Munzam zarar olarak bilinen bu istemin dayanağı, Borçlar Kanununun 105.maddesidir. Anılan hüküm şöyledir; "alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe, bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir". Gerçekten, alacaklının gecikmeden ötürü uğradığı zarar temerrüt faizinden fazla olabilir. Yasa hükmü uyarınca, temerrüt faizi isteyebilmek için zararın ispatı gerekmediği halde, alacaklı bu faizin üstündeki zararını ispat etmek koşuluyla faizi aşan zararını da talep edebilecektir. Görülüyor ki munzam zarar, borcun hiç veya kararlaştırılan sürede ifa edilmemesinden doğmaktadır. Bu özelliğinden dolayı da munzam zarar müspet zarardır. Faiz alacağından farklı olarak da özellikle belirtmek gerekir ki alacaklının temerrüt faizi üzerinde bir zararı bulunması ve bu zararın somut biçimde alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekir....
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame olunduğunu, davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını, davacının talepleri zamanaşımına uğradığını, davacının talepleri genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerekmesi gerektiğini, davacı tarafın munzam zararını somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı taraf munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edemediğini, munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydı ile, sigorta hukuk prensibi itibari ile, müvekkil şirketin sorumluluğu mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, izah...
Bu suretle, 74,22 TL tazminat hüküm altına alınmadığından kesinleşen 14,00 TL alacağın temerrüt faiziyle karşılanmayan ve temerrüt faizini aşan kısmının munzam zarar alacağı olarak hesaplanması, BK'nın 105 nci maddesinde zamanaşımı yönünden de ayrık özel bir hüküm getirilmemiş olup, bu durumda, bu alacağa da BK'nın 125 nci maddesindeki, on yıllık zamanaşımı uygulanacağından munzam zarar davasının açıldığı işbu dava tarihinden geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilebileceği nazara alınarak istenebilecek munzam zarar miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu suretle, munzam zararın 14,00 TL üzerinden değil, ... 1....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Türk Borçlar Kanununu 122. maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceğinin düzenlendiği, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi muhtemel kar ya da karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı...
munzam zarar tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. 20. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. 20. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Vekilinin tarihli cevap dilekçesinde özetle; Off-Shore munzam zarar davalarına ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 04.11.2019 tarihli görüşünü içeren emsal kararda zararın somut olarak ispat edilmesi gerektiği hususunun teyit edildiğini, müvekkili Bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, re'sen taraf değişikliği yapılması gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, Off Shore hesaplarına yatan paralara ilişkin olarak açılmış olan munzam zarar davalarının müvekkili açısından red edilerek Yargıtay ve BAM tarafından onandığını, davacının munzam zarar iddiasının kabul edilemez olduğunu, munzam zarar talebinin koşullarının oluşmadığını, davacının müterafık kusurunun bulunup, bulunmadığının incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Fer'i müdahil TMSF vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep etmiş olduğu munzam zararın gerçekleşebilmesi için Borçlar Kanunu'nun 122....