Eldeki davada dava dilekçesinde, dava sebebi olarak muvazaa hukuki olgusuna dayanmayan, muvazaaya ilişkin "vakıa" olarak nitelendirilebilecek olgulara yer vermeyen davacı vekili süresi içinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde ise taşınmazı devir işleminin muvazaalı olduğunu belirterek, tasarrufun herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın iptali gerektiğini ileri sürmüş, ancak muvazaa hukuki olgusunu ortaya koyan, açıklayan somut olgulara yer vermemiştir. Başka bir anlatımla davaya konu taşınmazın muvazaalı olarak devredildiğini ileri süren davacı vekili, muvazaa olarak tanımladığı somut olayları cevaba cevap dilekçesinde açıklamamıştır....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, davacıların miras bırakanın ehliyetsizliği, hata, hile, ikrah nedeniyle işlemin iptali ile adlarına tescil isteğinde bulundukları, dilekçe içeriğinde ve yargılama aşamasında gösterilen hukuksal nedenlerin sonucu itibariyle muvazaa oluşturduğunu ileri sürdüklerine, mirastan mal kaçırma nedeniyle muvazaa iddiasına dayanılmadığına göre; davacıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.15.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 25.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......
Davalı ... vekili, taşınmazın rayiç değerine yakın bir bedelle satıldığını, muvazaa iddiasının asılsız olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı ... vekili, aciz vesikası bulunmadığını, usulüne uygun haciz yapılmadığını, muvazaa iddiasının ispat edilemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davalıların davacıyı zararlandırmak amacıyla tasarrufta bulunduklarına ilişkin delil olmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davasıdır....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, muvazaa nedenli tasarrufun iptali ve cebri icra ve nakden tazmin istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı Kervan A.ş. vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Zira; davacı vekili dava dilekçesi, 6.5.2011 günlü cevaba cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında "tazminat davasının derdest olduğunu, bu nedenle icra takibine geçemediğini, tazminat davası sonucunda alacakları kararla icraya başvuracağını, ancak icra takip tarihi itibariyle tasarrufun iptali davası için öngörülen sürelerin geçmiş olabileceğini, davalıların kardeş olmaları nedeniyle yapılan satış işleminin muvazaalı ve Bk.18.maddesi gereğince geçersiz olduğunu" beyanla tasarrufun (satışın iptaline karar verilmesini istemiştir). 6100 sayılı HMK'nun 33 md.(mülga 1086 sayılı HUMK'nun 76.md) göre maddi vakıaları açıklamak taraflara hukuki nitelendirmesi ise hakime aittir. Dosya içeriğinden, iddia bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın Bk.18.maddesinde öngörülen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun (satış) iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan ...’nun müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak kendisine ait taşınmazı yeğeni olan diğer davalı ...’a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini istemiştir. Mahkemece satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunması ve satış işleminde muvazaa bulunması nedeniyle davanın kabulü ile tasarrufun davacının tüm alacağını karşılayacak oranda iptaline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalılardan ...’ın müvekkiline olan borcundan dolayı hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını; ancak, alacağın tahsiline engel olmak amacıyla kendisine ait taşınmazı diğer davalı ...’a sattığını öne sürerek, yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, yapılan satışta muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunması nedeniyle davanın kabulüne, davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmiş; hüküm davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Maddesine Dayalı Tasarrufun İptali KARAR : İzmir 3....
Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284'üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. Somut uyuşmazlık, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; eldeki davanın TBK'nin 19'uncu maddesi uyarınca muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında; davacı T1 ile davalı T3 arasında İstanbul Anadolu 11'inci Aile Mahkemesinin 2020/379 (E) sayılı dosyasında görülmekte olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan alacak davasının bekletici sorun yapılarak, bu davada davacının alacağının bulunduğunun saptanması durumunda tarafların ileri sürdüğü kanıtlar da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre, tasarrufun iptali istemine yönelik karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 4. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 17.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....