Davacının amacı, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili olanağına kavuşmaktır. Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, davalılar arasındaki icra takibinin iptali istenilmiş ise de çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin davacı yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK'nun 283. maddesindeki düzenleme yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK'nun 283. maddesi hükmü gereğince muvazaalı olduğu saptanan icra takibinin iptaline gerek kalmaksızın; davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz bulunduğunun tesbiti biçiminde hüküm oluşturulması gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiştir. Ancak, yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden hükmün, HUMK'nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda amaç, dava sabit olduğu takdirde davaya konu teşkil eden mal üzerinde alacaklıya cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisinin sağlanmasıdır. Bunun için borçlu aleyhinde yapılmış bir icra takibinin varlığı zorunludur. Zira, tasarrufun iptali davası ile alacaklı iptali hüküm altına alınacak tasarrufla ancak mevcut icra takip tutarını tahsil edebilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekir. Somut olayda, davalı ... aleyhine yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibi, dolayısıyla davacı ...'nin bu takip sebebiyle kesinleşmiş bir alacağı bulunmamaktadır....
İcra Müdürlüğünün 2014/7248 sayılı takip dosyasındaki davalılar arasındaki icra takibinin muvazaalı olduğunun tespiti ile icra takibinin iptaline,karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 624,25 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına 16/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
itirazının iptal edilerek icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalıdan %20 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı alınmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
e muvazaalı olarak borçlanıp davaya konu ettikleri taşınmazlar üzerine haciz konulduğunu belirterek icra takibinin iptali ile taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmişlerdir. Davacıların amacı kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri taşınmazlar üzerine muvazaalı icra takibi sonucu konulan hacizlerin kaldırılmasını sağlamaktır. Bu nokta da olaylara uygulanacak kanun hükmünü bulmak , vakıaların hukuki sebebini tayin etmek kanunları kendiliğinden uygulamakla görevli olan hakimin işidir. Bu nedenle somut olayda uygulanacak kanun hükmünü davacılar tarafından yapılan bir icra takibi bulunmaması nedeniyle daha özel nitelikteki İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde değil, maddi olguya uygun BK. 19. maddesinde aramak gerekmektedir. Bu durumda mahkemece HMK.nın 114/h maddesi uyarınca davacıların dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının belirlenmesi açısından Bursa 3....
Davacının amacı, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili olanağına kavuşmaktır. Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, davalılar arasındaki icra takibinin iptali istenilmiş ise de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK'nun 283. maddesindeki düzenleme yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK'nun 283. maddesi hükmü gereğince muvazaalı olduğu saptanan icra takibinin iptaline gerek kalmaksızın; davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz bulunduğunun tesbiti biçiminde hüküm oluşturulması gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiştir. Ancak, yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; hükmün, HUMK'nun ...38. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı ...'...
Davalı borçlu vekili, davalı 3.kişi .... tarafından yapılan icra takibinin gerçek bir borç ilişkisine dayandığını, takibin boşanma kararından önceki tarihte yapıldığını, araç satışının bizzat müvekkili tarafından yapılmaması nedeniyle iptale tabi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı 3.kişi... vekili ve diğer davalı 3.kişi .... borçlu ile aralarında gerçek bir borç ilişkisi bulunduğunu icra takibinin ve satış işleminin gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu aleyhinde yürütülen icra takiplerinde borca yeterli malvarlığı bulunmadığını, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla davalı 3.kişi ile anlaşmalı olarak kendi aleyhinde muvazaalı takip yaptırarak emekli maaşına haciz koydurduğunu ileri sürerek anılan icra takibinin iptali ile dosyadan tahsil edilen 37.187,00 TL.'nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesine talep etmiştir. Davalı borçlu ... ile davalı 3.kişi ... vekili, aralarında muvazaalı bir ilişki ve muvazaalı bir takip olmadığını, takibin gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayandığını savunarak davanın reddini istemiştir....
KARAR Davacı vekili, davalılardan ...’in müvekkiline olan borcu nedeniyle yaptıkları icra takibi sırasında adına kayıtlı taşınmaza haciz konulması için yazılan yazıya verilen cevapta, borçlunun taşınmazını diğer davalı ...’ye satması nedeniyle haciz şerhi işlenmediğini öne sürerek, borçlu tarafından alacaklılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapılan satış işleminin iptalini talep etmiştir. Davalılar, borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibi bulunmadığını, yapılan icra takibinin de mahkemece iptal edildiğini, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, kesinleşmiş bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
den alacaklı olduğu gerekçesiyle İstanbul 18.İcra Dairesinin 2012/326 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, ancak işbu icra takibinin muvazaalı olup, alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunu ve davalı ...'un takibinin ve takibe konu bononun iptali için tasarrufun iptali davası açtıklarını, tasarrufun iptali davalarında da vekalet ücretine hükmedildiğini, mahkeme ilamlarının takibe konulduğunu bu aşamada davalı ...'un 7 adet taşınmazını 30/10/2012 tarihinde diğer davalılar ile aralarında rızai taksim yaptıklarını belirterek mal kaçırdığından muvazaalı işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... ve Fatma vekili, dava konusu taşınmazların miras taksimi ile borcun doğumundan önce paylaştırıldığını, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir....