"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanının maliki olduğu 138 ada, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazları kardeşleri olan davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve adına tescile karar verilmesini istemiş, murisin kayden malik olduğu 395 ada, 3 parsel sayılı taşınmazı ise resmi vasiyetname ile davalılara bıraktığını belirterek vasiyetnamenin iptali olmazsa tenkise karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında 3 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davasını atiye terk etmiştir. Davalılar, satışın gerçek satış olduğunu, alım güçlerinin bulunduğunu bildirip, davanın reddini savunmuşlardır....
A.Ş. vd. aleyhine 03/05/2010 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı işlemin iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 03/11/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, hukuki yarar yokluğu ve kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz olunmuştur. Mahkemece, davacılardan ...'ün istemi yönünden adı geçenin dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle yazılı biçimde karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacı ...'ün ... İcra Müdürlüğü'nün 2008/9642 sayılı dosyasında icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 03/10/2011 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı işlemin iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 07/02/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, kira sözleşmesinin iptalinin istenildiği ve sulh hukuk mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle yazılı biçimde karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından; davacı ile davalılardan ...'ın karı-koca oldukları ve diğer davalının da ...'ın kardeşi olduğu; karı-koca davalıların oturdukları evin mülkiyetinin davalılardan ...'...
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakanları ...'ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu bağımsız bölümünü 17.03.2008 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızına devrettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, öte yandan işlem tarihinde murisin yaptığı işlemin sonuçlarını kavrayabilecek durumda olmadığını, akli melekelerinin yerinde olmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2277 E. ve 2021/605 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda hak düşürücü süre uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....
Dava, borçlunun maaşının üzerine konulan hacizden bu davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. HMK'nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; -K A R A R- Davacı vekili, borçlu davalıya tazminat alacağı nedeni ile takip yaptıklarını, borçlunun mal kaçırma amacı ile ... ve ... plakalı araçları muvazaalı olarak üçüncü kişilere sattığını belirterek, muvazaalı satışların iptali ile İİK'nun 283.maddesinin kıyasen uygulanmasını istemiştir....
İnceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Rapora altı iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.” hükmünü içermektedir. Yasanın açık hükmü karşısında Mahkemenin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5763 Sayılı Kanunun 1.maddesi ile değişik 3/2.maddesi çerçevesinde düzenlenen İş Müfettiş raporuna karşı yapılan itiraz üzerine verdiği kararın, karar tarihi itibariyle kesin olduğu anlaşıldığından davacının temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
İnceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Rapora altı iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.” hükmünü içermektedir. Yasanın açık hükmü karşısında Mahkemenin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5763 Sayılı Kanunun 1.maddesi ile değişik 3/2.maddesi çerçevesinde düzenlenen İş Müfettiş raporuna karşı yapılan itiraz üzerine verdiği kararın kesin olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... San. ve ... Tic. Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, davalı borçlu ... San. ve Maden Tic. Ltd. Şti hakkında takip yapıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu 13063 ada 6 parselinin 13/11/2003 tarihinde davalı ...’e satıldığını onunda 29/12/2003 tarihinde davalı ...ne sattığını belirterek, bu muvazaalı satış işlemlerinin iptalini talep etmiştir. Davalı borçlu şirketi vekili, işlemlerin şirket ortağı ... tarafından şirket zarara uğratmak amacı ile yapıldığını, mali kriz döneminde dava konusu taşınmazların bedelsiz olarak davalı üçüncü kişilere devredildiğini bu sebeple açılan davanın doğru olduğunu belirtmiştir....