Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar.Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722,724,729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Ordu 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/261 esas, 2022/424 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin reddine karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "...-Dava konusu Ordu ili, Altınordu İlçesi, Şahincili Mahallesi, Akyazı Mevki, 2139 ada, 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 2.normal kata ilişkin talebin esastan, 3.çatı katı yönünden talebin hukuki yarar yokluğunda usulden REDDİNE," karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fen bilirkişisinin raporunda göstermiş olduğu 2.607,68 m²lik alanda kapama karışık (limon+şeftali+portakal) meyve bahçesindeki ağaçların bedelinin tespiti ile bu ağaçların tamamının davalı ... tarafından dikilip yetiştirilmekte olduğu dikkate alınarak tüm bedelin bu davalıya ödenmesine dair verilen hükmün usul ve Kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı muhdesat maliki arasındaki muhdesat bedelinin tespiti istemine ilişkindir. 2....
Paydaş olmayan muhdesat sahibi veya mirasçıları ancak zenginleşme hükümlerine dayanarak tazminat yahut alacak davası açabilir. Somut olaya gelince, davaya konu 136/1 parsel sayılı taşınmazın paydaşları olan davacı ve davalılar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmazda payı olmayan muhdesat sahipleri ... ve ... harç yatırarak müdahale talep ettikleri, mahkemece müdahilliklerine karar verilerek muhdesat bedelinin kendilerine ödenmesi doğru değildir. Hemen belirtilmelidir ki ortaklığın giderilmesi davasında paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisinin sona erdirilmesi ve ferdi mülkiyete geçilmesi amaçlanmaktadır. Yalnızca muhdesat üzerinde bazı paydaşların hak iddia etmeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun süre verilmelidir. Paydaş olmayıp, yalnızca muhdesat sahibi olanların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açmları ve muhdesat bedelini talep etmeleri mümkündür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti ... ile ... ve ... aralarındaki muhdesatın tespiti davasının açılmamış sayılmasına dair .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 23.01.2015 gün ve 77/18 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı, tarafların paydaş olduğu 166 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı bina, 60 adet meyve ağacı, artezyen kuyusu ve güneş enerjisi siteminin kendisine ait olduğunu açıklayarak bu hususların tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazdaki tüm paydaşların davaya dahil edilmesi ve açık adreslerinin bildirilmesi için HMK'nun 119/2 maddesi gereğince davacıya kesin süre verildiği, ancak kesin süre içerisinde davacı tarafından hiçbir işlem yapılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen, 8 metre tel çit, bir adet demir bahçe kapısı taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde değildir. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanununun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
davası devam ederken satın almış olmaları sebebi ile ortaklığın giderilmesi davasından haberleri olmadığını ve müvekkillerinin hisse sahibi olmalarına dayalı olarak ve iyi niyetle taşınmaz üzerine iki ayrı bina yaptırdıklarını, müvekkillerinin tarafından yapılan inşaat ve binalar taşınmaza değer katmış olduğundan bu inşaat ve bina değerlerinin ayrı ayrı tespiti (Muhdesatın Tespiti) ve müvekkillerine ait olduğunun tespiti ve satış memurluğunca yapılacak satışta nazara alınmasını talep ve dava etmiştir....
Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmının birbirine uymamasının çelişki yaratacağı ve kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği kuşkusuzdur. Somut olayda mahkemece kararın gerekçe kısmında, davanın kısmen kabul edildiğine dair açıklamalar yapıldığı halde hüküm kısmında başka bir davaya ait kararın yazılı olduğu, duruşma zabtındaki kısa karar ile hükmün farklı olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararın kaldırılması gerekmiştir. Öte yandan muhdesat aidiyetinin tespiti davasının Sulh Hukuk Mahkemesi'nde muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı açılması gereklidir. Oysa dosya arasındaki Sulh Hukuk Mahkemesi zabıtlarında paydaş Şaver Karabulut’un «T1 tadilat yapmıştır» şeklinde beyanı, muhdesat ve tadilat kavramları farklı anlamlar içerdiğinden, muhdesat iddiasının açıkça kabulü niteliğinde değildir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; temyiz eden davalılar tarafından İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1201 Esas sayılı dosyası ile muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açıldığı; sulh hukuk mahkemesince yetkisizlik kararı verildiği, sonrasında İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/220 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde dava konusu 31719 ada 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan tek katlı evin davalı ...'a, 2 katlı evin 2. katının ise davalılardan ..., ... ve ...'a aidiyetine karar verildiği ve kararın 10.04.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır....
Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Somut olaya gelince; taşınmaz üzerindeki 3 adet eve ilişkin davalı ..., ... ve ...’in muhdesat iddialarının bulunduğu, ilk duruşmada davalı ..., ... ve ...’un bu muhdesat iddiasını kabul ettiği; ancak, diğer davalıların bu muhdesat iddiasını kabul ettiklerine dair beyanlarının bulunmadığı, muhdesatın aidiyeti hususunda tüm paydaşlar arasında mutabakat bulunmadığından muhdesat iddiasında bulunan ..., ... ve ...’e mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verildiği ancak dava açılmayarak bir kısım davalılar arasında yapılan taksime ilişkin sözleşmenin sunulduğu, mahkemece daha sonra keşif yapılarak işin esasına girildiği görülmüştür....