'nun 19 maddesi hükümlerine dayanılmış tasarrufun iptali davası olduğu, davanın özü itibarıyla ticari nitelikte olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İstanbul 19.Asliye Hukuk Mahkemesi ise; davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, davanın taraflarının şirket olduğu,takip konusu alacağın ticari ilişkiden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

              Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür." şeklinde açıklanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında ise TBK 19.maddesinde tanımlanan muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı kabul edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu