Mahkemece, muris muvazaası koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazlarını kendisi ya da vekili (temsilcisi) aracılığıyla aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik etmesi durumunda uygulama olanağı bulacağında kuşku yoktur. O hâlde, dava konusu işletmenin davalıya devri iddiası bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğinde bulunulması mümkün değildir. Ancak; Türk Borçlar Kanunun 19. maddesi ile genel muvazaa düzenlenmiş olup, anılan maddede “…tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır...” düzenlemesine yer verilmiştir. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, taraflarca kararlaştırılan sulhün tasdikine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kayden davalıların malik olduğu 955 ada 54 parseldeki 8 no'lu ve 1243 ada 24 parseldeki 8 no'lu bağımsız bölümler ile 1068 ada 9 parsel sayılı taşınmazın İstanbul ili, Fatih ilçesi sınırları içinde ve aynı yer tapusunda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, miras bırakan tarafından çekişmeli taşınmazların davalılara intikali işleminin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. İddianın içeriğine göre; davadaki istek miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Borçlar Kanununun 18. maddesi ve 01.04.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğidir....
Asıl dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, terditli bedel; birleştirilen dava ise, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında bedel isteğine ilişkin olup, pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda, davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur. Dosya içeriğine göre asıl davada dava konusu edilen 8 no.lu bağımsız bölümün dava tarihindeki keşfen saptanan toplam değeri 230.000,00 TL olup, taşınmazda davalı ... 1/4, davalı ... 3/4 paydaş olduğundan her bir davalının taşınmazdaki payına karşılık gelen değerden asıl davada davacı ...'in miras payına sırasıyla 28.750,00 TL ve 86.250,00 TL isabet etmektedir....
Dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileriye sürülüş biçiminden, eldeki davanın taraf muvazaası ( şahsi haktan kaynaklanan inançlı işleme dayalı ) hukuksal nedenine dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 303. maddesi uyarınca kesin hükümden söz edilebilmesi için her iki davanın taraflarının, konusunun ve hukuki sebebinin aynı olması gerekir. Somut olayda, eldeki davanın "taraf muvazaası" hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı; kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ...... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.01.2011 tarih ve 2010/536 E 2011/27 K sayılı davada ise " muris muvazaası " hukuksal nedenine dayanıldığı, böylece her iki davanın hukuki sebeplerinin farklı olduğu gözetildiğinde, kesin hükümden söz edilemiyeceği açıktır. Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, kesin hükümden bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir....
Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin 01.11.2023 tarihli ek kararıyla, pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda davacıların ihtiyari dava arkadaşı olduğu, dava değerinin mirasçıların her birinin payına isabet eden dava tarihindeki değer olacağı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir....
Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır. Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190.madde ve TMK.6 madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının bu iddiasını ispatladığını söylemek mümkün değildir....
Davalı vekili yargılama safhalarında her ne kadar yapılan devrin mahkeme kararı ile yapıldığını , bu nedenle muris muvazaası oluşmayacağını iddia etmiş ise de, dava konusu taşınmazda yapılan pay devrine dayanak Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1987/347 Esas, 1988/ 193 Karar sayılı kararı incelendiğinde, kararda davalı ve dava dışı Kadriye ALVER'in dava konusu taşınmazı satın aldığı iddiasıyla murise başvuruda bulunduğunun kararda anlaşıldığı, mahkeme kararında yapılan devrin satış işlemi şeklinde gösterildiğinin sabit olduğu, işlemin satış olarak gösterilmesinin muris muvazaası için yeterli olduğu, satışın şeklinin muris muvazaası yapılmadığı anlamına gelmeyeceğinden , davalı vekilinin bu iddiası mahkememizce kabul görülmemiştir....
Somut olayda davacı, Kocabey köyü 163 ada 15 parsel sayılı taşınmazın muris babası Nurettin Avcı'dan intikal ettiğini ve davalı kardeşi T2 adına tespit gördüğünü, bu nedenle miras payı oranında eldeki davayı açtığını ileri sürmüştür. Davaya konu tapu kaydının tetkikinden taşınmazın 2009 yılında muris Nurettin Avcı adına tespit gördüğü, kendisinden 02/07/2012 tarihinde satış suretiyle davalı adına intikal ettiği görülmüştür. Davacı, mahkememizin 17/09/2019 tarihli 3. celsesinde davasının hukuki kaynağının muris muvazaası olduğunu beyan etmiştir. Davacı tarafından dava dilekçesinde kadastro öncesi hukuki sebebe dayanılıp dava devam ederken muris muvazaası hukuki sebebine dayanılmış ise de davacı tarafından muris muvazaası hukuki sebebine dayalı usulüne uygun açılmış bir dava, verilmiş usulüne uygun bir ıslah dilekçesi olmadığı gibi dinlettiği tanık beyanlarından muris muvazaası iddiası sübut bulmamıştır....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eldeki davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmayıp, muris muvazaası iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine olduğunu, dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisi olan ... ...’den geldiğini, kadastro tespiti sırasında taşınmazların haksız şekilde davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, burada asıl amacın müvekkilinden mal kaçırmak olduğunu, eldeki davanın süresi içerisinde açıldığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler tarafından da dava konusu taşınmazlarda müvekkilinin miras payı olduğunun belirtildiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. C....
Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak verilen davanın kabulüne ilişkin karar Dairece davada tescil isteğinin bulunmadığı ve davacı tarafa tescil davası açması için olanak tanınması gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak taşınmazın el değiştirdiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar da Dairece; “....(1086 sayılı HMUK'nun 186) 6100 sayılı HMK'nun 125/1 maddesi gereğince öngörülen usuli işlemlerin yerine getirilmesi, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. ” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak davacı tarafa tercih hakkı kullandırılmış ve muris tarafından yapılan temlikin mirasçıdan mal...