Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu sözleşmenin aslında bakıp gözetilme koşulu ağırlıklı değil, sonradan ortaya çıkan mirasçıdan mal kaçırmak düşüncesi ile yapıldığı, muvazaa ile illetli olduğu açıktır. Mahkemece bu saptamalar yapılarak, karşı davacının muvazaa iddiası ile açtığı sözleşmenin iptali istemini içeren davasının kabulünde bir yanılgı yoktur. Öte yandan, aynı konuda açılan ve davacı lehine kesinleşen davada muvazaa savunması olmadığından önceki dava eldeki dava için hukuki nitelikte emsal de teşkil etmez. Her ne kadar mahkemece, HUMK'nın 74. maddesinde hükme bağlanan taleple bağlılık kuraiı hilafına dava konusu taşınmazlarda ki davalılardan Adil adına olan payların diğer davalı Ünzile adına tesciline karar verilmiş olması yasaya uygun değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus da bozma nedeni yapılmamıştır....

    Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları her zaman açılabilir. Çünkü muvazaa iddialarında "hak düşürücü süre" ya da "zamanaşımı süresi" söz konusu olmaz. Üçüncü kişiler muvazaa nedeniyle haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek tarafı bulunmadıkları tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü muvazaa onlara karşı işlenmiş haksız eylem niteliğindedir. Muvazaalı işl.... hiçbir hüküm doğurmayacağı, muvazaa sebebinin ortadan kalkması veya bir zaman geçmesiyle görünüşteki işl.... geçerli hâle gelmeyeceği kuşkusuz bulunduğundan muvazaa iddialarında zamanaşımı da söz konusu olmayacaktır. O hâlde mahkemece davalılar arasında yapılan satış işl....in danışıklı (muvazaalı) olup olmadığı araştırılarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir....

      Gerek dava dilekçesi, gerekse mahkemenin kabul biçimine göre dava, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedenine dayanmaktadır. Muvazaa davası; borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin muvazaalı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun muvazaalı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla muvazaalı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

        Mahkeme ise davacının bu iddiası konusunda delillerini toplamadan ve bedelde muvazaa iddiası konusunda bir inceleme yapmadan tapuda gösterilen satış bedeli 90.000 TL’nin depo edilmesi için davacıya kesin süre vermiş ve önalım bedeli süresinde depo edilmediğinden davanın reddine hükmetmiştir. 20.6.1951 gün ve 13 / 5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince önalım bedelinin yargılamanın sonuna kadar hakimin belirleyeceği süre içinde yine hakimin gösterdiği yere depo edilmesi gerekir. Ne var ki satış bedeli konusunda muvazaa iddiası varsa önce bu hususun açıklığa kavuşturulması, bu konudaki uyuşmazlık giderilmeden depo kararı verilmemesi gerekir. Muvazaa konusundaki uyuşmazlık çözülmeden bedelin depo edilmesi için verilen sürenin hukuki değeri yoktur....

          Mah., ...mevkii 800 ada 7 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin haberi olmadan 05/04/2012 tarihinde davalı ...’e düşük bir bedelle sattığını, yine ...’in de taşınmazı 24/04/2012 tarihinde diğer davalı ...’e düşük bir bedelle sattığını, yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olduğunu belirterek muvazaa nedeniyle tapunun iptaline taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu taşınmazın kötüniyetli ve muvazaalı olarak devrediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19....

            Mahkemece davacı tarafından bedelde muvazaa iddiasını ispata yarayan başka bir kanıt sunulmamıştır. Soyut tanık anlatımları ve keşfen belirlenen değer bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya tek başına yeterli bulunmadığından, davacıların muvazaa iddiasına itibar edilemez. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından dava konusu payların tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin TMK’nın 734. maddesi uyarınca hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

              verilmesini, ayrıca arabulucuya başvurulmamış olmakla dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilmesini, davayı ve davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte tasarruf tarihinden itibaren hak düşürücü sürenin geçtiğini, basit yargılamaya değil yazılı yargılamaya tabi bir dava olduğunu, muvazaa iddiasına dayanan işbu davanın ispatının da muvazaa davalarında aranan ispat koşullarına tabii olması gerektiğini, bu dava muvazaa davası olduğundan İİK madde 277 ve devamında düzenlenen tasarrufun iptali davasının ispatı için düzenleme bulan karinelerin işbu uyuşmazlıkta nazara alınmayacağını, davacının müvekkilleri arası gerçekleşen satış işleminin tarafı olmadığından işbu muvazaa iddiasının bir yandan da kendisini zarara sokmak amaçlı gerçekleştirildiğini ispatlaması gerektiğini, davanın tasarrufun iptali davası olmadığını, muvazaa davası olduğunu, muvazaa iddiasında bulunan davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini, fakat davacının muvazaa davasını ispatlayamadığı hususları...

              Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olaya gelince; Davacı, dava dilekçesinde satış bedelinde muvazaa iddiasında bulunmuş ve gerek dava dilekçesinde ve gerekse sonradan verdiği dilekçeyle tanık dahil tüm delillerini bildirmiştir. Davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Davacı muvazaa iddiası ile ilgili delillerini de bildirdiğine göre, mahkemece bedelde muvazaa iddiası konusunda araştırma ve inceleme yapılması ve depo ettirilecek bedelin saptanması gerekir....

                Davacı paydaş satım sözleşmesinde taraf olmadığı için bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Önalıma konu payın 22/02/2018 tarihinde 260.000.00 TL bedelle davalıya satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde dava değeri olarak 30.000,00 TL göstermiş ve harcını da bu bedel üzerinden yatırarak mahkemece belirlenecek bedeli yatırmaya hazır olduğunu belirterek önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davacı 12/06/2019 tarihli dilekçesinde ise, bedelde muvazaa iddiasında bulunarak iddiasını kanıtlamak için keşif deliline dayanmıştır. Davacı satış sözleşmesinde taraf olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Mahkemece bedelde muvazaa konusunda araştırma yapılmadan ve taraf delileri toplanmadan tapudaki bedel ve harç ve masraflar toplamının yatırılması için davacıya önel verilmesi doğru değildir....

                YARGITAY KARARI Dosya içeriğine göre, Dairemizce temyiz incelemesi sonucunda verilen kararda maddi hata saptanamadığının, sonradan yürürlüğe giren taşeron işçilerinin asıl işveren nezdinde sürekli işçi kadrolarına geçişini düzenleyen 696 sayılı ... hükümlerinin Bakanlığın muvazaa tespitine yönelik açılan iptal davasına bir etkisinin olmadığının, anılan ... hükümlerinin muvazaa tespitini konusuz bırakmadığının ve muvazaa kavramını bertaraf eden bir düzenleme olmadığının, maddi hataya dayandığı ileri sürülen hususların hukuki takdire ilişkin olduğunun ve İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8. maddesi gereğince iş mahkemelerinin kararları ile ilgili Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme istenemeyeceğinin anlaşılmasına göre davacılar ... Belediye Başkanlığı ve ... A.Ş. vekillerinin dilekçelerinin REDDİNE, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu