WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....

    a ait muhdesat iddiası hususunda tüm paydaşların ittifak ettiği anlaşılarak dava tarihi itibariyle hesaplanan değerlerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmiştir. Hüküm sonucunda, satış bedelinden, %6,27 muhdesat bedelinin davalı ...'a ödenmesine, muhdesat bedeli çıkartıldıktan sonra kalan satış bedelinin paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, satış bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

      Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; mahkemece her ne kadar 966 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilmiş ise de; 966 parsel sayılı taşınmazdaki tek katlı bina için davalı ...’in, üç katlı bina için de davalı ...’in muhdesat iddiasında bulunduğu anlaşılmaktadır....

        Somut olaya gelince; davalı ... vekili 319 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıların müvekkiline ait olduğunu belirterek muhdesat iddiasında bulunmuştur. Davacı tarafın davalı ... vekilinin muhdesat iddiasına karşı kabul beyanı bulunmamakla birlikte itiraz da etmemiştir. Dosya içerisine alınan tapu kayıtlarında yapılan incelemede 319 parsel sayılı taşınmazın muhdesat bilgilerinde "Bu yer üzerindeki kargir ev Süleyman oğlu ...'e aittir." şeklinde şerh bulunmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda 14.05.2014 tarihinde keşif yapılmıştır. Keşif sonrasında dosya içerisine alınan 27.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu 319 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 3 adet yapı bulunduğu, (A) harfi ile gösterilen yapının %35, (B) ile gösterilen yapının %2, (C) ile gösterilen yapının da %6 muhdesat oranına sahip olduğu tespit edilmiştir....

          Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....

            Somut olayda; davacı vekili ve bir kısım davalının muhdesat iddiasında bulunduğu, bilirkişilerce muhdesat oranlarının hesaplandığı ve mahkemece muhdesatlara isabet eden kısımların muhdesat sahibi paydaşlara dağıtılmasına karar verildiği halde geri kalan satış bedelini paydaşlara dağıtılmasına karar verilmemesi ve satış bedeli üzerinden alınacak % 011,38 oranında harcın paydaşlardan satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda alınmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değilse de bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

              Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Somut olaya gelince; davacı vekili temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ve kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri muhdesat ile ilgili olarak ... 2....

                Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut gelince; davacı vekili, dava konusu 102 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bir kısım muhdesatların müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek muhdesat iddiasında bulunmuş; bir kısım davalılar, davacının muhdesat iddiasını kabul etmiş ise de davalı ..., iddianın doğru olmadığını belirterek evin kendisine ait olduğunu savunmuştur. Diğer davalılar ise duruşmaya katılmadıklarından, muhdesat iddiasına karşı beyanları tespit edilememiştir. Mahkemece, davacı tarafa muhdesat iddiası ile ilgili dava açmak üzere süre verilmeksizin ve gerekçeli kararda bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın ortaklığın giderilmesine karar verilmiş ise de hüküm ve temyiz tarihinden sonra davacı ... tarafından, diğer paydaşlar aleyhine Sinop 1....

                  Davalılardan ... vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde, müvekkilinin ortaklığın giderilmesi davasında davacının muhdesat iddiasını kabul etmesine rağmen davalı olarak gösterilmesinin davacının kötüniyetinden kaynaklı olduğunu ve vekil edeninin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılardan ... vekili yasal süresi geçtikten sonra sunduğu cevap dilekçesinde davacının muhdesat iddiasını kabul ettiklerini ancak muhdesat bedelinin tahsili talebinin reddinin gerektiğini savunmuştur. Diğer davalılara usulüne uygun tebligatların yapılmasına karşın süresinde cevap dilekçesi sunmamışlardır....

                    tarafından muhdesat aidiyetinin tespiti davaları açılmış bu davaların kabulüne karar verilmiş söz konusu kararlar kesinleşmiştir. 3. Muhdesat aidiyetinin tespiti davaları eldeki dava dosyasına sunulmuş olmasına rağmen mahkemece bu davalar dikkate alınmamıştır. 4. O halde mahkemece paydaşlar tarafından dosyaya ibraz edilen muhdesat aidiyetinin tespiti davaları çerçevesinde yukarıda anlatılan ilkelere göre muhdesat oranlaması kurulmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; paydaşlar arasında Hazine bulunduğundan 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazinenin harçtan muaf tutulmaması da doğru görülmemiştir. VI....

                      UYAP Entegrasyonu