Somut olayda, davacı taşınmazın kendisine devredileceği inancı ile yapmış olduğu tüm harcamaların bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep etmektir. Bu nokta, 02.02.1991 gün, 1990/1 E.-1991/1 K.sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi dava tarihinden çok önce yapılan ve davacı tarafından kullanılarak yararlanılan giderler nedeniyle, sebepsiz zenginleşme borçlusu davalı ...'in bu giderlerin yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir. Davada ise bu azalma ve çoğalmanın dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalı ...'...
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. 22.02.1991 gün, ....'nda da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir....
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme de zamanaşımı TBK mad. 82; "sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte başlayarak 10 yılı geçmesi ile zamanaşımına uğrar." şeklindedir. Diğer yandan, satışa konu taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilmiş ise, zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemez....
Davada, dava konusu taşınmazın bedelinin, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davalıdan tahsili talep edilmektedir. Yargılama sırasında dinlenilen tanıklardan, davacının eşi beyanında dava konusu yeri halen kullandıklarını ifade etmiştir. Uyuşmazlık, taşınmazın davacı tarafından dava tarihine kadar kullanılıp kullanılmadığı ve iade borcunun kapsamı noktasında toplanmaktadır. 02.02.1991 gün, 1990/1 E-1991/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi dava tarihinden çok önce yapılan ve davacı tarafından kullanılarak yararlanılan giderler nedeniyle, sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalının) bu giderlerin yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez....
Miras sebebiyle istihkak davası, dava konusu malların türüne ve bulundukları yere bakılmaksızın mirasbırakanın son yerleşim yerinde açılır. Dolayısıyla, taşınmaz başka bir yerde bulunsa bile bu davanın açılacağı yer, mirasbırakanın yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesidir. Ortak mirasçıların haksız olarak elkoydukları tereke veya tereke malları için birbirleri aleyhine açacakları bu davada ispat hukukunun genel ilkeleri nazara alınacaktır. Bu manada davacının öncelikle kendisinin yasal mirasçı olduğunu, akabinde dava konusu edilen mal varlığının terekeye ait olduğunu ve buna rağmen davalının bu varlığı haksız olarak elinde tuttuğunu ispatlaması gerekecektir. Eldeki dosyada davacı ve davalının murisin mirasçıları olduğu hususu uyuşmazlık konusu değildir. Yine murisin sağlığında murise ait evin murisin verdiği vekaletname ile davalı tarafından dava dışı 3.kişiye satış sureti ile tapuda devredildiği de uyuşmazlık konusu değildir....
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; "Aynen Geri Verme İlkesi"ne göre düzenlenmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2018/390 Esas, 2018/5516 Karar nolu 21/05/2018 tarihli ve 2015/13109 E., 2016/6939 K....
Asliye Hukuk Mahkemesinin aynı çeke dayalı olarak 2015/121 Esas 2016/470 Karar sayılı 22.06.2017 kesinleşme tarihli mahkeme ilamının mevcut olduğunu, davacı T1'ın 4.860,00- TL yönünden borçlu olmadığına dair mevcut ve kesinleşmiş bir karar var iken, aynı çeke dayalı olarak açılan Sebepsiz Zenginleşme davasında “10.205,00- TL Sebepsiz Zenginleşme Alacağının, Sebepsiz Zenginleşme tarihi olan 25.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, çünkü aynı takibe ve aynı çeke dayalı olarak verilen ve kesinleşen Mahkeme hükmüne dayalı olarak yeni bir karar ve hüküm verildiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Dolayısıyla sebepsiz zenginleşme nedeniyle fakirleşen tarafın zenginleşene karşı ileri sürebileceği iade talebinin dört önemli özelliği bulunmaktadır. Bunlar iade talebinin şahsi mahiyette olması, iade talebinin fakirleşenin malvarlığındaki azalmanın zenginleşene ait malvarlığındaki çoğalma oranında giderilmesini sağlaması, ayni haktan doğan bir iade talebi veya sözleşmeye dayanan bir ifa talebi varken sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir iade talebinin söz konusu olmaması ve sebepsiz zenginleşme davasının iktisapta bulunanın kusuruna ihtiyaç göstermemesidir (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu / Altop, s. 747-749). 27....
DELİLLER: tüm dosya GEREKÇE:Dava; murisin kredi borcunun tahsili amacıyla başlatılan icra takibi sırasında davacının, davalılardan T3 kendine düşen borçtan fazla miktarda ödemede bulunmuş olması nedeniyle, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca, payını aşan ödemelerin rücuen tahsili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Sebepsiz zenginleşmeden sözedilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava hata, hile, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece irade fesadına ve vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dair davaların miras payı oranında açılamayacağı ve terekeye temsilci atanması yoluyla dahi bu eksikliğin giderilemeyeceği belirtilerek miras payı oranında açılan davanın reddine karar verilmiş ise de muris muvazaasına dayalı olarak açılan davaların miras payı oranında açılması mümkündür. Murisin ölüm tarihinde terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup dosya içerisinde bulunan mirasçılık belgesine göre davacı dışında başkaca mirasçılar da bulunmaktadır....