Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda değinilen ilke ve olgular gözetilmeden muris muvazaasının objektif ve sübjektif koşulları araştırılmadan, davalı-karşı davacının kız çocuğu olması ve ülkemizde yaygın bir tutum olan kız çocuklarının mirastan mahrum bırakma durumunun olayda gerçekleştiği kanaatine varılarak davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK'nin 6. maddesi gereği davalı-karşı davacıya aittir. Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilecektir....

    Dava; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin olup, mahkeme muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescile karar vermiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık ve hüküm muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, görev 1.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki anılan daire tarafından da görevsizlik kararı verildiğinden görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay (Hukuk Daireleri) Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 22.09.2008 (pzt.)...

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/113 Esas sayılı dosyalarında muris muvazaası nedeniyle tapu iptali talep olunan devirler muris İbrahim oğlu Ömer Çetin tarafından yapılan devirler olduğu anlaşılmıştır. Bu davalarda temlik yapılan davalı Fatma'nın babası dosyamızda muris olan Zühdü Çetin'dir. Dosyamız davalısı Fatma Soğan'a muris Zühdü Çetin tarafından yapılan devir diğer dosyalarda muris muvazaasına konu edilmemiş olup, eldeki davada davaya konu edilen muris Zühdü tarafından davalı Fatma'ya yapılan devirdir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazın muris Zühdü tarafından davalı kızı Fatma'ya 20/06/1974 tarihinde satış suretiyle devrolunduğu davacıların murisin çocukları olduğu, 438 ada 29 parsel numaralı taşınmazın imar uygulaması neticesinde 28140 ada 4 parsel numaralı taşınmaza gittiği, bu taşınmazda davalının 983041/3429568 hissesinin bulunduğu anlaşılmıştır....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkin olup, yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından iki davaya yönelik olarakda temyiz edilmiştir. Öncelikle muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının incelenmesi gerekmekte olup, inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine aittir. Ne varki 1. Hukuk Dairesi dosyayı Dairemize incelemeksizin göndermiş olduğundan bu konuda karar vermek üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 26.09.2011 oybirliğiyle karar verildi...

        Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaası iddiasına dayalı davaları terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından ve yolsuz tescil niteliğinde olduğundan herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği kural ise de, anılan kuralın istisnası miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Zira, Türk Medeni Kanununun 599. maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerekir....

          Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; hakkı zedelenen her mirasçı kendi miras payı oranında istekte bulunabileceği gibi; taşınmazın terekeye iadesini, diğer bir deyişle tüm mirasçılar adına iptal ve tescilini de isteyebilir. Somut olayda, isteğin davacıların miras payı oranında adlarına tescil yönünde olduğu açıktır. Hâl böyle olunca, işin esasına girip yargılamanın sürdürülmesi ve sonuca göre karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Her ne kadar, ilk derece mahkemesince davanın muris muvazaası olduğunun kabulü ile yargılamaya devam edilmiş ve hüküm kurulmuş ise de mahkemece, açılan davanın tehdit ve hile iddiasına dayalı olup olmadığı, genel muvazaaya dayalı olup olmadığı, davanın muris muvazaası nedenli mi olduğu davacıdan sorulup açıklattırılmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü istinaf hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. (Yargıtay 1....

            Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece, " ... ileri sürülüş biçimi ve içeriği ile olayın muris muvazaası iddiasıyla bir ilgisinin bulunmadığı, koşullu temlik yapıldığı halde, bu koşulun yerine getirilmediği, bu nedenle taşınmazların iadesi gerektiği iddiasına dayalı olduğu, bu durumda, iddia ve olgular doğrultusunda taraf delillerinin değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulmuş Mahkemece, bozmaya uyulmuş olmakla yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı kooperatif vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/04/2022 NUMARASI : 2020/541 ESAS, 2022/283 KARAR DAVA KONUSU : (Muris Muvazaası Nedeniyle) KARAR : KARAMAN 1....

              Mahkemece, asıl davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar Dairece, davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı, muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin bulunmadığı, muris muvazaası iddiası yönünden işin esasının incelenmesi gerektiğine değinilerek bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı, davacının da katılımı ile yapılan anlaşmanın yerine getirilmesi amacını taşıdığı, davacının sonradan muvazaa iddiasında bulunmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, davalı ...'in şirkette %51 hisse sahibi olmasını davacının da kabul ettiği gerekçesiyle asıl davanın ve bozmadan sonra açılan birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu