ın ilk başta kendi adına olan tapunun devrini yaptıktan sonra bir daha devir silsilesi içerisinde yer almadığını, taşınmazın her defasında şeklen devredildiğini belirterek, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile taşınmazın davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, taşınmazın alacak ilişkisinin doğduğu tarihten aylar önce şirketten alındığını, dava konusu tasarrufun borcun doğumundan önce gerçekleştiğini, aciz belgesinin bulunmadığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., davaya cevap vermemiş duruşmada taşınmazın 22 yıl önce kendisine mirasen intikal ettiğini, 1989 yılında davalı ...'e devrettiğini, muvazaa iddiasını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : None KARAR NO : 2021/1652 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SAMSUN 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/02/2021 NUMARASI : 2020/293 ESAS, 2021/42 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı, TBK md. 19) KARAR : Samsun 2....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, mirasbırakanla davalı arasındaki sonradan tapuya işlenen bakım sözleşmesinin gereğinin karşılıklı olarak yerine getirildiği, raporlara ve tanık beyanlarına göre davalının mirasbırakana olağanüstü şekilde ölünceye dek iyi baktığı, yapılan tasarrufun bağış niteliğinde ya da muvazaa ile illetli olmadığı, ancak davada kademeli olarak tenkis de talep edildiğinden dava açan mirasçılar yönünden saklı paya tecavüz olduğu belirlenerek buna göre sabit tenkis oranında davacı mirasçıların saklı paylarının ayrı ayrı tespit olunduğu gerekçesi ile davacıların davalarının tenkis olarak kabulüne, davacıların tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiştir....
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde tasarrufun iptali talep edildiğine göre, açılan dava TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava değildir....
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde itirazın iptali ve tasarrufun iptali talebinde bulunmuş ise de, iddianın ileri sürülüş biçiminden ve dava dilekçesi içeriğinden, davacının muvazaa hukuksal sebebine dayalı tasarrufun iptali isteminde bulunduğunun kabulü gerekir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı T5 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlar tapuda davalı T5 adına kayıtlı olup, davalı Fevzi Kökçü'nün mülkiyet hakkı bulunmadığından dolayı mülkiyeti Zehra’ya ait tapuların satışına yönelik verilen kararın hatalı olduğunu, Davacı taraf dava dilekçesinde; öncelikle İİK göre tasarrufun iptalini, olmadığı takdirde BK 19. maddesi gereğince tapu iptal ve tescil talep etmesine rağmen mahkeme tarafından hukuki nitelendirmede hata yapılarak gerekçesinde BK 19. maddesine göre muvazaanın kabulü yoluna gidilmesine rağmen hükümde İİK göre tasarrufun iptaline karar verildiğini, davacının davası terditli dava olup mahkemenin hukuki nitelendirme ile bağlı olmamasına rağmen talep ile bağlı olduğunu, davacının davasının İİK göre tasarrufun iptali yönünden kabul edilmesi nedeniyle mahkemenin İİK göre tasarrufun iptali şartlarının oluşup oluşmadığını incelemesi gerektiğini, hem usuli...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Davacı tarafından dava açıldığı sırada yapılan bir icra takibi bulunmamasına, davacı tarafından verilen 25.05.2006 tarihli ıslah dilekçesinde davanın muvazaa nedeniyle yapılan işlemin geçersiz olduğunun tesbitine ilişkin olduğunun bildirilmesine ve mahkemenin tavsifine göre dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp BK.nun 18. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali isteğine ilişkin olduğundan temyiz inceleme yeri Yüksek 4. Hukuk Dairesi olmakla dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 3.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı tarafından aciz belgesinin dosyaya sunulmadığı, dosya içindeki belgelerin de aciz belgesi mahiyetinde olmadığı, keza dava konusu tasarrufun 25.10.2001 tarihinde yapıldığı, davanın ise 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın İİK'nın 277 vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine yönelik olduğu kabul edilerek davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı, aciz belgesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Gerçekten de dava ileri sürülüş biçimi itibariyle BK'nun 18 (yeni 19) maddesinde belirtilen gelen hükümlere göre açılmış bir dava olup, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı gibi 29.04.2015 tarihli dilekçesi ile de davanın BK'nun 18.maddesine göre açıldığını belirtmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan ...’nin vergi borcu nedeniyle yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını; ancak, kendisine ait olan taşınmazı babası olan diğer davalı ...’ye sattığını öne sürerek, yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar, satış işleminde muvazaa bulunmadığını, davanın reddini savunmuşlardır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/02/2023 NUMARASI : 2023/36 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil ile davalı T4 21.12.1991 yılında evlendiklerini, evlilikleri boyunca tasarrufun iptali konusuna konu Balıkesir ili, Bandırma ilçesi Edincik Mah.393 ada, 50 parselde yer alan arsayı satın aldıklarını, bu taşınmazın davalı T4 adına kayıt edildiğini, tarafların Bandırma Aile Mahkemesinin 2017/640 esas sayılı boşanma davası açıldığını, tarafların boşanma kararının 09.03.2021 tarihinde kesinleştiğini ve tarafların boşandıklarını, akabinde 27.12.2021 tarihinde Bandırma Aile Mahkemesinde 2021/997 esas sayılı edinilmiş malların tasfiyesi konulu dava ikame edildiğini, taraflar arasındaki evlilik birliği devam ederken davalı T4 tarafından davaya onu taşınmazın...