-K A R A R- Davacılar, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkillerine tahsis edilen dairelerin depremde zarar görmesi nedeniyle tazminat istemiyle Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın uzun sürmesi ve alacaklarını geç ödenmesi nedeniyle hükmedilen alacak miktarı ile yeniden konut alma imkanın kalmadığını, kira bedelinden mahrum kaldığını ileri sürerek, dava tarihiyle paranın tahsil tarihi arasında 57 ay geçmesi nedeniyle uğranılan munzam zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her davacı için 6.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının Gölcük 2.asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davası sonunda kesinleşen bedelin davacıya hemen ödendiğini, davacının bir alacağı kalmadığını ve alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
İş Mahkemesinin 2018/225 Esas sayılı dosyasından açtığı davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 114.700,00TL alacağını alırken alacağını geç tahsil etmekten doğan temerrüt faize ve munzam zararını tahsil edemediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1000,00 TL alacağın, ödenmesi gereken her aylık maaş için ayrı ayrı işleyecek temerrüt faizleri ile taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talebini 8.700,81- TL munzam zarar, 31.198,25.TL faiz alacağı olarak ıslah etmiştir. SAVUNMANIN ÖZETİ Davalı kurum vekili davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; " 1- Davanın KISMEN KABULÜNE, Davacının toplam 31.198,25 TL faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının munzam zarara ilişkin isteminin Reddine, " karar verilmiştir....
İstikrar bulmuş Yargıtay uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir...'' Yapılan incelemede davacı tarafça munzam zararının tespitine ilişkin olarak dosyaya herhangi bir somut delil ve kayıt sunulmadığı, ------------ göre munzam zararın belirlenmesinde, gerçek zararın belirtilerek ispatlanmasının gerektiği, elde edilemeyen gelir, ihale alacağı, kredi borcu vb. somut gerçek zarar kalemlerinin belirlenmesi gerektiği, davacı tarafça bu hususta bir gerçek zararın belirtilmediği, davacının davalıdan talep edebileceği bir munzam zararının bulunmadığı, netice olarak davanın ispatlanamadığı anlaşılmakla reddine karar vermek gerekmiş, aşağıda açıklandığı üzere hüküm kurulmuştur....
Munzam zarar bu hukuki niteliği ve karakteri itibariyle, asıl alacak ve faizleri yönünden icra takibinde bulunulması veya dava açılmasıyla sonuca ermeyeceği gibi, icra takibi veya dava açılması sırasında asıl alacak ve temerrüt faizi yanında talep edilmemiş olması halinde dahi (BK'nın 105/2) takip veya davanın konusuna dahil bir borç olarak da kabul edilemez. Hâl böyle olunca, asıl alacağın faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibinde veya davada munzam zarar hakkının saklı tutulduğunu gösteren bir ihtirazî kayıt dermeyanına da gerek bulunmamaktadır. Ayrı bir dava ile on yıllık zaman aşımı süresi içerisinde her zaman istenmesi mümkündür. Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. BK'nın 105. maddesi kusur karinesini benimsemiştir. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz....
Bunun yanında temerrüt faizi, sözleşmeden doğan para borçlarının yanı sıra, sözleşme dışı hukukî ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulur------------ Munzam zarara ilişkin düzenleme TBK’nın 122. Maddesinde yapılmış olup, anılan madde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır....
Davacı, kooperatif üyeliğinden istifası kabul edildiği ve 30/05/2010 tarihli genel kurulda geri ödemelerinde üç yıl içerisinde yapılacağı kararlaştırıldığı halde, dava tarihi itibarıyla kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödeminin yapılmaması nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanmayacak oranda munzam zararının da oluştuğunu ileri sürerek, davalı kooperatiften çıkma payı alacağı ve munzam zarar talep etmektedir. Taraf delilleri toplandıktan sonra; davacının varsa çıkma payı alacağı ile munzam zararının hesaplanması bakımından dosya kapsamı ve ekleriyle davalı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Emekli Başkontrolörü SMMM ...'tan 04/04/2019 tarihli ön rapor ile 29/04/2019 tarihli rapor ve itirazlar üzerine 06/08/2019 tarihli ek rapor alınmıştır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyasında icra takibi açıldığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 12.Hukuk Dairesi'nin 2018/600 esas, 2020/93 karar sayılı kararında; "dava konusu çekin zayi olması nedeniyle süresinde işleme konulmamış olup, her iki tarafında çekin zamanaşımına uğramasında kusurlu olmadığı, dolayısıyla davacının uğradığı munzam zarar olduğunu düşünüyor ise, sorumlu olan şahıslardan tazmin hakkı saklıdır." denilerek munzam zarar davası açılması gerektiğine kesin olarak karar vermiştir. İstanbul ......
TBK'nun 122, mülga 818 Sayılı BK'nun 105 maddesinde düzenlenen munzam zarar ise; para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde ortaya çıkar ve borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsar. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Munzam zarar borcunun hukukî sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır....
Munzam zararın tazmini için munzam zarar ile borçlunun temerrüdü arasında uygun illiyet bağının mevcut olması, borçlunun kusursuzluk kanıtı getirememiş olması gerekir. Ayrıca alacaklı uğradığı bu zararı ispat etmek zorundadır. Soyut olarak alacağın zamanında ödenmemesi nedeniyle munzam zarara uğranıldığı iddiası munzam zararın tazmini için yeterli değildir. Yine ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar tek başına munzam zararın ispatı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla davacının munzam zarara uğradığını genel ekonomik koşullar dışında somut vakalarla ispatlaması gerekir. Somut olayda, davalının işleteni olduğu aracın, davacı şirkete ait tesislere zarar verdiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalının işleteni olduğu aracı ZMSS poliçesi ile sigortalayan ......