Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 12.07.2011 günlü 2011/7453 - 7977 E - K sayılı ilamında dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan han niteliğindeki muhdesatın davalılar ... ve ...'e ait olduğu kesinleşen mahkeme kararı ile belli olduğuna göre bütünleyici parçanın değerinin taşınmazın toplam değerine oranlanması suretiyle satış parasının paylaştırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, kararın gerekçesinde satış bedelinin fen bilirkişisi tarafından hazırlanan rapordaki yüzde hisseleri oranında ortaklara paylaştırılmasına şeklinde hüküm kurulduğu belirtilmiş ise de hükümde satış bedelinin tapudaki hisseleri oranında paylaştırılmasına karar verilmiştir....
Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin reddine karar verilmesi, öte yandan; yargılama sonunda hükmedilecek harç ve vekalet ücretinin, davalı payına isabet eden muhdesat değeri üzerinden hesaplanması gerekirken, muhdesat değerinin tamamı üzerinden belirlenmesi dahi isabetsiz, davalılardan ... ve arkadaşlarının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde hükmü temyiz eden davalılar ... ve arkadaşlarına iadesine, 30.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Davalılar T8 ve T6 vekili, mahkemece 01/02/2021 tarihinde bilirkişi raporlarına itiraz dilekçesi ekinde sundukları miras pay devir sözleşmeleri dikkate alınmadan verilen kararın hatalı olduğunu, satış bedelinin taraflara dağıtılması noktasında esaslı bir unsur olan miras pay devir sözleşmelerinin dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporda herhangi bir ekonomik değeri bulunmayan taşınırların değerinin yüksek hesaplandığını, dükkanda bulunan alet edavatın murisin ölümünden sonra müvekkili tarafından alındığını, muristen kalan birkaç parça taşınıra ise iyileştirmeler yapıldığını, muristen kalan birkaç parça taşınırın ise ekonomik değerinin bulunmadığını, 1988 yılında vefat eden murise ait alet ve edevatın kullanımına devam edilerek günümüze kadar ticari hayatın devamının imkansız olduğunu, hükme esas alınan raporda taşınmazların değerinin yüksek hesaplandığını ve muhdesat oranlamasının yanlış hesaplandığını, raporda taşınmaz değerleri belirtilmiş ise de arz ve bütünleyici...
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; davalılardan ... keşif esnasında dava konusu taşınmazda kendisine ait ev ve eklentilerinin bulunduğunu belirterek muhdesat iddiasında bulunmuş, davacılar ve diğer davalı tarafından muhdesat iddiasına karşı çıkan olmamıştır. Buna rağmen mahkemece muhdesatlar konusunda dava veya talep olmadığı şeklindeki yanılgılı gerekçeyle satıştan elde edilecek bedelin tarafların tapudaki ve mirasçılık belgesindeki payları oranında dağıtılmasına karar verilmiştir....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; dava konusu ... Ada ... parsel nolu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde taşınmaz üzerinde bulunan kargir binanın, taşınmazda paydaş olmayan ...'a ait olduğu yazılıdır. Tapuda paydaş olmayan kişiye, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bütünleyici parça yönünden satış bedelinden pay verilemez ve bina değerinin satış bedelinden tenziline şeklinde hüküm kurulamaz. Bu nedenle mahkemece, tapuda paydaş olmayan muhdesat sahibi ...'a satış bedelinden pay verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...
Davacıya ait muhdesat yönünden oran kurulmak suretiyle muhdesata isabet eden kısmın davacıya verilmesi gerekirken bu hususun nazara alınmaması, öte yandan davalıya ait muhdesat oranı kurulurken muhdesat bedelinin dava konusu taşınmazın üzerindeki bütün muhdesatlar ve arsa değerinin toplamına oranlanması gerekirken sadece arsa değerine oranlanması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır. Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle temyiz edenin sıfatına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, taşınmaz malın satış bedelinden düşecek paranın % 011,38 oranında hesaplanacak onama harcından peşin alınan 24,30 TL’nin mahsubu ile bakiyesinin temyiz edene yükletilmesine, 10.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Kabule göre de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ...’ın muhdesat oranı hesaplanırken sadece muhdesat değerinin, arzın ve muhdesatın toplamı olan tüm değere oranlanması gerekirken; davacı ...’ın hissesi hesaplanıp muhdesat ile toplanarak tüm değere oranlanması suretiyle muhdesata isabet eden oranın olması gerekenden daha fazla hesaplanması hatalı olduğu gibi, kendisini vekille temsil ettiren kayyum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1. bent gereğince davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarını Reddine, 2. bent uyarınca davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi....
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; ortaklığın satış yoluyla giderilmesi yönünde ve muhdesatın davacı ...'ya ait olduğu kabul edilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ...'in muhdesat oranı hesaplanırken sadece muhdesat değerinin, arzın ve muhdesatın toplamı olan tüm değere oranlanması gerekirken; davacı ...’in hissesi hesaplanıp muhdesat ile toplanarak tüm değere oranlanması suretiyle muhdesata isabet eden oranın olması gerekenden daha fazla hesaplanması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik ( % ) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara ( ortaklara ) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....
Dairemizin önceki tarihli kararında, davacının iki adet talebi olduğu bunlardan binanın bedelinin tahsiline dair 2. istemine ilişkin uyuşmazlığın, taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığı ve bu istemin tefriki ile görevsizlik kararı verilmesi gereğine işaret edildiği halde, mahkemece kendi görev alanına giren muhdesat aidiyetinin tespiti istemi hakkında da görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1. Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2. Bursa 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/30 Esas - 2022/24 Karar sayılı ve 27/01/2022 tarihli kararının, muhdesat aidiyetinin tespiti bakımından mahkemenin görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı vermesi nedeniyle HMK.nun 353/1- a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3. Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için MAHKEMESİNE İADESİNE, 4....