Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı yanca, alacağın gerçek olduğu savunması dışında, alacağın doğum ve takip tarihlerinin, davalının alacağının doğum ve takip tarihlerinden önce olduğu da ileri sürülmüştür. Bu durumda mahkemece, bu yönün değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin, alacağı Hatay 1. Noterliğinin 3.11.2008 gün ve 18873 yevmiye sayılı temliknamesi ile devraldığını, muvazaa iddiasının müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, alacağın nakden kayıtlı bonoya dayandığını ve icra takibinin davacı yanca girişilen takip tarihinden önce olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; müvekkili bankanın alacağından dolayı davalı ...’un maaşına haciz koyduklarını, müvekkili bankanın alacağından önce 1. Sırada ... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/6981 Esas sayılı dosyasının bulunduğunun bildirildiğini, davalı ...'un müvekkili bankaca kendisine gönderilen 19/11/2014 tarihli ihtarnamelerin akabinde davalı ... ile aralarında göstermelik ve muvazaalı senet düzenlendiğini, alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı ... davaya cevap vermemiş, davalı ... davanın reddini istemiştir....

        Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ayrıca Muvazaa iddiası ile açılan tasarrufun iptali davaların zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilmektedir . Somut olayda davacı vekili eldeki davayı açıkça Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak açmıştır. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

        Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Somut uyuşmazlıkta davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak alacağın bir kısmını dava ettiğinden kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir....

          Yoksa ayni nitelikte muvazaa davası açıp henüz ortada açılmış bir icra takibi bile yokken alacağın tahsili zımnında icra aşamalarında uygulanması gereken bir karar verilmesi kanımca çelişkilidir. Verilen karar ile kişiyi icra takibi başlatmaya zorlayan yol esasen bu yoldur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 30/04/2007 tarihli ve 2007/985 esas, 2007/2815 karar sayılı ilamı ile de İİK’daki iptal davası şartları oluşmadığı zaman alacaklının muvazaa davası açma hakkının bulunduğu kabul edilmektedir.Sonuç itibariyle hukuki yararı bulunduğu müddetçe alacaklı, İİK’nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davası açabileceği gibi, TBK’nın 19. maddesi uyarınca muvazaa davası da açabilir....

            Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın dava konusu şeyin aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.(Samsun BAM 1....

            Maddenin birinci fıkrasına göre, ihtiyati haciz isteyebilmek için , alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır.Rehinle temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur. İİK'nun 281. maddesi, " Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir." şeklindedir. Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir. Dosya içeriğine göre; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, ilk derece mahkemesinin 19/08/2022 tarih 2022/301 Esas sayılı ara kararı ile davaya konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....

            Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın esas ve miktarına ya da hem sıraya hem alacağın esasına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK'nın m. 142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK'nın m. 142/son) ileri sürülmelidir. Hem sıraya ve hem de alacağın esas ve miktarına yönelik itirazların birlikte ileri sürülmesi halinde mahkemece kural olarak, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması halinde ise davalı alacağının varlığına ve miktarına yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Davacı, davalının alacağının hem sırasına hem de esasına itiraz etmiş olup, mahkemece öncelikle sıraya ilişkin itiraz incelenmeli, sonucuna göre esasa ilişkin itirazın incelenmesine geçilmelidir. . İİK'nın 206. maddesi, anılan Yasa'nın “İflasın hukuki neticeleri” başlıklı yedinci babında yer almaktadır....

              Şirinyer Altınevler Konut Yapı Kooperatifi, alacağın 425.000,00TL olduğu, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, açılan itirazın iptali davası sonucu İzmir 2. Ticaret Mahkemesinin 2015/385 esas 2016/886 karar sayılı ilamı ile takibin 185.000,00TL asıl alacak üzerinden devamına 37.000,00TL inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verildiği, takibin yeni esas alarak devam ettiği görülmüştür. Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nın 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

              UYAP Entegrasyonu