Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

arasında yapılan taşınmaz hisse devrine ilişkin tasarrufların İİK'nın 277 ve devamı madde hükümleri ve TBK'nın 19.madde hükmü uyarınca, iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Davalı ... davalı şirketin ekonomik kriz nedeniyle faaliyetine son verdiğini beyan etmiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, dava konusu hisse devirlerinin bu devirlerin tarafları yönünden geçerli olduğunun tespitine, hisse devirlerinin pay defterine kaydı ve Ticaret Sicil Gazetesi'ne tescil ve ilanına ilişkin istemlerin ise TTK.’nun 520. maddesindeki koşulların davacılar yararına gerçekleşmediği belirlendiğinden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

    Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Davacı tarafından yargılama sırasında davanın İİK 277 vd maddelerine ilişkin olduğu ya da icra müdürlüğü tarafından yapılan ihalenin feshine ilişkin bir beyanda da bulunulmamış aksine muvazaa nedeni ile işlemin iptali istenmiştir. Öte yandan, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....

      nin 24/08/2001 tarih ve 18 nolu Yönetim Kurulu kararının ve iş bu karara konu usulsüz yapılmış pay devir sözleşmelerinin, devamında yapılan tüm genel kurullar ve alınmış kararların mutlak butlanla malul bulunması nedeniyle iptali, şirket hisselerinin davacılar adına tescili taleplerine ilişkindir. Davalıların savunması ise yapılan hisse devirlerinin davacıların onay ve rızalanyla gerçekleştiği yönünde olup, taraflar arasındaki ihtilaf, davacıların sahip oldukları hisselerin davacıların rızasıyla devredilmiş olup olmadığı, hisse devir sözleşmelerinin geçerliliğinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. TTK'nın batıl kararlar başlıklı 391.maddesi hükmüne göre; Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir....

        nin 24/08/2001 tarih ve 18 nolu Yönetim Kurulu kararının ve iş bu karara konu usulsüz yapılmış pay devir sözleşmelerinin, devamında yapılan tüm genel kurullar ve alınmış kararların mutlak butlanla malul bulunması nedeniyle iptali, şirket hisselerinin davacılar adına tescili taleplerine ilişkindir. Davalıların savunması ise yapılan hisse devirlerinin davacıların onay ve rızalanyla gerçekleştiği yönünde olup, taraflar arasındaki ihtilaf, davacıların sahip oldukları hisselerin davacıların rızasıyla devredilmiş olup olmadığı, hisse devir sözleşmelerinin geçerliliğinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. TTK'nın batıl kararlar başlıklı 391.maddesi hükmüne göre; Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir....

          Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını butlan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

            Gerçekten de TBK m. 19 hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve----- esas, ------ karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.)...

              Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin BK'nun 18(TBK'nun 19).maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali istemiş; Mahkemece de 27.9.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davanın muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali davası olduğu belirlenmiştir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

                ne ait olduğunu açıklayarak durumun taleplerine uygun olarak tespitini şirket ortaklarının pay devirlerinin de muvazaaya dayandığının tespiti ile takip yetkisi tanınmasını da istemiştir. Talepten anlaşılacağı gibi dava nam-ı müstear nitelikli muvazaa nedenine dayalı olarak açılmıştır. Başkanlar Kurulunun 29.1.2007 günlü ve 1 nolu kararı ile İİK'nun 277 ve müteakip maddelerine dayanılarak açılan tasarrrufun iptali davalarının temyiz incelenmesi görevi dairemize verilmiştir. Dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenine dayalı olarak açılmakta temyiz incelemesi görevi Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 11.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  tarafından usulsüz bir hisse devri ile hissedar gibi gösterildiğini, ...tarafından olmayan hisselerin devredildiğini, yapılan hisse devirlerinin şirketin pay defterine işlenmediğini, bu nedenle şirkete” karsı hiçbir geçerliliği bulunmadığını, ...'ın ...ve ...'e yaptığı hisse devirlerin kendi içlerinde de hatalı olduğunu, hazirunun kötüniyetli devirlere uydurulmaya çalışılarak telasla hazırladığını, ...'...

                    UYAP Entegrasyonu