Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olaya gelince; bozma ilamından sonra yapılan araştırmada, tapu kaydının muhdesat bilgileri kısmında isimleri yazılı kişilerin dinlendiği, ancak ... oğlu ...' nın mirasçılarının duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazdaki muhdesat bilgilerine ilişkin hak iddialarının bulunup bulunmadığının sorulmadığı, keşif yapılmaksızın, davacının murisinin tapu kaydının muhdesat bilgilerinde hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi talep edilmiş olduğu halde, kadastro tespit tutanaklarında ismin düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca; "... oğlu ...'...

    Köyü 122 ada 110 parsel sayılı taşınmaz tarla, fıstıklık ve ham ... niteliği ile Hazine adına tesbiti yapılarak tapuya tescil edilmiş, 31 parsel sayılı taşınmaz ise davacının da taraf olduğu ve muhdesat şerhinin silinmesi ile ilgili kadastro mahkemesinin 1998/4-13 sayılı davasında hükmen orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesil edilerek muhdesat kaydının silinmesine karar verilmiştir. Davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece 31 parselle ilgili karar muhdesata yönelik olup, kesin hüküm olarak kabulü mümkün değilse de, her iki taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır....

      Dava konusu taşınmazın zemin ve zemin üstü kamulaştırması yapılmış olup, tapu kaydında muhdesat bilgileri bölümündeki şerhte adları yazılı kişilerin muhdesatla ilgili olarak açıkça beyanları alınarak karar verilmesi gerekirken, bu konuda bir değerlendirme yapılmadan davalılar vekilinin paylaşım hususundaki beyanına göre muhdesat şerhinin terkinine karar verilmiş olması, 2-Vekalet ücretinin taraflar yararına kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek taraflar yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı yararına eksik vekalet ücretine hükmedilmiş olması, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Bir taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye ve paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise, bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebinin belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesinin yasal dayanağı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19.maddesiyle Türk Medeni Kanununun ilgili maddeleri ve ayrıca özel bazı yasalar ile tapu sicil tüzüğüdür. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33. maddesi hükmünce bu kanunun 14, 15,17, 18, 20 ve 21. maddelerinin kadastro çalışma alanı dışında bulunan yerlerdeki taşımaz mallar hakkındaki davalarda da, uygulanacağı kabul edilmiş, diğer bir anlatımla, Kadastro Kanununun 19. maddesi genel hükümler arasında sayılmamıştır. Dolayısıyla Kadastro Kanununun uygulanmasını gerektirmeyen bir alanda yasanın 19. maddesine dayanılarak muhdesat belirlenmesi yapılamaz....

          Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 135 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tespit edildiği tespite davacı ...’ın itiraz ettiği, Kadastro Mahkemesinin 1998/26 Esasında kayıtlı davada 135 parselin Hazine adına tesciline karar verildiği, taşınmazın tapulama tutanağında tespit sırasında yazılan muhdesat şerhinin hükme işlenmediği, hükmün davacı ... tarafından temyiz edildiği, mevcut haliyle Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmektedir. Eldeki dava; Asliye Hukuk Mahkemesinde hükmün kesinleşmesinden sonra 18.10.2006 tarihinde açılmıştır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetlik şerhinin değiştirilmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile bir kısım davalı gerçek kişiler ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, 02.04.1998 tarihli dilekçelerinde ... Köyünde 2/B niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 125 ada 36, 37, 38 ve 39 parsellerde davalılar lehine zilyetlik şerhi bulunduğunu, oysa ... ... mirasçılarının zilyet olduğunu bildirerek zilyetlik şerhinin iptali ile davacılar lehine şerh konulmasını istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile taşınmazların beyanlar hanesindeki zilyet işlemlerinin iptaline, davacıların zilyet olduğunun yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile bir kısım davalı gerçek kişiler ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir....

              Ancak, taşınmaz üzerinde kadastro tespitinden önce davalı tarafından yapılan muhdesat bulunduğu, ayrıca yine beyanlar hanesinde “3303 sayılı Yasa'nın 3.maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işleme faaliyetlerine müdahale edilmez ve bundan doğacak zararlardan mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunamaz” şerhi bulunduğu ve bu şerh aleyhine açılan bir dava da bulunmadığı halde hüküm kurulurken mahkemece muhdesat hususunda hüküm kurulmamıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise; bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği hükme bağlanmıştır....

                Ancak, dava konusu 140 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalı Hazine haricinde dava dışı ... ... da paydaş olduğuna göre kullanım şerhinin yalnızca Hazine hissesi üzerine verilmesi gerekirken taşınmazın tamamı üzerine verilmesi isabetsiz olup, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün 2. fıkrasının 2. paragrafında “Dava konusu ... İli Ceylanpınar İlçesi ... Mahallesi 140 ada 7 parsel saylı taşınmazın toplam 2400 hisse olmak üzere 2139 hissesi ... ..., 261 hissesi Hazine adına tapuya tesciline, tutanağın beyanlar hanesinin silinerek tapu kaydının beyanlar hanesine” ifadesinden sonra “23.04.2015 tarihinde ... kızı ...'ın (39595488764) kullanımındadır ve üzerindeki muhdesat ... kızı ...'...

                  Bu nedenle, hüküm fıkrasının 1. bendinin çıkartılarak yerine; “Davanın kabulü ile dava konusu Urla ilçesi, Yağcılar köyü 498 sayılı parselin (A1) işaretli 1936,575 m2 ve (A2) işaretli 1225,096 m2’lik bölümlerinin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, bu bölümler üzerindeki muhdesat şerhinin silinmesine,” yine hüküm fıkrasındaki “Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ret edilen kısım üzerinden takdir edilen 2208,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine” cümlesinin çıkartılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 20/03/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    ın işgalinde olduğu şerhinin bulunduğunu, oysa taşınmazların dedeleri olan ... ...'in 1937 yılından önce ölümü ile muris babaları ... ... ile halaları olan ... ...'a kaldığını ileri sürerek beyanlar hanesinde ... ... çocukları olan davalılar adlarına yapılan şerhin iptali ile taşınmazların yarı hissesinin kendi işgallerinde olduğu şerhinin yazılmasını istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu