Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminden kaynaklanmakta olup; temyiz incelemesi de Yargıtay ....Hukuk Dairesi tarafından yapılmıştır. Muvazaa nedeniyle doğduğu ileri sürülen zararın giderimine ilişkin davanın temyiz incelemesinin de, görevli Yargıtay ....Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerekir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay ....Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 09/.../2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Yine muvazaa iddiası yönünden Yargıtay uygulamasında taraflar arasında ayrım yapılması da hakkaniyete uygun değildir. Çünkü davacıya bedelde muvazaa iddiası için ispat hakkı tanındığı halde, davalı için bu yol kapalı tutulmaktadır. Bu durumda her iki taraf içinde ispat hakkının tanınması uygun olacaktır. Ayrıca Yargıtay uygulamasından mirasçılar, hatta taraflar arasındaki satış gösterilen bağış işlemlerinde dahi sufa hakkının kullanılamayacağının belirtilmesi de, uygulamanın kendi içinde çelişkiler taşıdığını göstermektedir. Bu ve benzer açıklamalar gereğince davalının bedelde muvazaa savunmasının ispati yönünden kendisine imkan tanınması gerektiği kanaatindeyim....

      Hukuk Dairesinin 27.03.2012 tarihli 2012/1258 Esas ve 2012/4871 Karar sayılı ilamıyla "muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif dışında davacı tanık deliline de dayanmış olduğundan davacının bildirdiği tanıklar dinlenip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek muvazaa iddiası konusunda bir sonuca ulaşılması gerektiği" gerekçesi ile hükmün bozulmasına, bozma gerekçesine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davacı tanıkları dinlenmiş, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından depo edilen resmi akitte gösterilen bedel ile tapu harç ve masrafları toplamı 175.745,00 TL üzerinden davanın kabulü ile davacı lehine depo edilen bedel üzerinden vekalet ücreti takdir edilmiş ve yargılama giderleri davalı üzerinde bırakılmıştır....

        Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut olayda dinlenen davacı tanıkları, davalı ile pay satanların pay bedelinin ödenmesine ilişkin bilgi ve görgüleri bulunmaksızın sadece dava konusu taşınmazın dönüm değerinin ne kadar olabileceği konusunda fikirlerini beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda çekişme konusu payın değeri dava tarihi itibariyle 191.100,00 TL olarak tespit edilmiş, bu değer önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....

          Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; Davacı, önalım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda bedelin daha yüksek gösterildiğini ileri sürerek, 10.000,00 TL üzerinden harç yatırarak bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Ancak davacı iş bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, muvazaa konusunda ispatlanamadığı gerekçesiyle resmi akitte gösterilen satış bedeli ve yapılan masraflar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir....

            Muvazaa iddiasının kanıtlanmasında tanık beyanlarının dava konusu payın davalıya hangi bedel karşılığı satıldığı konusunda açık, kesin ve görgüye dayalı olması gerekmektedir. Yargılama esnasında dinlenen tanıkların satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olmadıkları, görgüye dayanan bilgilerinin bulunmadığı, duyumlarına göre beyanda bulundukları anlaşılmaktadır. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir....

              Mahkemece, davacının bu iddiası konusunda delillerini toplamadan ve bedelde muvazaa iddiası konusunda bir inceleme yapmadan sadece payın değerinin tespiti konusunda keşif ve bilirkişi incelemesi yaparak, keşfen payın bedelinin 20.000 TL olarak belirlenmesi üzerine tapudaki bedel olan 26.000 TL üzerinden önalım bedelinin süresinde yatırılmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, satış bedeli konusunda muvazaa iddiası varsa önce bu hususun açıklığa kavuşturulması, bu konudaki uyuşmazlık giderilmeden depo kararı verilmemesi gerekir. Muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Davacı ise, tanık deliline de dayanmış ve tanıklarını bildirmiştir....

                Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olayda; önalım hakkına konu edilen 62999 ada 2 sayılı parseldeki toplam 8544/1474175 pay, taşınmazın paydaşı Hatip Doğar tarafından 17.000,00 TL bedelle 08.02.2011 tarihinde davalı ...’e satılmıştır. Davacı ise bedelde muvazaa iddiası ile önalım davası açmış ve keşif yapılıp taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesinden sonra bedelin depo edilmesini istemiştir. Davacının bedelde muvazaa iddiası bulunduğuna göre ve bu iddiasını, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğundan bu konu araştırılmadan, bilirkişi raporunda belirlenen bedel depo ettirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-davalı taraf vekili tarafından, davalılar ile davalı-davacılar aleyhine 18.01.2011 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı davada davalı-davacılar vekili tarafından miras hakkına dayalı muvazaa iddiasıyla tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne dair verilen 17.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ise davacıya daha önce tapuda devredilen dava konusu taşınmazdaki 1/2 payın muvazaa nedeniyle iptali ve tescili isteklerine ilişkindir....

                    Taraflar arasındaki muvazaa sebebiyle iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı iflas idaresi ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekili, davalı .........nin müvekkili bankaya olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile aralarında organik bağ olduğunu iddia ettiği davalı ......AŞ.ye 4/8 hissesine sahip olduğu taşınmazını 1997 yılında devrettiğini belirterek, BK.nın 18. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ile, taşınmazın haczine ve satışına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri, yapılan işlemlerde muvazaa bulunmadığını, gerçek bedel üzerinde bir bedel ödenerek taşınmazın devredildiğini, tasarrufun alacaktan önce olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....

                      UYAP Entegrasyonu