Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

e satmaya çalıştığını belirterek, 14.03.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muvazaa sebebiyle iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ... 10.noterliğinin 14.03.2003 tarih ve 4284 yevmiye numaralı ''Düzenleme Şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ve ferağı vekaletnamesi''nin muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, ortak murisleri olan ... tarafından düzenlenen 14.03.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptalini istemişler, mahkemece, yapılan yargılama sonucunda muvazaa iddiası gerçek kabul edilerek, bahsi geçen satış vaadi sözleşmesi ve ferağı vekaletnamesinin tamamen iptaline karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-davalı taraf vekili tarafından, davalılar ile davalı-davacılar aleyhine 18.01.2011 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı davada davalı-davacılar vekili tarafından miras hakkına dayalı muvazaa iddiasıyla tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne dair verilen 17.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ise davacıya daha önce tapuda devredilen dava konusu taşınmazdaki 1/2 payın muvazaa nedeniyle iptali ve tescili isteklerine ilişkindir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.06.2005 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali, birleşen davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 21.10.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve birleşen dosyanın davacısı Serhat Altunboğa ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 04.11.1985 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muris muvazaası sebebiyle iptali, birleşen dava ise 04.11.1985 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanılarak tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

        K A R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil ve hacizlerin kaldırılması, birleştirilen dava muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali mümkün olmazsa İİK'nın 278 vd. Maddeleri gereğince tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, mahkemece satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasının reddine, birleştirilen davada ise tasarrufun iptali konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, satış vaadi sözleşmesinin ise iptaline ve şerhin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından satış vaadi sözleşmesinin iptalinin doğru olmadığı ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

          Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut uyuşmazlıkta, davalıya çekişme konusu hissenin mülkiyetinin naklini sağlayan resmi senet içeriğinden payın 25.000,00 TL bedelle satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ve müdahiller payın gerçekte daha düşük olduğunu önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmişlerdir. Davacılar, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasının tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkündür....

            Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/121 Esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, davalılardan Aynur'un muris Mehmet Akgün'ün kızı, diğer davalının ise murisin diğer kızı olan Kadriye Akkoç'un eşi ve murisin damadı olduğunu, devir esnasında davalılar tarafından murise hiçbir bedel ödenmediğini, murisin devrin yapıldığı tarihte davalıların gözetimde yaşadığını, beden ve akıl sağlığının tam olmadığını, dolayısıyla davalılar ve muris arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, muvazaa iddiaları kabul olunmadığı takdirde de, 775 sayılı Gecekondu Kanun'unun 34.maddesine göre Belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz malların tahsisinden itibaren 10 yıl süre ile devir ve temlik olunamayacağı ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu edilemeyeceğinin hükme bağlandığını, dolayısıyla satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu belirterek, muvazaa ve 775 sayılı Gecekondu Kanun'u...

            Bu tür savunmaların kanıtlanması halinde BK.m. 18 uyarınca muvazaa sebebiyle geçerli kabul edilmesi mümkün olmayan satış vaadi sözleşmesine dayanılarak tescil hükmü kurulamaz. Ancak satış vaadi sözleşmesinin ödünç paranın teminatı olmak üzere düzenlendiği iddia edilerek iptali dava edilmiş veya açılan ferağa icbar suretiyle tescil davasına karşı böyle bir dava açılmışsa sözleşmenin iptaline karar verilmemelidir. Çünkü görünürdeki satış vaadi sözleşmesi muvazaa nedeniyle geçersiz olsa da bu sözleşme arkasında gizlenen alacak-borç ilişkisi bakımından hüküm ve sonuç meydana getirir. Bu gibi durumlarda mahkemece “satış vaadi sözleşmesinin verilen borç paranın teminatı olarak yapıldığının tespitine” karar vermekle yetinilmelidir. Somut olaya gelince; Davacı, davada dayanılan satış vaadi sözleşmesinin davalının oğluna verilen borç karşılığı teminat amacıyla düzenlendiğini, hakkındaki şikayet üzerine jandarmada verdiği 06.02.2009 tarihli ifadesinde kabul etmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.03.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından ise muvazaa nedeni ile satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine ve birleştirilen davanın ise kabulüne dair verilen 10.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın reddine, satış vaadi sözleşmesinin iptali isteğine ilişkin birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir....

                Somut olaya gelince; satış vaadi sözleşmesinin 05.02.2011 tarihinde yapıldığı, birleştirilen dosya davacılarının alacak haklarının dayanağı olan belgelerin bu tarihten sonra düzenlendiği; dava konusu taşınmazın halen davalı ... adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşıldığından birleştirilen dosya davacılarının muvazaa nedeniyle 05.02.2011 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptalini talep hakları bulunmamaktadır. Ayrıca, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davasının koşulları oluştuğundan söz edilemeyeceğinden birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece asıl davadaki tapu iptali ve tescil talebi incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı-birleştirilen dosya davalısı ...'...

                  Yör adına 19.12.2007 tarihli sözleşmeye göre tesciline, bu mümkün değilse satış sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali ile ...’in malik olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu