Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muris Muvazaası K A R A R Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı ........ Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 11/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 1. Hukuk Dairesinindir. Ne var ki dosya, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.11.2016 günlü ve 2016/17263 E. 10476 K. sayılı görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olduğundan, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile değiştirilen 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 13.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve mahkemenin hukuki nitelendirmesi; muris muvazaası nedeniyle davacıya isabet eden taşınmazda hise bedelinin tazminat olarak tahsili (miras hakına dayalı alacak) talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 14. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince incelenerek görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olup, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 15.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Diğer taraftan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir. Hal böyle olunca; 1015 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteyebileceği, yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilerek, mirasbırakan ile taraflar arasındaki beşeri ilişkilerin saptanması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın gerçek niyetinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; Mahkemece yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece ikame edilen iş bu dava, muris muvazaası iddiasına dayalı davacıların miras payı oranında tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir. Mahkemece muris muvazaası iddiasıyla açılan davada miras bırakan mütevefa Veli ÇAPIK'ın asıl irade ve amacının ortaya çıkarılması için inceleme ve araştırmalar yapılmıştır ve tarafların tüm delil ve belgeleri toplanmıştır. Anamur Noterliği'nin 09/07/2018 tarih ve 09845 yevmiye nolu mirasçılık belgesi incelendiğinde muris Veli ÇAPIK'ın 26/06/2018 tarihinde vefatıyla tek mirasçısının davacı T1 olduğu belirtilmiştir. Nüfus kayıtları incelendiğinde tarafların muris Veli ÇAPIK 26/06/2018 tarihinde vefat etmiştir....

          Bu noktada muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davada sözleşmenin şekil ve içerik yönünden geçersizliği ileri sürülmekte olup, öncelikle murisin gerçek irade ve amacı belirleneceğinden, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğinin konusu da taşınmazdır. Ve dolayısı ile taşınmazın aynına ilişkin bir dava olup, HMK’nun 12. maddesi uyarınca kesin yetkili mahkemede görülmesi zorunludur. Öte yandan, taşınmazın aynına ilişkin davalar taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır (HMK 12. md) . Taşınmazın bulunduğu yerden amaç taşınmazın ilçe sınırları bakımından fiilen bulunduğu yerdir. Dolayısı ile tapuda yazılı olduğu yer değildir. Somut olayda, taşınmaz ...’dadır. Hal böyle olunca, yetki hususunun kamu düzenini ilgilendirdiği gözetilerek yetkisizlik kararı verilmek üzere hükmün bozulması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun düzelterek onama görüşüne katılamıyoruz....

            Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istekli davaların her türlü delille ispat edilebileceğinde de kuşku yoktur. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237....

              -KARŞI OY- Dava, muris muvazaası iddiasına dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü kararı, davalı tarafından temyiz edilmiştir Muris muvazaası iddiasına dayalı, uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır....

                Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda murisin temlikteki iradesinin açık bir şekilde ortaya konulması lazımdır. Somut olaya gelince, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazları aleyhine başlatılan ve kesinleşmiş olan icra takibini sonuçsuz bırakmak amacıyla dava dışı ...'a temlik ettiği ... ASHM’nin 1999/30E., 1999/46 K., sayılı dosyası ile belirlenmiş ve karar Yargıtayca da onanarak kesinleşmiştir. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Öte yandan muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. HMK 190. madde ve TMK 6. madde hükümleri gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olaya gelince; temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülerek eldeki dava açılmış ise de, davacı tanıklarının temlikin mal kaçırma amaçlı yapıldığı yönünde beyanları bulunmamaktadır. Satış bedeli ile keşfen belirlenen bedel arasındaki fark ise tek başına muris muvazaası olgusunun kanıtı olmayacağına göre davacılar tarafından temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiası usulen kanıtlanabilmiş değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir....

                    UYAP Entegrasyonu