Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabileceği, böyle bir iddia karşısında aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçların saptanması olduğu, davacının tazminat davası ile edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açtığı, taşınmaz satışının iptali ile alacağını temin etme imkanı olacağından davacının böyle bir davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekmektedir....

    Dava; dava dilekçesi ve cevap dilekçesi incelendiğinde, 6098 sayılı TBK 19. Maddesinde düzenlenen muvazaa iddiasına dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescili davasıdır. Yargıtay uygulamalarında TBK'nın 19. maddesinde dayanılarak açılan muvazaa davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK'nın 283/1 ve 2. maddesinin ( iptal ve tescile gerek olmaksızın alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı kabul edilmiştir. Tasarrufun iptali davaları ise ayni sonuç doğurmayan kişisel davalardır. Bu davalar sebebiyle davanın kabul edilmesi halinde, olası davacı alacak ve eklentileri ile sınırlı olmak üzere tasarruf işleminin iptaline karar verilir. Dava konusu taşınmaz olsa bile tapu kaydının iptaline karar verilemez. Muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktadır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, yapılıp bitirilen yargılama neticesinde; "....Dava, TBK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali davasıdır....

      Dairemizin 03.06.2021 tarih ve 2021/514 Esas, 2021/491 Karar sayılı kaldırma kararında; " ....TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK 277 maddesi anlamında tasarrufun iptali davası gibi değerlendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir....

      Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....

      Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

        İİK'nin 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkının bulunması davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nin 283 üncü maddesinin 1 inci fıkrası kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. TBK'nin 19 uncu maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında; hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nin 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan icra takibine geçilmesi ve aciz belgesi alınması koşulu muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz....

        Tüm dosya kapsamınını değerlendirilmesinde, davanın TBK 19....

        İlk derece mahkemesince davacının muvazaa iddiasına dair yazılı bir belge sunmadığı, davacının tanık dinletme talebinin de taraf muvazaasının yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğinden bahisle reddine karar verildiği, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilleri tarafından dava konusu işlemin hata, hile ve gabin hukuksal nedenleriyle iptal edilebilir olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir. Öncelikle muvazaa kavramını açıklamak ve "genel muvazaa" ile "taraf muvazaasını" ortaya koymak gerekir. Muvazaa, hukukumuzda öteden beri gerek öğreti ve gerekse uygulama alanında üzerinde çok durulan ve tartışılan bir konu olmasına karşın, pozitif hukukumuzda sadece TBK’nun 19. maddesinde yer almıştır. Muvazaa, kısaca; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen, bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır....

        Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır.Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır.Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar.Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir....

          UYAP Entegrasyonu