"İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, paydaşı olduğu 7599 ada 8 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşı payını satış yoluyla davalıya devrettiğini, satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, satışa ilişkin bir bildirim yapılmadığını ileri sürerek, payın önalım nedeniyle adına tescilini istemiştir. Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapudaki satış bedeli ile masrafların davacı tarafça süresinde depo edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, yanlar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından muvazaa sebebi ile geçersiz olduğunu belirterek sözleşmenin iptaline, 2005/269 Esas sayılı dosyada açılan davanın kısmen kabulü ile 2482 parsele ait tapu kaydının iptali ile ... adına tapuya tesciline, 300.000 ve 100.000 Amerikan Doları bedelli senetler nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine, cezai şartın tahsili istemiyle davalı-davacı ... tarafından açılan karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı-davalı ... ve davalı-davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil, olmadığı takdirde davalıya devri yapılan taşınmazın mülkiyetinin iadesi, sözleşme kapsamında düzenlenen senetlerin iptali, menfi tespit ve cezai şart olarak belirlenen bedelin tahsili isteğine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.11.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinin iptali, birleştirilen davada davalılar aleyhine 11.04.2012 tarihli verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 20.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava satış vaadi sözleşmesinin iptali, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Birleşen davada, davalı ve davacı ..., muvaazalı düzenlenen 27.02.1997 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptalini, halen muris adına kayıtlı 28 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile 1/4 payın adına tescilini, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi şerhinin terkinini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın davalı ve birleşen davanın davacısı ... yönünden reddine, davalılardan ... ve ... tarafından dava kabul edildiğinden 28 numaralı bağımsız bölümün 4 pay sayılarak tapusunun 3 payının iptali ile davacı adına tesciline, 27.02.1997 günlü satış vaadi sözleşmesinin davalı ve birleşen davanın davacısı ...’ın miras payı olan 1/4 oranında iptaline karar verilmiştir. Hükmü, davacı ... ve davalı ve birleşen davanın davacısı ... temyiz etmiştir....
(Şirket) vekili ise bahsi geçen sözleşmenin, sözleşme altında müvekkili şirketin temsilcisi sıfatıyla imzası bulunan ...’in davacıya olan para borcunun teminatı olarak imzalanmakla muvazaalı olduğunu, daire satışı gibi bir irade bulunmayıp sözleşmedeki satış bedeli olarak belirtilen meblağın da davacı tarafından ödenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen dava dosyasında ise; Davacı Şirket vekili asıl dosyada muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü Kadıköy 4. Noterliğinin 24.01.2002 tarih, 5206 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin bedelsizlik ve muvazaa nedeniyle iptali yönündeki istemini dile getirmiştir. Birleşen dosya davalısı sıfatıyla ... vekili muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını, resmi belgenin aksinin ancak kesin deliller ile ispatlanabileceğini savunmuştur....
Davalı vekili, resmi senette gösterilen 80.000,00 TL satış bedelinin gerçek değer olduğunu, 60.000,00 TL bedelin banka makbuzu ile geriye kalan 20.000,00 TL bedelin ise davacıya elden ödeme şeklinde teslim ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, her iki tarafın ortak tanığı satışı ...'in beyanına ve banka makbuzuna dayanılarak davacının bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile depo edilen 63.600,00 TL'nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir....
Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6- 358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır. Somut olayda davacı bedelde muvaaza iddiasında bulunarak önalım hakkı nedeniyle payın tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmekle birlikte TBK'nın 28. Maddesine istinaden davalının davaya konu taşınmazdaki payı, değerinin çok altında ödeme yaparak iktisap etmesi nedeniyle aşırı yararlanma nedeniyle satış sözleşmesinin iptalini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince önalım davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olup davacı tarafça diğer talebi olan aşırı yararlanmaya bağlı olarak taşınmaz satış sözleşmesinin iptali ve bedelde muvazaa nedeniyle satış sözleşmesinin iptali taleplerinin değerlendirilmediği gerekçesiyle karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesi 14-13 KARAR Dava, davalılar arasında yapılan satış sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkin olup, davanın niteliğine ve davacı ile davalılar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmamasına göre kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 30.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi'nin 05/06/2023 Tarihli 2023/1199 Esas 2023/1076 Karar sayılı kararı ile: "... gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali davası olduğunu, somut olayda davacı vekilinin; (davacı, davalı T3'in mirasçısı) davalılar arasındaki Kuşadası 2. Noterliğinde düzenlenen 15.09.2005 tarihli 13725 yevmiye nolu gayrimenkul satış vadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu bildirerek muvazaa nedeniyle sözleşmenin iptali davası açtıklarını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin; tapu devrine yönelik bir sözleşme olduğunu ve Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/194 Esas 2018/518 Karar sayılı dosyası ile bu sözleşmeye istinaden tapunun T5 devrine karar verildiğini, dolayısıyla davanın kabul edilmesi halinde tapu iptali ve muvazaanın sonucu olarak gündeme geleceğini belirterek İhtilaf muvazaa iddiasından kaynaklandığından ve muvazaa nedeniyle tapu iptal davaları iş bölümü çizelgesinde 1. Hukuk Dairesinin görevleri arasında yer aldığından dosyanın 1....
Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini,taşınmazın satışından önce 09/08/2006 tarihinde davalı tarafından aynı taşınmaz hissesi üzerine 150.000 TL bedelle 1. derecede ipotek tesis edildiğini, alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiği halde ipoteğin kaldırılmadığını gerçekte dava konusu taşınmazın imar planında yeşil alan olarak gözükmesi nedeniyle 250.000 TL değerinde olmadığını, mahkemece tespit edilecek gerçek değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Muvazaa iddiasının kanıtlanmasında tanık beyanlarının payların davalıya hangi bedel karşılığı satıldığı konusunda açık,kesin ve görgüye dayalı olması gerekmektedir. Ayrıca muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir....