Munzam zararın tazmini için munzam zarar ile borçlunun temerrüdü arasında uygun illiyet bağının mevcut olması, borçlunun kusursuzluk kanıtı getirememiş olması gerekir. Ayrıca alacaklı uğradığı bu zararı ispat etmek zorundadır. Soyut olarak alacağın zamanında ödenmemesi nedeniyle munzam zarara uğranıldığı iddiası munzam zararın tazmini için yeterli değildir. Yine ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar tek başına munzam zararın ispatı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla davacının munzam zarara uğradığını genel ekonomik koşullar dışında somut vakalarla ispatlaması gerekir. Somut olayda, davalının işleteni olduğu aracın, davacı şirkete ait tesislere zarar verdiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalının işleteni olduğu aracı ZMSS poliçesi ile sigortalayan ......
Davacı, 01.04.2009 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile saklı tutulan bakiye alacağın tahsili ile birlikte toplam alacak tutarı üzerinden munzam zarar talebinde bulunmuştur. Mahkemece, hükme esas alınan 29.06.2011tarihli bilirkişi raporunda; munzam zararın içerisinde faiz alacağını da barındıran 68.180 TL tutar üzerinden hesap edildiği görülmüştür. Alacağın 43.426,11 TL sinin temerrüt faizine ilişkin olduğu belirgin olup, bu tutar için ayrıca munzam zarar istenebilmesine olanak yoktur. Konuya ilişkin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 121. maddesinin son fıkrasındaki (818 Sayılı Borçlar Kanun'unun 104/son maddesi) hüküm, hiçbir tereddüde yer vermeyecek bir açıklıkla, geçmiş günler faizinin ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı, faiz borcuna ayrıca faiz yürütülemeyeceğini öngörmektedir. Bu kuralın doğal sonucu faiz alacağı için munzam zarar istenememesidir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haiz olup bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukuki kurum düzenleme altına alınmıştır. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 105.maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunmaktaydı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2022 tarihli ve 2021/11- 938 Esas, 2022/401 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, aşkın (munzam) zararın, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarardır. Bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamakta olup aşkın (munzam) zararın ispatı, bu zararın varlığını iddia eden alacaklıya aittir....
’ın yerleşik kararlarına göre, munzam zarar olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi “muhtemel kar” ya da “farz edilen gelir”in kabul edilmediği, somut olaylar nedeniyle gerçekleşen zarardan, temerrüt faiziyle karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru /temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceği, esasen davacının da somut bir zarardan söz etmediği, muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı bu hususun ise “munzam zarar” kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
ye yönelik alacak yönünden davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, davacının alacağa işletilecek faiz ile karşılanmayan munzam zararının bulunup bulunmadığı, munzam zararı var ise miktarı, munzam zararın davalılardan talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır. Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, yargılama aşamasında alınan ve hükme dayanak yapılan 28/08/2018 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporu ile çeşitli finansal göstergelerin ortalaması alınıp davacının bankaya yatırdığı 28.500,00 TL'ye işleyecek yasal faiz miktarı hesaplanarak aradaki fark davalı ... yönünden munzam zarar olarak tespit edilmiştir. Munzam zarar davacının bankaya yatırdığı paraya işleyecek faiz ile karşılanmayan zararıdır. Alınan rapor ile davalı ... yönünden tespit edilen munzam zarar miktarı 105.787,85 TL'dir....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
aynı nedenlerin TBK 122. maddesinde düzenlenen munzam zarar için de ileri sürülmesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle; "Davanın reddine" karar vermiştir....
Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....