Öte yandan muhdesat aidiyetinin tespiti davasının Sulh Hukuk Mahkemesi'nde muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı açılması gereklidir. Oysa dosya arasındaki Sulh Hukuk Mahkemesi zabıtlarında paydaş Şaver Karabulut’un «T1 tadilat yapmıştır» şeklinde beyanı, muhdesat ve tadilat kavramları farklı anlamlar içerdiğinden, muhdesat iddiasının açıkça kabulü niteliğinde değildir. Ayrıca davacı, muhdesat tespitinin yanı sıra taşınmazın beyanlar hanesine muhdesat şerhi verilmesi isteminde bulunmuştur. Muhdesat aidiyetinin tespiti davası kendine özgü niteliği bulunan ayrı bir dava, taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemi ise bambaşka bir davadır. Muhdesat iddiasından farklı olarak şerh istemli bu davada taşınmazda ayni veya şahsi hakkı bulunan herkesin davalı safında yer alması zorunludur....
Davalılar, taşınmaz kaydında lehine muhdesat şerhi bulunduğunu davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (Türk Medeni Kanununun m.722, 724, 729). Bir kişi lehine muhdesadın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/II. maddesi imkan sağlamaktadır....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.Somut olayda; davaya konu taşınmaz üzerinde ağaçların bulunduğu dosyada bulunan fotoğraflardan anlaşılmaktadır. Davalı H.. B.., bu ağaçların kendisine ait olduğunu, mahkemece yapılan keşif sırasında dikkate alınmadığını ileri sürdüğüne göre, ziraat bilirkişisi marifetiyle keşif yapılmak suretiyle ileri sürülen hususların doğru olup olmadığı araştırılmalı, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca satış sonucunda elde edilecek bedelin dağıtımında ağaçların bedelinin muhdesat sahibi paydaşa ödenmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir....
Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçünçü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu 1249 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın davalılar ..., ..., ... ve ...'ın murisi ...'a ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda 1249 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın davalılar ..., ..., ... ve ...'a ait olacak şekilde oran kurulmak suretiyle satış bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken bu muhdesat yönünden oran kurulmadan satış bedelinin payları oranında tüm taraflara dağıtılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince;... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1 Esas, 2012/297 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile, dava konusu bir kısım taşınmazlardaki muhdesatların davalı ...’a ait olduğu sübut bulmuş ve yukarıda belirtilen usul izlenerek 02.03.2015 ve 01.06.2016 tarihli bilirkişi raporları ile muhdesatın arzın değerinde meydana getirdiği artış oranı tespit edilmiş ise de hükümde, satıştan elde edilecek bedelin bu oranlar esas alınarak bölüştürülmesine işaret edilmemiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....
Dava, beyanlar hanesindeki muhdesat kaydının terkini istemine ilişkindir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”...
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Somut olayda, mahkemece, üzerinde muhdesat bulunan dava konusu 629 ada 8 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin paylaştırılmasında muhdesat ve arzın toplam değerinin bulunarak muhdesata isabet ettiği oranın belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde arzın değerinin muhdesat bedeline isabet ettiği oran bulunmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir....
Davalı, taşınmaz kaydında lehine muhdesat şerhi bulunduğunu, bu şerhin ancak kamulaştırma yapılarak kaldırılabileceğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının maliki olduğu taşınmaza davalının haksız elatmasının önlenmesine, kal edilecek ağaçların davalıya verilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (Türk Medeni Kanununun m.722, 724, 729). Bir kişi lehine muhdesadın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/II. maddesi imkan sağlamaktadır....