Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi'nin 2016/3050 Esas, 2017/7493 Karar sayılı ilamı) Davalı vekili istinaf dilekçesinde yazılı nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinafa taşımış ise de, ilk derece mahkemesince muris muvazaası ilgili olarak yeterli inceleme ve araştırmanın yapıldığı, muris muvazaası olgusunun gerçekleştiği, muris Fatma'nın dava konusu taşınmazı tek başına davalıya devir etmiş olduğu, davacıya, ya da diğer mirasçılara herhangi bir malvarlığı vermediği, verdiğinin kanıtlanamadığı, bu şekilde muris muvazaası olgusunun somut olayda gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Davalı, tüm mirasçılara yer verildiğini, davacının miras payını aldığını ileri sürmüş ise de mirasçılara muris Fatma'dan geçen bir mal varlığı bulunmadığı gibi diğer bahsedilen taşınmazların kadastro sırasında mirasçılar adına kayıt yapılmış ise de bu taşınmazların geldilerinin kök muris baba T3 muris Fatma tarafından paylaştırılmış bir taşınmaz bulunmadığı anlaşılmıştır....

Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, ortak miras bırakanları ...’in maliki olduğu 98 ve 608 parsel sayılı taşınmazları mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla oğulları olan davalılar ... ve...e ½ paylı olarak görünürde satış yoluyla temlik ettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu, diğer davalı ...’nin davada yer alması için davalı olarak gösterildiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile muris ... adına tescilini istemişlerdir. Davalılar ... ve ..., iddianın yersiz olduğunu, 1982 yılında davacının çekişme konusu taşınmazların temlikine yönelik tenkis davası açtığını ve çekişmeli taşınmazlardan hakkını para olarak aldığını, öncelikle kesin hüküm nedeniyle davanın reddini, ayrıca çekişmeli taşınmazların muris tarafından bedeli karşılığında müvekkillerine devredildiğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-ALACAK Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptal ve tescil yönünden davanın reddine, alacak yönünden ise davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve alacak istemine ilişkindir. Davacı, ortak mirasbırakanları ...'...

      -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, taraflarca kararlaştırılan sulhün tasdikine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kayden davalıların malik olduğu 955 ada 54 parseldeki 8 no'lu ve 1243 ada 24 parseldeki 8 no'lu bağımsız bölümler ile 1068 ada 9 parsel sayılı taşınmazın İstanbul ili, Fatih ilçesi sınırları içinde ve aynı yer tapusunda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, miras bırakan tarafından çekişmeli taşınmazların davalılara intikali işleminin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. İddianın içeriğine göre; davadaki istek miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Borçlar Kanununun 18. maddesi ve 01.04.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğidir....

        Asıl dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, terditli bedel; birleştirilen dava ise, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında bedel isteğine ilişkin olup, pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda, davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur. Dosya içeriğine göre asıl davada dava konusu edilen 8 no.lu bağımsız bölümün dava tarihindeki keşfen saptanan toplam değeri 230.000,00 TL olup, taşınmazda davalı ... 1/4, davalı ... 3/4 paydaş olduğundan her bir davalının taşınmazdaki payına karşılık gelen değerden asıl davada davacı ...'in miras payına sırasıyla 28.750,00 TL ve 86.250,00 TL isabet etmektedir....

          Dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileriye sürülüş biçiminden, eldeki davanın taraf muvazaası ( şahsi haktan kaynaklanan inançlı işleme dayalı ) hukuksal nedenine dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 303. maddesi uyarınca kesin hükümden söz edilebilmesi için her iki davanın taraflarının, konusunun ve hukuki sebebinin aynı olması gerekir. Somut olayda, eldeki davanın "taraf muvazaası" hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı; kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ...... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.01.2011 tarih ve 2010/536 E 2011/27 K sayılı davada ise " muris muvazaası " hukuksal nedenine dayanıldığı, böylece her iki davanın hukuki sebeplerinin farklı olduğu gözetildiğinde, kesin hükümden söz edilemiyeceği açıktır. Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, kesin hükümden bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir....

            Öte yandan, muvazaalı işlem hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağından ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zamanın geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hâle gelmeyeceğinden, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı kalmaksızın her zaman açılabileceği kararlılık gösteren yargısal içtihatlar ve aynı yöndeki öğreti görüşü ile benimsenmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.05.2015 tarihli 2013/1-2302 E. 2015/1313 K. sayılı kararında da, aynı ilkeler nedeniyle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı vurgulanmıştır. 3.3....

              Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak verilen davanın kabulüne ilişkin karar Dairece davada tescil isteğinin bulunmadığı ve davacı tarafa tescil davası açması için olanak tanınması gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak taşınmazın el değiştirdiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar da Dairece; “....(1086 sayılı HMUK'nun 186) 6100 sayılı HMK'nun 125/1 maddesi gereğince öngörülen usuli işlemlerin yerine getirilmesi, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. ” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak davacı tarafa tercih hakkı kullandırılmış ve muris tarafından yapılan temlikin mirasçıdan mal...

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2021 NUMARASI : 2020/49 2021/265 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Muris Muvazaası Nedeniyle) KARAR : Taraflar arasındaki Tapu İptali Ve Tescil (Muris Muvazaası Nedeniyle) davası hakkında kurulan hükmün istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacılar dava dilekçesinde özetle, muris olan babaları Latif Karaduman'ın mirasçıları konumunda olduklarını, miras Latif Karaduman'ın 2002 yılında vefat ettiğini, veraset kararında belirtildiği üzere murisin eşi olan annelerine 1/4, diğer mirasçılara da eşit oranda hisselerinin bulunduğunu, buna rağmen muris adına tapuda kayıtlı bulunan tapu kayıt belgesinde belirtildiği üzere Antalya ili, Alanya ilçesi, Değirmendere Köyü, Kızılharman Mevkii 126 ada, 2 parsel sayılı 826.98 m² miktarındaki tarla vasıflı taşınmazın, kadastro tespitinde kendilerinin yokluğunda davalının söz konusu taşınmazın 475.51 miktarındaki büyük bir kısmını, haksız ve hukuka...

                Mahkemece, muris muvazaası koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazlarını kendisi ya da vekili (temsilcisi) aracılığıyla aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik etmesi durumunda uygulama olanağı bulacağında kuşku yoktur. O hâlde, dava konusu işletmenin davalıya devri iddiası bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğinde bulunulması mümkün değildir. Ancak; Türk Borçlar Kanunun 19. maddesi ile genel muvazaa düzenlenmiş olup, anılan maddede “…tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır...” düzenlemesine yer verilmiştir. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir....

                  UYAP Entegrasyonu