Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemli davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, Asliye Ticaret Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde ele alınması gereken muvazaa kavramı, tasarrufun iptali davası ve göreve ilişkin yasal düzenlemelere yönelik açıklamalara yer verilmesinde yarar görülmektedir. 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi; (6098 sayılı TBK m. 19) “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır. Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz” hükmü ile genel muvazaa düzenlenmiştir....

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 10/03/2021 NUMARASI: 2021/182 Esas - 2021/386 Karar DAVA: Bağıştan rücu İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022 Davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü; DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin 1982 yılında müvekkili tarafından kurulduğunu, 2012 yılına kadar yönettiğini, ancak birtakım sebeblerle tüm hisselerini davalı çocukları ve eşine devrettiğini,fakat davalılara yapılan devrin bağışlamanın sebebi dışında kullanıldığını,davalıların şirketi mali açıdan zor durumu soktuklarını, diğer davalının da hisselerini kendisinden habersiz bir şekilde ... isimli şahsa devrettiğini, davalıların hisse devrinin amacına uygun davranmadığını ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle hisse devirlerinin iptali ile müvekkiline iade edilmesi gerektiğini belirterek hisse devirlerinin iptaline ve iadesinin mümkün olmaması...

    Şti.nin aynı şirketler olduğunu, borçtan kurtulmak amacıyla muvazaalı kurulup hisse devirlerinin gerçekleştiğini, borçlardan iki şirketin de sorumlu olması nedeniyle öncelikle amme alacağının tahsilinin imkansız hale gelmemesi ve müvekkili idarenin aleyhine hak kaybına mahal verilmemesi için Konak Pier AVM'de kiracı olarak bulunan şirketlerce kira karşılığı olarak ödenecek paraların T3 T3 Ticaret Ltd.Şti'ye ödenmemesi için İhtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, sözleşmenin muvazaa nedeniyle iptali olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir....

    Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir....

      Dava, TBK 19. Maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan, tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararının uygulama yeri bulunmamakla birlikte, böyle hallerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanmasına da bir engel yoktur. Nitekim, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı, sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir....

        adına kayıtlı olmasına rağmen bu kişiye karşı dava açılmadığını, Ticaret Mahkemelerinin görevli olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davaya konu şirket hisse bedelleri dikkate alındığında eksik harç yatırılarak dava açıldığının anlaşılacağını, hisse bedelleri belirlenip buna karşılık gelen eksik harcın tamamlanması gerektiğini, tüm hisse devirlerinin 2010 yılında gerçekleştiğini, miras bırakanın davacıları miras paylarından yoksun bırakmak amacı ile bu işlemleri yapmadığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... Gıda şirketi vekili ; davaya konu hisse devirlerinin 04/10/2010 yılında yapıldığını, bu payların ölüm tarihinde ölen kişinin terekesine dahil olmadığını, yapılan işlemlerde davacıların miras haklarından yoksun bırakmak gibi bir niyet olmadığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

          Dava, dava dışı anonim şirket hisse devrinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında dava dışı Van Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. hisselerinin 20/07/2010 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ile devirlerinin kararlaştırıldığı, bilahare dava dışı şirket yönetim kurulunun toplanarak 04/01/2011 tarihinde hisse devirlerinin kabul edildiği, söz konusu hisselerin 04/01/2011 tarihinde devredilerek, davacılar adına şirket pay defterine işlendiği, davalı tarafça, cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı def'i ileri sürüldüğü görülmektedir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalının dava konusu taşınmazın paylaşımı konusunda anne ve babalarının sağlığında 29.08.1998 tarihinde yaptıkları sözleşme ile anlaştıklarını ve sözleşmeden sonra taşınmazı bedelsiz olarak davalıya devrettiklerini, miras taksim sözleşmesinin miras bırakanın sağlığında yapıldığı ancak sözleşmede imzası olmadığından geçersiz olduğunu TMK'nun 678/2 maddesi gereğince hisse devirlerinin iptalinin olmadığı takdirde bedelsiz olarak devredilmesine rağmen tapuda satış gösterildiğini dolayısı ile muvazaalı olduğundan, bu devirlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

            a devrettiğini, müvekkili ve davalılar arasında devir için protokoller imzalandığını, %95 paya sahip diğer hissedarın da bu protokollere göre hisselerini devrettiğini, protokollere göre hisse devir bedellerinin şirket hisse devirlerinin...tarafından onaylanması halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ...tarafından hisse devirlerinin onaylanmasından sonra devir protokollerinde belirlenen ödeme takvimine göre ödenmesi gereken bedellerin davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle davalılar aleyhine icra takibi yapıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile davalılar aleyhine %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, hisse devirlerinin bedelinin ödendiğini, bu hususun devir sözleşmesinden de anlaşılabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu