Davacılar, mirasbırakanları ...’un, ... parsel sayılı taşınmazının tamamı ile ... parsel sayılı taşınmazdaki 6551/46251 payını davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, ayrıca ortağı olduğu şirketteki 11,25 hissesini davalı annesi ...’ye devrettiğini, anılan taşınmaz temliklerinin ve şirket hisse devrinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının ve şirket hisse devrinin iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davaya konu taşınmaz temliklerinin ve şirket hisse devrinin bedelleri ödenmek suretiyle gerçekleştirildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. İlk Derece Mahkemesince, taşınmazların ve şirket hisse devrinin muvazaalı olarak yapıldığının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, ......
Dava muvazaa nedeni ile hisse devrinin iptali ile adlarına tescili, dağıtılan kar paylarının tahsili et malvarlığından çıkarılan malların parasal değerlerinin şirkete ödenmesi talebidir. Buna göre, hisse devri iptali ile şirket yöneticisinin sorumluluğu davası bir arada açılmıştır. Her iki dava birbirinden bağımsız dava olup, mevcut davada dava yığılması vardır. Davacıların, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri için iddialarını yaklaşık ispata yeter derecede delil sunmaları gerekir. Mevcut davada gerek muvazaalı işlem ve gerekse sorumluluk davası yönünden yaklaşık ispat için herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince verilen red kararı yerinde olduğundan, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki menfi tespit istemli asıl davanın, muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil istemli ...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/231 E., sayılı ve aynı mahkemenin 2005/309 E. sayılı gabine dayalı tapu iptali ve tescil istemine dayalı birleşen davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, muvazaaya ilişkin birleşen davanın kabulüne, gabine ilişkin birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalılar birleşen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Mahkemece, davalı Kurumun, davacının ortağı olduğu limited şirketin ... ayları arası prim borçlarından dolayı, davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinden hisse devir tarihinden sonraki dönem bakımından sorumlu olmadığı, önceki dönem bakımından sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de, davacının, limited şirket ortağı olarak sorumluluğunun belirlenmesinde; hisse devrinin 3.kişi konumundaki davalı Kurum bakımından hüküm ifade edebilmesi için, Ticaret Siciline tescil ile, Türk Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi yasa gereği olup, dosya içeriğinden, işbu hisse devrinin Ticaret Sicilinde tescil ve ilanı koşulunun davadan sonra 13.7.2010 tarihinde yerine getirildiğinin anlaşılması karşısında; davacının, ödeme emirlerine konu prim borcu ve ferilerinden 6183 sayılı Yasanın 35/1 maddesinde öngörülen biçimde sermaye hissesi oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğunun ve düşünülmemesi isabetsizdir....
Şu halde, davaya konu hisse üçüncü şahıs adına geçtiğine ve davacı tarafın muvazaa iddiası ile üçüncü şahıs adına geçen hisse devrinin iptalini istediğine göre Borçlar Kanuna dayalı eldeki muvazaa davasının Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli mahkemenin Kayseri 11.Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 11.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- )6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 11....
a hisse devrinin gerçekleştirildiğini, ancak şirket tarafından müvekkili aleyhine Bursa kapatılan 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/213 E. sayılı dosyasında alacak davası açıldığını, müvekkilinin de bu davaya karşılık olarak kâr payı alacağı davası açtığını, bu davada müvekkilinin hissesinin iadesini isteyebileceğinin belirlendiğini ileri sürerek 08.04.2011 tarihli protokol gereği devredilen 1500 adet hissenin devrinin iptali ile iadesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili ...'ın S.E.A. Petrol Ltd. Şti.'nin ortağı ve yetkilisi olduklarını, yapılan üstünkörü inceleme neticesinde davacının şirket paralarını zimmetine geçirdiğinin öğrenildiğini, bu hukuka aykırı eylemler nedeniyle şirketteki hissesini ...'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davanın konusu limited şirket hisse devri olup, bu hisselerin devrinin ne şekilde yapıldığı ve yapılması gerektiği, davacı ile davalı arasında yapılan hisse devrinin geçerli olup olmadığı, ehliyetsizlik nedeniyle iptali gerekip gerekmediği hususlarında 6102 sayılı TTK'daki ilgili hükümler de gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği, bu anlamda dava şirket hisse devrinin iptali ile şirket hisselerinin geri verilmesine ilişkin olup Limited şirket hisse devri 6102 sayılı Yasa'nın 2. kitabında yer alan şirketler hukukundan kaynaklandığından mutlak ticari davalardan olduğu dır. (Yargıtay 11....
Asıl dosyada ve birleşen dosyada davalılar vekili davanın zamanaşımına uğradığını, yapılan hisse devrinin noterde düzenlendiğini ve geçerli olduğunu, davanın kötüniyetli olduğunu, hisse bedelinin ödendiğinin noter senedinde yazılı olduğunu, şirketin iki ortaklı iken davacının payınının tamamını diğer ortak davalıya devretmiş olması ve ortakların hisse devri konusunda anlaşmış olmaları sebebiyle noter evrakının ortaklar genel kurul kararı niteliğinde olduğunu, ayrıca bir genel kurula dahi gerek bulunmadığını, buna karşılık genel kurul bildiriminin ve onayının da yapılmış olduğunu, noter senedinin aksinin ispat edilemediğini, pay devrinin kanuni şartlarının gerçekleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Taraflar arasındaki anlaşmazlık: Davacı tarafından davalı ...a yapılan 17/12/2018 tarihli...Şirket Pay devrinin geçerli olup olmadığı, iptali gerektiren bir yön bulunup bulunmadığı hususlarındadır. ....
Her ne kadar davacı, dava dilekçesinde hisse devir sözleşmesi, hisse devrinin onayına dair genel kurul kararının sahteliği iddiasında bulunmuş ise de, duruşmadaki beyanında, hisse devrine ilişkin noter sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiş olup, yokluğunda yapıldığı için sahtelik iddiasında bulunduğu hisse devrinin onaylanmasına dair iptali istenen genel kurul kararının, TTK nun 595. ve müteakip maddelerine uygun olduğu, keza limited şirket hisse devri sözleşmenin yapılması ile değil, hisse devrinin genel kurul tarafından kabulü ile geçerli hale geldiğinden, henüz genel kurul toplantısı yapılıp hisse devri onaylanmayan hisseyi devralan paydaşın genel kurula katılma hakkı bulunmadığından, yokluğunda hisseyi devreden şirket ortağının katılımı ile alınan genel kurul kararının iş bu nedenle usul ve yasaya uygun olduğu, yoklukla malul olmadığı kanaatine varılmıştır....
Dava, pay devrinin davalı anonim şirket tarafından pay defterine kayıttan imtina edilmesi nedeniyle ortaklığın tespiti ile devrin pay defterine işlenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafça, hisse devrinin bildirildiği tarihte davacıya hisseyi devreden...'in ortaklıktan ıskatının kesinleştiği, ana sözleşmenin 6. maddesinde ''... Hisse devrinin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için devrin şirkete bildirilmesi ve pay defterine kayıt edilmesi lazımdır. Yönetim kurulu sebep gösterilmeksizin hisse devirlerini pay defterine kayıttan imtina etmek hakkına sahiptir'' hükmünün bulunduğu, bu nedenle devrin pay defterine işlenmediği savunulmuştur....