Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00 TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....
Beyan dilekçesinde munzam zararın oluştuğuna dair somut verilere dayanmamış , Anayasa mahkemesi kararı ve soyut verilere dayandığı görülmektedir. SOMUT OLAYDA MUNZAM ZARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ; Munzam zarar , para borçlarında borçlunun temerrüdünün bir sonucu niteliğinde olup TBK.m.122 hükmünde düzenlenmektedir. Söz konusu hükmün ilk fıkrasında, ''alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür''. Alacaklı belli şartların birlikte bulunması halinde munzam zararı isteyebilecektir. Bu şartlar; borçlunun para borcunun ifasında temerrüdü,zarar, uygun illiyet bağı, kusur, bu şartların birlikte bulunması gerekmektedir. Munzam zarar için aranan şartlardan ''zarar'' kavramı önem taşımaktadır....
Somut olayda, davacının kendi alacaklısına karşı daha önce temerrüde düştüğü ve temerrüde düştükten sonra davalıya borç para verdiği anlaşıldığından bu yöne ilişkin somut zarar iddiası ispat edilememiş ise de davanın munzam zarar istemine ilişkin olması nedeniyle Dairemizin yerleşik içtihatları doğrultusunda sepet formülüne göre munzam zarar hesabı yapılacaktır.Bu durumda, munzam zararın tespit edilebilmesi için borçlunun temerrüde düştüğü tarihten ödemenin gerçekleştirildiği güne kadar geçen süre içerisinde her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri davacıdan istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurum veya kuruluşlardan araştırmak, bu sahada uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılmak suretiyle bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar...
Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır. ----- ------ sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. O nedenle, borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü (BK.md.105), asıl borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. BK'nın 105. maddesi kusur karinesini benimsemiştir. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder. ” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanuni tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukuki kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faizivle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar. borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar. temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir ....
Dava konusu yapılan 33/A - 106/A arası hakedişlerinin geç ödenmesi nedeniyle munzam zarar alacağı davasının kısmi dava olarak açıldığı, bilirkişi raporu ile munzam zarar alacağının 247.958,35 TL olarak hesaplandığı, davacının 13.12.2002 tarihli ıslah dilekçesi ile alacağını 247.958,35 TL’ye çıkarttığı anlaşılmıştır....
Türk Borçlar Kanununu 122. maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceğinin düzenlendiği, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi muhtemel kar ya da karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı...
dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, oysaki Yargıtayın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb.genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile sigorta hukuk prensibi itibarı ile davalı şirketin sorumluluğunun mal varlığına riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, munzam zarar kavramı ile sorumluluk sigortası kavramının nitelik itibarı ile örtüşmediğini, munzam zarar talep edilmesinin şartlarından birinin de borçlunun kusurlu olması olup davalı şirketin kusuru bulunmadığını, davalı şirket tarafından davacıyı zararı uğratmak maksadı ile ödeme yapılmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin hasar aşamasında 3.540 TL tutarında hasar tazminatı ödemesi yaptığını, davacının faiz talebinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddine, işin esasına girilmesi halinde esastan reddine, aksi...
hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 60.000 TL munzam zarar alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 230.732,99 TL munzam zararın faizi ile tahsilini talep etmiştir....