WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Noterliğinin 31/08/2018 tarihli ihtarı ile 05/06/2015 tarihli hisse devir sözleşmesi gereğince hisselerin iadesi ve hisse devirlerinin şirket pay defterleri ile MKK ve aracı kuruma işletilmesini talep ettiklerini, ancak davalının cevabi ihtarname ile sözleşme ve altındaki imzayı reddettiğini, bahse konu hisse devir sözleşmesinin gerekli şekil şartlarına uygun olarak akdedildiğini ve sözleşmenin imzalanması ile hisse devrinin hukuken gerçekleştiğini, tarafların iradesine uygun olarak gerçekleşen hisse devri şirket defter ve kayıtlarına geçirilmesi gerektiğini, devrin pay defterine kaydedilmesi için diğer pay sahiplerinin iznine gerek olmadığını, ayrıca pay devrinin ticaret siciline tescil ettirilmesinin de zorunlu olmadığını, müvekkilleri ile davalı arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi şekli olarak alacağın temliki hükümlerine tabi olup, tasarrufi işlem özelliği gereği, sözleşme yapıldığı anda sonuçlarını doğurduğunu belirterek, müvekkillerinin devraldıkları hisse senetlerinin üçüncü...

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/938 Esas KARAR NO : 2021/1017 DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) DAVA TARİHİ : 12/11/2021 KARAR TARİHİ : 19/11/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; ....... Tv Yayımcılık A.Ş.'nin %20 (6.000 Adet hisse toplamı 150.000-TL) hissesinin 08.09.2016 tarihli noter hisse devir sözleşmesiyle .......'dan ...'a yapılan hisse devir işleminin muvazaa sebebiyle iptali ile %20 (6.000 Adet hisse toplamı 150.000-TL) hissenin davacı ... adına tescilini, yargı giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini, Davacı vekilinin 15/11/2021 tarihli birleştirilme konulu talep dilekçesi ile; Bakırköy ..... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ....... e. sayılı dosyasında davacı ... hisselerinin davalı .......'...

      Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, davanın konusunu oluşturan......

        ün, zorunluluk nedeniyle hisse senetlerinin kendi adına gözüktüğünü, hisselerin davacılara ait olduğunu, kendisine hisse bedeli ödenmediğini, davacılar tarafından açılan davaya muvafakat ettiğini, bedelin davacılara ödenmesine rıza gösterdiğini beyan etmesi karşısında, davacılar ... ...A.Ş'de hisse sahibi olmasa bile bu şirketin hisselerinin 24.11.2007 tarihli sözleşmeye uygun olarak davalıya devredilmiş olması nedeniyle davalının sözleşmeyle kabul ve taahhüt ettiği 100.000.00 TL devir bedelini davacılara ödemesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın 100.000,00 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmayacak şekilde tahsile kadar değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle, takip talebindeki diğer koşullarla devamına, %40 icra inkar tazminatına, fazla istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

          İcra Müdürlüğü'nün 2014/34498 Esas sayılı takip dosyasına itirazda bulunduklarını taraflar arasında düzenlenen taahhütname ile ödeme tablosunda vadenin belirlendiğini, davalıların gecikme faizine itiraz edemeyeceklerini ileri sürerek itrazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; müvekkillerinden bir kısmına usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediğini, davalılardan Halil Yurdakultan ve Mahmut Barıştan lehine hisse devri yapılmadığını, hisse satın almadıklarını bu nedenle anılan davalılara yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerin davacıya hisse devir bedellerinden kaynaklanan herhangi bir borçları kalmadığını, taksitlerin geç ödenmesinin davacının rıza ve bilgisi dahilinde olduğunu, takibe konu miktarın nasıl hesaplandığı, hangi faiz oranının uygulandığının belirli olmadığını savunarak davanın reddini istemiş, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinini talep etmiştir....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2021 NUMARASI : 2020/108 ESAS 2021/81 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19'a dayalı) KARAR : Kuşadası 3....

            borçlunun maliki bulunduğu taşınmazları 29.01.2015 tarihinde kardeşi olan diğer davalıya devrettiğini, bu devirler açıkça muvazaalı olup TBK 19.madde hükmü gereğince geçersiz olduğunu, Yargıtay'ın konuya ilişkin içtihatları uyarınca İİK 283. maddesi kıyasen uygulanarak kendilerine icra ve satış hakkı verilmesini talep ettiklerini, TBK madde 19 uyarınca genel hükümler uyarınca açılan muvazaa davasının tasarrufun iptali davasından ayrıştığı birkaç önemli husus bulunduğunu, muvazaaya dayalı davalarda herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi mevcut olmadığını, muvazaa davalarında aciz vesikası dava şartı olmadığını, muvazaa davalarında tasarrufun borcun doğum tarihi ile bağlantısı bulunmadığını, muvazaa davalarında icra dosyasının varlığı ve kesinleşmesi dava şartı olmayıp, borçludan alacaklı olunduğunun ispatlanılmasının yeterli olduğunu, dava konusu tasarrufların İİK 278/ııı-1 uyarınca batıl olduğunu, dava konusu tasarrufların iik 280 uyarınca iptali gerektiğini, davalı/borçlu...

            En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....

              (B.K.m.5l4, TBK 614).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8, TBK 19)....

                Temyize konu dava, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18.maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19.maddesi) uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış, tapu kaydının iptali ile eşit paylarla eşler adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davacının böyle bir davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu