Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamında yapılan diğer incelemelerde, davalılardan ... ile ... taşınmazda muhdesat iddiasında bulundukları ve davacı ile davalılardan ...’ün bu iddiaları kabul ettiği ortadayken mahkemece yapılan keşif sonrası alınan 15.01.2016, 26.01.2016 ve 04.01.2016 tarihli kök raporlar ile 14.03.2016 ve 15.04.2016 tarihli ek raporlarda muhdesat oranlaması yapılmamış ve mahkemece verilen kararda muhdesat oranlamasına yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece eksik inceleme sonucu muhdesat oranlamasına yer vermeyen bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle muhdesat iddiası yönünden hüküm tesis edilmeden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, yukarıdaki formüller esas alınarak alanında uzman bilirkişilere davaya konu taşınmaza yönelik muhdesat oranlaması hesaplatılması ve bu inceleme sonucu ortaya çıkacak muhdesat oranlamalarının mahkemece hükümde gösterilmesi gerekmektedir....

    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; 20.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı ...'ye düşen bedelin doğru hesaplanmadığı oranın hatalı kurulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda değinilen ilkeler ışığında, muhdesat değeri belirlenerek oran kurulması yalnızca muhdesata isabet eden payın muhdesat sahibi paydaşa ödenmesine geri kalan arsa bedeli bakımından ise payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, yalnızca muhdesata isabet eden bölümün davacıya ödenmesi ile yetinilmesi arsa payının davacıya ödenmemesi ve muhdesatı olmayan hissedarlar için de yüzdelik oran kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....

      Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki muhdesat şerhinde ''A harfi ile gösterilen yapının ... oğlu ...’e ait olduğu'' belirtilmiştir. Ancak tapu hissedarı ise ... oğlu ...'dir. Bu durumda baba isimler farklı olduğundan öncelikle muhdesat sahibi ve tapu hissedarının aynı kişi olup olmadığı araştırılmalıdır. Aynı kişi olduğunun anlaşılması halinde şimdi olduğu gibi muhdesat yönünden pay verilmeli, 3. kişi olduğunun anlaşılması halinde ise 3. kişiye muhdesat yönünden bedel ödenemeyeceğinden söz konusu bu muhdesat bedelinin tüm paydaşlara dağıtılması gerekir. Kabule göre de, talep 102 ada 42 parsel de ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olduğu halde, hüküm sonucunda 215 ada 1 parsel yönünden karar verilmesinin nedeni anlaşılamadığından bu farkın, neden kaynaklandığının hükümde açıklanması gerektiğinin düşünülmemeside doğru görülmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....

        Mahkemece, ... parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulü ile ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmiş, karar dava konusu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesat sahibi ... tarafından ... parseldeki muhdesata yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dava ve temyize konu ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydıns göre, muhdesat sahibi olduğu anlaşılan Mustafa oğlu ... taşınmazda pay sahibi değildir. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de, üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde, bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Bu itibarla, paydaş olmayan muhdesat sahibinin taraf sıfatı bulunmadığından, temyiz isteminin REDDİNE, 06.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Somut olaya gelince; davalı ... vekili davaya cevap dilekçesi ile taşınmaz üzerinde bulunan dükkanın müvekkiline ait olduğunu belirterek muhdesat iddiasında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, muhdesat iddiasına karşı davacının beyanları alınmalı, muhdesat iddiasını kabul etmemesi halinde davalıya muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açmak üzere süre verilmeli, verilen süre içerisinde davalı tarafından dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, açılmadığı takdirde muhdesat konusunda uyuşmazlık yokmuş gibi yargılamaya devam olunmalıdır. Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece, davalı ...'ın muhdesat iddiası ile ilgili yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 09/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

            Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; dava konusu edilen ... parsel sayılı taşınmaz 26.400 m2 olup tarla vasfıyla kayıtlıdır. Taşınmazın üzerinde 5 adet sera ve dava dışı ...'ya ait ev bulunduğu tespit edilmiş ve hükümde dava dışı ...'ya satış bedelinden pay verilmiştir. Bu durumda muhdesat sahibi ...'nın taraflardan ..., ..., ..., ..., ...'nin babaları olup olmadığı araştırılarak ...'ya ait muhdesat bedelinin mirasçıları olan taraflara verilmesi, ...'nın tarafların murisi olmayıp üçüncü kişi olması halinde ise ...'ya ait muhdesat bedelinin tüm paydaşlara payları nisbetinde dağıtılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

              Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Olayımıza gelince; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan iki adet mesken niteliğindeki muhdesatın değeri belirlenmiş, muhdesat bedeli arz bedeli oranlaması yapılmıştır. Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlardan birinin ...'ya ait olduğu kabul edilerek adı geçenin mirasçısı ... davaya dahil edilmiş ve bu kimseler paydaş olmayan üçüncü kişilerden oldukları halde muhdesat sahibi olduklarından bahisle kendilerine yargılama sonunda satış bedelinden pay verilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere taşınmazda paydaş yada ortak olmayan muhdesat sahibi üçüncü kişiye satış bedelinden pay verilmesi mümkün olmadığı halde yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

                Somut olaya gelince; yargılama esnasında davalılardan ..., dava konusu taşınmaz üzerindeki evin kendisine ait olduğu gerekçesiyle muhdesat iddiasında bulunduktan sonra mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda muhdesat oranı hesaplanmışsa da kararda muhdesat oranına yer verilmemiştir. Mahkemece yapılması gereken; muhdesat iddiasında bulunan ...’ün beyanına karşı diğer paydaşların beyanlarının alınması, paydaşlar arasında muhdesat üzerinde hak iddia eden olması halinde söz konusu paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere 6100 sayılı HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesidir. Verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde mahkemece bu davanın sonucunun beklenmesi, açılmadığı veya gerikalan paydaşların muhdesat iddiasında bulunmaması halinde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....

                  Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; 392 parsel sayılı taşınmazın ortaklığının satış yoluyla giderilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de taraflardan ... vekilinin duruşmada ve temyiz dilekçesinde taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlar hakkında muhdesat iddiasında bulunması ve hükme esas bilirkişi raporunda 392 parsel üzerinde limon ve çeşitli meyve ağaçlarının bulunduğunun belirtilmesi karşısında yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalının muhdesat iddiası hakkında araştırma ve inceleme yapılarak muhdesat yönünden bir karar verilmesi gerekirken muhdesat iddiası dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir....

                    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Paydaş olmayan muhdesat sahibi veya mirasçıları ancak paydaşlar aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tazminat yahut alacak davası açabilir. Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın tapu kaydında " krokide A harfi ile gösterilen bina ... evlatları ... ve ...'e aittir" şeklinde muhdesat şerhi bulunmaktadır. ... dava konusu taşınmazda paydaş olarak maliktir. Ancak muhdesat sahiplerinden .... taşınmazın paydaşı değildir. Yukarıda da açıklandığı üzere taşınmazda paydaş ya da ortak olmayan muhdesat sahibi üçüncü kişiye satış bedelinden pay verilmesi mümkün olmadığından yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu