Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yükleniciden temlike dayalı muvazaa iddiası içeren tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyadi tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. 6100 sayılı HMK'nun 397- (1) maddesinde "İhtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep eden, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı, kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorundadır....

Somut olay yukarıda açıklanan Kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde, davacı tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve takas sözleşmesine dayalı davasının bulunduğu, anılan dava nedeniyle alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla taşınmazların davalılar arasında muvazaalı devrinin yapıldığı ileri sürülerek 6098 sayılı TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı, iddianın içeriği, davanın açıklanan niteliği, muvazaa nedeniyle iptali istemli davalarda geçici hukuki koruma yolunun kural olarak ihtiyati haciz olarak benimsenmesi hususları nazara alındığında davada 6100 sayılı HMK'nin 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir koşulları bulunmadığı gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır....

ile aynı şekilde bedelde muvazaa anlamına geldiğini, Yargıtay bu durumda satışın tarafı olmayan şufa hakkı sahibi paydaşın muvazaa iddiasının dinlenmesi gerektiğini ve muvazaa iddiasının tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceğini, öte yandan yerleşik Yargıtay içtihatlarında da davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğu takdirde davacının bu hususu tanık dahil her türlü delille ispatlayabileceğini, Mahkemece bedelde muvazaa iddiası konusunda tarafların gösterdikleri delilleri toplamadan, yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmadan tapuda gösterilen bedel üzerinden önalım bedelinin yatırılmasını isteyemeyeceğini, dosyada deliller toplanmadan ve mevcut deliller yeterince tetkik edilmeden verilen önalım bedeli depo kararı hukuka aykırı olduğunu belirterek Yerel Mahkemenin 06.02.2023 tarihli ara kararının 2 numaralı hükmünün istinaf incelemesinden geçirilerek itirazen bozulmasına/kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak muvazaa iddiasının tüm delilleriyle araştırılması ve Mahkemece...

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 04/11/2020 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının iki ayrı konuda kendi muvazaasına dayalı olarak tedbir talep ettiğini ve mahkemece teminatsız olarak tedbir kararı verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muvazaa iddiasının ancak yazılı delil ile ispat edilebileceğini, dosyaya yazılı bir delil sunulmadığını, davacının bağış işlemi yaptıktan sonra taşınmazda davalı ile birlikte ikamet ettiğini, verilen tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Açıklama doğrultusunda dosya incelendiğinde; somut olayda, davacının "katılma alacağının önüne geçmek kastıyla muvazaalı bir devir işlemi" yapıldığını ileri sürerek tapunun iptal edilerek eski hale getirilmesi talebinde bulunduğu, davanın ileri sürülüşü itibari ile muhtemel alacağının tahsilini sağlamak amacını taşıdığı, isteminin katılma alacağı olmadığı, TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbir, HMK'nun 389. maddesinde düzenlenmiş olup, "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir." hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir....

Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, HMK'nin 389 uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir; "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir." hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Somut uyuşmazlıkta, davacının eldeki davayı katılma/katkı payı alacağının tahsili amacına yönelik açtığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlık konusunun "para" olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin "ihtiyati tedbir" biçimindeki talebinin, "ihtiyati haciz" olarak nitelenmesi gerekmektedir....

D)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, B.K'nın 19. ve İİK'nın 283.maddesince muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil ve haciz isteme yetkisi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince ara karar ile tedbirin kabulüne ve yapılan itirazın reddine karar verilmDava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

aleyhine açtıkları alacak davasındaki ihtiyati tedbir kararının on gün süre ile devam edeceği ve muvazaa nedeniyle davalılar aleyhine dava açılarak talepte bulunabilecekleri belirtildiğinden, davalı ... tarafından... İcra Müdürlüğü'nün 2009/22086 esas sayılı takip dosyasının başlatılmasına dayanak alacağının mevcut olmadığını, sözkonusu alacağın muvazaalı olduğunu iddia ederek borçlu ...'in, davalı ...'a muvazaalı olarak borçlanıp takip yaptırmasına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili, dava şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin diğer davalılardan alacaklı olduğunu, davalı ...'in adına kayıtlı menkul ve araçların varlığı nedeniyle davacının alacağını tahsil etme imkanının bulunduğunu, taraflar arasında muvazaalı bir işlem olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılar ... ve ...'a usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya cevap vermemişlerdir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/10/2020 Tarihli Ara Karar NUMARASI : 2020/113 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK. 19) KARAR : Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, TBK'nın 19. maddesindeki muvazaa hukuksal olgusuna dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; muvazaa hukuksal olgusuna dayalı olarak davalı (borçlu) T3 tarafından, diğer davalı T5 devredilen 34 XX 650 ve 34 XX 887 plakalı araçların trafik kaydının iptali ile davalı T3 adına tesciline ve araçların trafik kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 14/09/2020 tarihli ara kararı ile, "Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, 2.000,00 TL teminat yatırıldığında belirtilen araçlar üzerine ihtiyati tedbir şerhinin konulmasına" karar verilmiştir....

    Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

      UYAP Entegrasyonu