Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2.Bilindiği üzere, muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin hesabında bu miktarın esas alınması gerekir. Hal böyle olunca, davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin takdirinde, davalının payına isabet eden muhdesat bedelinin esas alınması gerekirken, muhdesat bedelinin tamamı üzerinden vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır. Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 5. fıkrasının HUMK'un 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : Mahkemece; muhdesat tespiti davalarında, davanın kabulüne karar verilebilmesi için, muhdesatı kendisinin meydana getirdiği öne süren davacı tarafın muhdesatı tek başına kendi adına ve hesabına meydana getirdiğinin kanıtlanmış olmasının zorunlu olduğu, ayrıca muhdesat tespiti davalarında harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin, davalıların paylarına isabet eden zemin bedeli hariç muhdesat değeri olup HMK.nun 326/2. maddeye göre paylı mülkiyette tapudaki payları oranında, elbirliği mülkiyetinde ise miras payları oranında gözetilmesi gerektiği, yapılan keşifte davacının iddia ettiği muhdesatların görüldüğü ve dinlenen tanık beyanlarına göre de muhdesatların davacı tarafça kendi hesap ve namına yapıldığı anlatıldığı; muhdesatların tapu kaydında beyanlar hanesinde yazılı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Hal böyle olunca, hüküm altına alınan harç ve yargılama giderlerinin az yukarıda açıklanan şekilde davacının muhdesat iddiasını ön inceleme duruşmasında tahkikata geçilmesinden sonraki aşamada kabul eden davalılar ile muhdesat iddiasını ortaklığın giderilmesi davasında ve muhdesat davasında kabul etmeyen davalılar yönünden hesaplanan dava değerinden yani tespit edilen toplam muhdesat değerinden davacının tapudaki pay oranına isabet eden kısmın düşülmesinden sonra ortaya çıkan değerden davacının muhdesat iddiasını ortaklığın giderilmesi davasında ve muhdesat davasında etmeyen ya da muhdesat davasındaki yargılamada ön inceleme duruşmasında tahkikata geçilmesinden sonraki aşamada kabul eden davalıların tapudaki hisseleri ayrı ayrı gözönünde bulundurulmak suretiyle ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, tespit edilen dava değeri üzerinden, açıklanan hususlar nazara alınmadan ve müştereken ve müteselsilen karar ve ilam harcı ile yargılama giderinin tahsiline karar verilmiş olması doğru...
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: :Çarşamba 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/126 esas, 2022/135 karar sayılı kararında:"Dava, muhdesat aidiyetinin tespitine ilişkin olup; mahkememizce yapılan yargılamasında; davacı Yaşar'ın davalılara ortaklığın giderilmesine ilişkin açtığı davada taşınmaz malikinin muris Muzaffer olduğu, davacının muhdesat iddiasında bulunduğu, davacının 2 katlı yapı, ağaçlar ve tek katlı yapıya dair muhdesat iddiasında bulunduğu, ortaklığın giderilmesi dosyasında davalının vekilinin ise 15/02/2021 tarihli dilekçesinde tek katlı yapı ve ağaçlara ilişkin davacının muhdesat iddiasını kabul ettikleri, 2 katlı yapıya ilişkin muhdesat iddiasını kabul etmediklerinin anlaşıldığı, davacıların zemin+1 kattan oluşan 2 katlı yapının davacı tarafından yıkılmak üzereyken tadilat yaptırılarak şuanki konuma getirildiğini ve tek katlı yapı ve dikili ağaçların davacı tarafından meydana getirildiği iddiası ile dava açıldığı, tek katlı yapı ve ağaçlara yönelik davalıların muhdesat...
Dava muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece de belirtildiği üzere Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/402 Esas 2015/80 Karar sayılı dosyasına göre dosyanın davacısının DHMİ Genel Müdürlüğü olduğu, davalıların Kazım Gültekin, Ayşena Gültekin, İsa Kılınç, Zühre Mert olduğu, Antalya Keşirler Köyü 2323 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kamulaştırma bedelinin tespiti talebine ilişkin dava olduğu, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2017/7910 Esas 2017/19710 Karar sayılı kararı ile kararın onanarak 20/11/2018 tarihinde kesinleştiği, buna göre dava konusu taşınmaz hakkında açılmış bulunan kamulaştırma bedelinin tespiti talebine ilişkin davanın 20/11/2018 tarihinde kesinleştiği, bundan sonra sebepsiz zenginleşme esaslarına göre alacak davası açılabileceği davacı tarafın dava şartı olan, bu davayı açmakta güncel hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddi yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Dava, muhdesatın tespiti ile tapu kaydına şerh ve tescil istemine,olmazsa muhdesat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Öncelikle, dava 195 parselle ilgili muhdesat aidiyetinin tespiti ile tapu kütüğünün beyanlar hanesine tesciline olmazsa muhdesat bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Bilindiği gibi muhdesatın tespitine yönelik davalarda, davanın kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına karşı açılması gerekir. Gerek davanın açıldığı tarihte gerekse dava tarihinden önce davacılardan Selahhatin Sev tapuda malik değildir. O halde, Mahkemece, muhdesatın tespitine karar verilirken bahsi geçen davacı adına tespit hükmü kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece, yapılması gereken iş, davacılardan Selahatinin tapu kaydında malik olmadığı hususu gözönüne alınarak, davacının asıl talebi ve terditli talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Paydaş olmayan muhdesat sahibi veya mirasçıları ancak paydaşlar aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tazminat yahut alacak davası açabilir. Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazda ... ve ... paydaş olarak maliktir. Paydaş ... vefat etmiş olduğundan mirasçıları olan eşi ... ile müşterek çocukları ... ve ... iştirak halinde taşınmazın malikleridir. Muhdesat sahibi müteveffa ... kızı ... ise taşınmazın paydaşı değildir. Davalılardan ... ise sadece muhdesat sahibi ... kızı ...’nın mirasçısı olup, murisinin paydaşlık sıfatı olmadığından Salih’in de taşınmazda paydaşlık sıfatı yoktur....
Karar Düzeltme Sebepleri Davacı vekili, dava konusu taşınmazın 2015 yılında yapılan kıymet takdir raporunda borçluya düşen 1/2 hissesi için çıplak arazi değerinin 95.205,00 TL olduğu, borçluya ait olup tapuya kayıtlı olmayan muhdesatların değerinin ise 305.934,04 TL olduğu, muhdesatların tespiti hâlinde alacağını daha fazla alabilme imkânı olacağını, dolayısıyla alacaklı olarak borçlu adına muhdesat adiyetinin tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunduğunu belirterek mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; davacı konumundaki alacaklının, davalı borçlu adına muhdesat aidiyetinin tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 1....
Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhtesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayn, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724, ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. 3. Değerlendirme a....