Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bir kısım davalılar vekillerinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Dava konusu taşınmazın paydaşlarından ... ve ... tarafından muhdesat aidiyetinin tespiti davaları açılmış bu davaların kabulüne karar verilmiş söz konusu kararlar kesinleşmiştir. 3. Muhdesat aidiyetinin tespiti davaları eldeki dava dosyasına sunulmuş olmasına rağmen mahkemece bu davalar dikkate alınmamıştır. 4. O halde mahkemece paydaşlar tarafından dosyaya ibraz edilen muhdesat aidiyetinin tespiti davaları çerçevesinde yukarıda anlatılan ilkelere göre muhdesat oranlaması kurulmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 02.07.2021 tarihli ve 211 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.07.2021 tarihli ve 31536 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (7.) görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Türk Borçlar Kanunu'nun 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur. O halde, somut olayda; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen çardak ve sundurmalar taşınmazın bütünleyici parçası veya kalıcı nitelikte yapı olmadığına, muhdesat niteliğinde bulunmadığına göre çardak ve sundurmalar ile ilgili ret yerine kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır....
Şöyle ki; 1-Bozma ilamının (1) numaralı bendinde, 473 parsel üzerindeki muhdesatın mülkiyet tespiti ve muhdesat bedellerinin tahsili davasının husumetten reddine karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde bu hususta herhangi bir hüküm kurulmamış olması, 2-Önceki bozma ilamının (3) numaralı bendinde, davaya konu 474 nolu parselin Hazine'ye ait iken sonradan satış yoluyla diğer davalıya geçen 15100 m²'lik bölümündeki ağaçların sayı, yaş ve cinsleri yönünden tarafların gösterecekleri her türlü delil toplandıktan sonra dosya içindeki mevcut aynı parselin 20000 m²'lik bölümü üzerinde belirlenen ağaç sayısı, yaşı ve cinsini gösterir delil tespiti dosyasından da yararlanmak suretiyle muhdesat mülkiyetinin tespitinin gerektiği açıklanmış olup buna göre mahkemece bozma doğrultusunda inceleme yaptırılması ve bilirkişilerce dava tarihinin (2003 yılı) esas tutularak değer tespiti yapılması gerekir....
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarının inceleme alanı, Yargıtay'ın devamlılık arz eden kararlarında şu şekilde belirlenmiştir: "Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku'nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir." (Yargıtay 8....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE : Açılan dava, muhdesatın tespiti istemine ilişkindir. Miras bırakan Mehmet Öz'ün veraset ilamı incelendiğinde; çocukları olarak T10, T18 ile torunları olarak kardeş olan T7 T6 T5 ve yine diğer çocuğundan olma kardeş olarak T20 T17 T16 T20 ve T19 mirasçı olarak bıraktığı, Mehmet Öz'ün 29/05/2016 tarihinde vefat ettiği görülmektedir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....
Ancak incelenen tapu kaydından taşınmazda Zeyni ve Zennur dışında paydaşların da bulunduğu, davacının Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ilk kez muhdesat iddiasında bulunduğu 24/09/2020 tarihli celsede bu paydaşların hazır bulunmadıkları gibi, daha sonra da davacıların muhdesat iddialarını açıkça kabul ettiklerine dair Sulh Hukuk Mahkemesi'ne bir beyanda bulunmadıkları görülmüştür. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre; muhdesat tespiti davaları, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tapu maliklerine karşı açılır. Hal böyle olunca davacılara, taşınmazda pay sahibi olan ve davacıların muhdesat iddialarını açıkça kabul etmeyen diğer paydaşları davaya dahil etme olanağı tanınarak toplanacak delillerle göre bir karar verilmesi gereklidir....
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiasının diğer paydaşlar tarafından açıkça kabul edilmesi halinde ayrı bir dava açılmasına gerek yoktur. Ancak tüm paydaşların açık kabulü bulunmadığı takdirde muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde muhdesatın tespiti davası açılması mümkün olup, muhdesat iddiasında bulunan paydaşın böyle bir dava açmasında hukuki yararı vardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti Uyuşmazlık, muhdesat aidiyetinin tespitine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 17.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....