Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HD'nin 2016/1418 Esas 2018/128 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; davaya konu taşınmazın paylı ve elbirliği mülkiyetine tabi olmasına ve tapudaki şerhin satışa engel olmamasına göre mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Ancak; Muhdesat yönünden mahkemece yukarıda açıklandığı gibi inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken verilen karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; mahkeme gerekçesinde kesinleşen mahkeme ilamına göre muhdesat iddiasının kabul edildiğini belirtmiş ancak hüküm fıkrasında bilirkişi raporuna atıf yapılmıştır. Atıf yapılan raporda ise kesinleşen ilam dışında kalan yapılar yönünden de muhdesat bedeli muhdesat sahibine ödenmesine şeklinde tevzi tablosu hazırlanmıştır....

Bu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıda açıklandığı gibi muhdesat oranları belirlenerek muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşlara, arz değerinin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması gerekirken bu yön üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.,...

    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince, yapılan yargılama sırasında davaya konu 536 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesatın davalılardan ...’e ait olduğu kabul edilerek mahallinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla yapılmış keşif sonucu alınan 19.06.2013 tarihli kök rapor ile 09.06.2015 tarihli ek raporda muhdesat oranı %26,34 olarak hesaplanmışsa da hüküm sonucunda satış bedelinin dağıtılmasında bu muhdesat oranı dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılardan ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.12.2019 gününde oy birliği ile karar verildi....

      Dava, beyanlar hanesindeki kaydın terkini isteğine ilişkindir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır. Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır....

        Muhdesat konusunda taraflar arasında ittifak olduğundan satış bedelinin yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde oran kurularak, bu oranlara göre taraflara dağıtılması gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde muhdesat bedelinin satışta ayrıca davacıya ödenmesine şeklinde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; ortaklığın satış yoluyla giderilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; taraflardan ... ve ...’in dava konusu taşınmaz üzerinde babalarından kalma bir ev olduğunu belirtmeleri ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın doğusunda ve batısında ayrı ayrı 2’şer daireden oluşan 2 adet bina olduğunun tespit edilmesi ve binaların değeri ile taşınmazın tamamınının değeri birbirine oranlanmasına karşın mahkemece muhdesat iddiası nedeniyle diğer tarafların açık beyanları alınmaksızın satış bedelinin muhdesat oranları dikkate alınmadan dağıtılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir....

            e ait muhdesat bedeli 25.622,11 TL için ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 44.546 TL için 2. karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine; ...'e ait muhdesat bedeli 15.327,18 TL için ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 32.533,77 TL için ikinci karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, ... oğlu ...'e ait muhdesat bedeli 38.772,98 TL için ilk karar ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 50.857,46 TL için ikinci karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, ...'e ait muhdesat bedeli 16.176,63 TL'ye ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 32.122,71 TL'ye ikinci karar tarihi olan 29.09.2016 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, .... oğlu ...'e ait muhdesat bedeli 19.624,44 TL için ilk karar tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar, fark 19.535,96 TL için ikinci karar tarihi olan 29.09.2019 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, ...'...

              Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Paydaş olmayan muhdesat sahibi veya mirasçıları ancak paydaşlar aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tazminat yahut alacak davası açabilir. Somut olaya gelince, temyize konu 148 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... kütüğünün beyanlar hanesinde üzerindeki ahşap evin Nejdet Namlı mirasçılarına ait olduğu şerhinin mevcut olduğu, davacı ...'nın Nejdet Namlı mirasçısı ise de taşınmazda paydaş bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere taşınmazda paydaş ya da ortak olmayan muhdesat sahibi üçüncü kişiye satış bedelinden pay verilmesi mümkün olmadığı halde satış bedelinden pay verilmesini öngören bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde paydaş olamayan davacı ...'...

                Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....

                  Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu