Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ZARARIN TAZMİNİ-YIKIM Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada: Davacılar, TOKİ'nin 742 adet toplu konut yapımı ihalesini alan diğer davalıların kazı çalışmaları sırasında kayden malik oldukları fındık bahçesi nitelikli 321 sayılı parsele hafriyat dökmek suretiyle zarar verdiklerini, bu hususun mahkemenin 2007/39 değişik iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, molozların kaldırılmasına, verilen zarar ile eski hale getirme masraflarının tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında tazminat ve eski hale getirme masraflarına ilişkin taleplerini ıslah etmişlerdir....

    Bu nedenle asıl alacağın faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibinde veya davada munzam zarar hakkının saklı tutulduğunu gösteren bir ihtirazî kayıt dermeyanına da gerek bulunmamaktadır. Ayrı bir dava ile on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde her zaman istenmesi mümkündür. Munzam zararın ispatın somut olarak ispatının gerekip gerekmediği hususu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Özel Dairelerinin birbirinden farklı uygulamaları ile süregelmiştir. Yargıtay uygulamalarındaki bu iki farklı görüş, munzam zararı ispatının sıkı ispat kurallarına bağlanıp bağlanmaması; maruf ve meşhur olayların “karine” olarak kabul edilip, edilemeyeceği ve maddi zararın belirlenmesi yöntemlerinde yoğunlaşmaktadır. Yargıtay'ın eskiden beri ağırlıklı olarak uyguladığı birinci görüşe göre; munzam zarar talep eden-davacı, temerrüde uğrayan alacağın varlığını, bu alacağın ödenmemesi sebebiyle temerrüt faizini aşan zararı bulunduğunu somut olarak ve yasal delilerle ispatlamak zorundadır....

      Munzam zararın tazmini için alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorundadır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. davacının enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olguları değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğünü kanıtlaması gerekir. Aksi halde soyut ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen, genel ekonomik gelişmeler TBK'nın 122. maddesinde sözü edilen munzam zararın tazminini gerektirmez(Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 14.12.2015 Tarih, 2015/5164 E.-18416 K. Sayılı kararı)....

        Davacı vekili dilekçesinde; 1- Sebepsiz zenginleşmeden dolayı munzam zararının tazmininde zararın varlığını ispat ederken davalıların da kusurlu olmadıklarını tespit etmeleri gerektiğini, 2- Zararın oluşmasında davalıların doğrudan kusurlu ve kötüniyetli olduklarını, davayı baştan kabul etmelerine rağmen bedelde muvazaa iddiasında bulunduklarını, 3- Her hak gibi dava hakkının da sınırsız olmadığını, 4- HMK 33 maddesine göre hakimin resen hukuku uygulaması gerektiğini belirterek istinaf etmiştir. Davalılar vekili dilekçesinde; Islah edilen değer üzerinden nispi vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden bahisle katılma yoluyla istinaf etmiştir. Dava, şufa davası sırasında davalının şufa bedelini geç alması nedeniyle uğranılan zararın başka bir deyimle munzam zararın tazmini talebinden ibarettir. Taraflar arasında daha önceden görülen şufa davasında davalıların bedelde muvazaa iddiası nedeniyle davacının şufa bedelini geç aldığından dolayı zararının tazmini nedeniyle bu davayı açmıştır....

        Maddesi kapsamında munzam zararın tazminine ilişkindir. Davaya konu araçların-------------- ------ sayılı dosyaları celp edilerek incelenmiştir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır. Davacı vekili,---------------- kazasında davalının sigortaladığı------- --------- verdiği zararı ödemekle zorunlu olan davalının tazminatı sürüncemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiği, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediği, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması nedeni ile müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararın tazmini için eldeki davayı açmıştır. Munzam zarar TBK 112....

          Bu durumda mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek davacı tarafın munzam zararının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle hükmün davacılar yararına bozulmasına karar verilmiştir. C....

            İcra Müdürlüğü'nün 2013/27080 E. sayılı dosyası ile tahsil edilmiş olup, tahsil tarihi itibarıyla oluşan ve tahsil edilen faiz ile karşılanamayan munzam zararımızın bilirkişi incelemesi ile tespitine ve şimdilik 1000,00 TL munzam zarar alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, hüküm altına alınacak alacağımıza munzam zararın oluştuğu 21/07/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereğince temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesini istemiştir. CEVAP : Davalı Ing Bank vekili cevap dilekçesini tekrarlayarak özetle; Off-Shore munzam zarar davalarına ilişkin olarak Yargıtay 11....

            zararın tazmini için açıldığı görülmektedir....

              "İçtihat Metni"Daire : DÖRDÜNCÜ DAİRE Karar Yılı : 1989 Karar No : 3326 Esas Yılı : 1987 Esas No : 1366 Karar Tarihi : 26/09/989 ÖNCEKİ YILDA TERKEDİLEN TİCARİ FAALİYETE İLİŞKİN ZARARIN OLUŞTUĞU GELİR KAYNAĞINDA DÜZENLİLİK VE DEVAMLILIK UNSURUNUN KALMAMASI VE BU İŞTEN MEYDANA GELEN ZARARIN SERMAYE KAYBI NİTELİĞİ TAŞIMASI NEDENİYLE GERÇEK ZARAR GİBİ KABUL EDİLEMİYECEĞİNDEN SONRAKİ YILDA ELDE EDİLEN GAYRİMENKUL SERMAYE İRADINDAN MAHSUP EDİLEMİYECEĞİ HK....

                Davacı tarafın munzam zararın tazmini talebi açısından ise; Borçlar Kanununun 122. (eski BK 105) maddesi uyarınca alacaklının zararı aşkın (munzam) zarar miktarı tespit edilerek giderilecektir. Alınan bilirkişi raporundan üzere davacı için tahakkuk edecek faizin bankalardan kullanmak zorunda kaldığı kredilerden kaynaklı faizden daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Davacı açısından munzam zarar hükmedilebilmesi için davacı alacaklının zararının faizle karşılanamadığını, bunun üstünde zararının oluştuğunu, maddi vakıalarla ve belgelerle kanıtlanması gerekir. Davacı tarafça munzam zarar talebine ilişkin iddianın ötesinde bilgi ve belge sunulmadığından, munzam zarar talebinin bu gerekçe ile reddi yerindedir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121. maddesi ve 3095 sayılı Kanunun 3. maddesi gereği faize faiz yürütülemeyeceğinden davacı vekilinin dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talebinin reddi doğrudur....

                UYAP Entegrasyonu