Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder. ” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanuni tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukuki kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faizivle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar. borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Kabul anlamına gelmemek üzere, Davacı, ülkedeki enflasyon ve alım gücünün düşmesi durumu göz önüne alınarak müvekkil yararına munzam zarar olduğu gerekçesi ile bu davayı açmışsa da munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Yani fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerekir. Zira munzam zarar, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır. ----------Soyut anlatımlar, muhtemel kar kayıpları, elde edilmesi tahmin edilen gelir kalemleri munzam zararın ispatı için yeterli değildir....
Kabul anlamına gelmemek üzere, Davacı, ülkedeki enflasyon ve alım gücünün düşmesi durumu göz önüne alınarak müvekkil yararına munzam zarar olduğu gerekçesi ile bu davayı açmışsa da munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Yani fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerekir. Zira munzam zarar, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır. ----------Soyut anlatımlar, muhtemel kar kayıpları, elde edilmesi tahmin edilen gelir kalemleri munzam zararın ispatı için yeterli değildir....
halinde; munzam zarar miktarının 58.861,25 TL olarak hesaplandığı..." şeklinde tespitler yapılmıştır....
SOMUT OLAYDA MUNZAM ZARARIN DEĞERLENDİRİLMESİ; Munzam zarar, para borçlarında borçlunun temerrüdünün bir sonucu niteliğinde olup TBK.m.122 hükmünde düzenlenmektedir. Söz konusu hükmün ilk fıkrasında, ''alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür''. Alacaklı belli şartların birlikte bulunması halinde munzam zararı isteyebilecektir. Bu şartlar; borçlunun para borcunun ifasında temerrüdü,zarar, uygun illiyet bağı, kusur, bu şartların birlikte bulunması gerekmektedir.Munzam zarar için aranan şartlardan ''zarar'' kavramı önem taşımaktadır. TBK .m.122/1 de ''temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa '' ifadesi ile temerrüt faizini aşan bir zararın doğması gerektiğini açıkca belirtmiş ancak zararın türü ve niteliği hususunda bir açıklık bulunmayıp genel esaslara göre bir değerlendirme yapılması gerekmiştir. Zarar dar anlamda maddi zararı ifade etmek için kullanılır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.08.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde bedel ve munzam zarar istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalılardan kooperatif bakımından reddine, diğer davalılar yönünden bedel ve munzam zarar bakımından kabulüne dair 10.04.2008 verilen günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 17.02.1999 tarihli davalılardan ... ile düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve davalılardan ... tarafından imzalanmış olan tarihsiz “taahhütname” başlıklı belgeye dayanılarak açılmış tapu iptali tescil, ikinci kademede satış bedelinin istirdadı ile munzam zarar tahsili istemlerine ilişkindir....
ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunanın iddiasını ispatlayamadığını, dosya muhteviyatının incelenmesi neticesinde davacının bu yönde herhangi bir zarara uğradığına dair ispati belge sunmadığı gibi varsayımsal ve sadece mevcut ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek talepte bulunduğunu, ne var ki munzam zarar karşılığı olarak da bilinen aşkın zarar talebinin öncelikle davacı tarafından somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafından zamanında tahsil edilmiş olsaydı herhangi bir gelir elde edip etmeyeceği veya zamanında tahsil edememesi nedeniyle kâr/zarar oluşup oluşmayacağının da belirsiz olduğunu, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, yüksek enflasyon munzam zararın varlığı için yeterli olmadığını, başka...
ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunanın iddiasını ispatlayamadığını, dosya muhteviyatının incelenmesi neticesinde davacının bu yönde herhangi bir zarara uğradığına dair ispati belge sunmadığı gibi varsayımsal ve sadece mevcut ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek talepte bulunduğunu, ne var ki munzam zarar karşılığı olarak da bilinen aşkın zarar talebinin öncelikle davacı tarafından somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafından zamanında tahsil edilmiş olsaydı herhangi bir gelir elde edip etmeyeceği veya zamanında tahsil edememesi nedeniyle kâr/zarar oluşup oluşmayacağının da belirsiz olduğunu, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, yüksek enflasyon munzam zararın varlığı için yeterli olmadığını, başka...
ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunanın iddiasını ispatlayamadığını, dosya muhteviyatının incelenmesi neticesinde davacının bu yönde herhangi bir zarara uğradığına dair ispati belge sunmadığı gibi varsayımsal ve sadece mevcut ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek talepte bulunduğunu, ne var ki munzam zarar karşılığı olarak da bilinen aşkın zarar talebinin öncelikle davacı tarafından somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafından zamanında tahsil edilmiş olsaydı herhangi bir gelir elde edip etmeyeceği veya zamanında tahsil edememesi nedeniyle kâr/zarar oluşup oluşmayacağının da belirsiz olduğunu, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, yüksek enflasyon munzam zararın varlığı için yeterli olmadığını, başka...
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....