Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, davacıların iddialarına göre hisse senedi devir işleminin 1997 yılından önce gerçekleşmiş olması nedeniyle, gerek 5 yıllık gerekse 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, hisse devrinin yasaya uygun olarak müvekkilinin alacağına karşılık yazılı sözleşmeyle yapıldığını ancak aradan geçen zaman nedeniyle yazılı sözleşmenin bulunamadığını, davacıların murisinin elinde kalan %0,11 payın yönetim kurulunda yer almak maksadıyla bırakıldığını ve kendisine sonradan yapılan ödemelerin iyiniyet ödemesi kapsamında olup kar payı ödemesi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

    Birleşen dosya davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal davası olmakla nisbi harca tabi olduğunu, oysa davacılar 67,40TL maktu harç yatırarak dava açtığını, davacı tarafın nisbi harcı tamamlamasını ve harç tamamlanana kadar 492 sayılı Yasa mad. 30 gereğince davaya devam edilmemesini, davacıların anonim şirket olan .... ne de dava açtıklarını, anonim şirket hisse devirlerinin muvazaa nedeniyle iptali talep edilemeyeceğini, ... Ltd....

      Mahkemece, davanın muvazaa sebebiyle hisse devirlerinin iptali istemine ilişkin olduğu, tanık beyanları ile borçlu Hikmet'in şirkete ait arsayı haciz ve icra takiplerinden koruma amaçlı olarak hisseleri devrettiğinin belirtildiği ve hisse devirlerinin mal kaçırma amacı ile yapıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve Mehmet ... mirascıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. ../... -2- 2015/13378 2017/1108 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı ... ve Mehmet ... mirascıları vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasından amaçlanan davacı alacaklıya alacağını tahsil etme imkanı olduğundan davanın kabulü halinde İİK’nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanması gerekmektedir....

        TTK 595/2 maddesindeki devir ancak onayla geçerli olacağına dair hükmü somut olaya uygulandığından; dava konusu hisse devrinin onaylanmasına ilişkin önerinin genel kurulda salt çoğunluğun oyunu almadığından kabul edilmemiş eş anlatımla şirket genel kurulun hisse devrinin onaylandığına ilişkin olumlu ve geçerli (salt çoğunlukla) bir karar alınmadığından şirketin hisse devrine onay vermediği sonucuna varılır. Davalı şirket hisse devrine ilişkin istemi görüşmüş ve bu hususa yapılan oylamada hisse devrinin kabul edilmesine ilişkin öneri salt çoğunlukla kabul edilmediğinden red etmiştir. Eş anlatımla şirket hisse devrine onay vermemiştir. Buna göre de şirket hisse devrine onay vermediğine göre artık TTK.595/7 madde fıkra hükmü uygulanamaz. Zira şirket sessiz kalmamış ve onay istemini onaylamayarak red sonucunu doğuran bir karar almıştır....

        TTK 595/2 maddesindeki devir ancak onayla geçerli olacağına dair hükmü somut olaya uygulandığından; dava konusu hisse devrinin onaylanmasına ilişkin önerinin genel kurulda salt çoğunluğun oyunu almadığından kabul edilmemiş eş anlatımla şirket genel kurulun hisse devrinin onaylandığına ilişkin olumlu ve geçerli (salt çoğunlukla) bir karar alınmadığından şirketin hisse devrine onay vermediği sonucuna varılır. Davalı şirket hisse devrine ilişkin istemi görüşmüş ve bu hususa yapılan oylamada hisse devrinin kabul edilmesine ilişkin öneri salt çoğunlukla kabul edilmediğinden red etmiştir. Eş anlatımla şirket hisse devrine onay vermemiştir. Buna göre de şirket hisse devrine onay vermediğine göre artık TTK.595/7 madde fıkra hükmü uygulanamaz. Zira şirket sessiz kalmamış ve onay istemini onaylamayarak red sonucunu doğuran bir karar almıştır....

          Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 24/11/2016 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle iptal istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 14/03/2018 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 13/09/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ve satış yetkisi verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre; 1-Davacı tarafça açılan hisse devri iptali ve tapu iptal tescil davaları yönünden açılan davaların görev nedeniyle REDDİNE, a-6100 sayılı HMK'nun 20....

              Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.12.2013 tarihli ve 2011/480 E., 2013/392 K. sayılı kararı ile; vade tarihinin bulunmaması ve düzenlenme tarihinde oynama bulunması nedeniyle icra takibine dayanak belgenin bono niteliğinde olmadığı, davanın hisse senedi alım satımı nedeniyle oluşan alacak nedeniyle açılan dava olduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca senedin zorla imzalatıldığı iddiası ile başlatılan soruşturmada yeterli delil bulunmaması nedeniyle takipsizlik kararı verildiği, zorla belge alımına dair hususun kanıtlanamadığı, ancak hisse devir sözleşmesinde hisse devrine ilişkin bedelin peşin olarak ödendiğinin belirtildiği, tarafların noter önünde düzenlenen satışa dair belgenin gerçeği yansıtmadığı hususunda muvazaalı işlemlerine dayalı olarak hak iddia edemeyecekleri, davacının bononun hisse bedeli karşılığında verildiğini kanıtlayamadığı, dayanak senedin delil başlangıcı niteliğinde olup tek başına alacağın varlığını ispatlayabilir niteliğinin bulunmadığı, alacağın varlığının başkaca...

                ya yapılan hisse devrinin iyiniyet kurallarına ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, ... numaralı üyelik üzerindeki devir işleminin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif temsilcisi, davalı ...'nın 2011 yılında kooperatife başvurduğunu, davacıya ait kooperatif hissesinin devrine ilişkin sözleşmeye dayanarak üyeliğe kabulünü talep ettiğini, ...'in borçları nedeni ile talebin işleme konulamayacağının bildirdiğini, davalı ...'nın noter devir sözleşmesinden sonra doğan borçları kabul edip ödeyeceğine ilişkin beyanda bulunduğunu, yapılan genel kurul toplantısı ile talep doğrultusunda karar verildiğini, davalı ...'nın davacıya ait birikmiş ....640,00 TL'yi kooperatif hesabına yatırdığını, bunun üzerine davacı adına kayıtlı hissenin davalı ... adına kaydına ve davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                  Davalı vekili, davacıların iddalarına göre hisse senedi devir işleminin her halükarda 1997 yılından önce gerçekleşmiş olup, gerek 5 yıllık gerekse 10 yıllık bütün zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, hisse devir sözleşmesinin yasaya uygun olduğunu, davacılara babalarının hissesi oranında yapılan bir ödemenin mevcut olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu