Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece verilen karar yanlış olup kaldırılması olduğunu, hukuk usul ve esaslarına aykırı red kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna müracaat etmemiz gerektiğini, bu nedenle kararın kaldırılması için istinaf talebinde bulunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Ünye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/187 esas, 2022/53 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin reddine karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "...-Davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE," karar verilmiştir....

Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya konu evin davacı tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, evin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır....

    Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan iyileştirici imalatlar yeni bir muhdesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhdesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir....

      Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (Muhdesat) arzın paydaşlarına (Ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (Ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (Muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (Ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir....

        Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....

          Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında 162 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhtesatlar bakımından öncelikle tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan tapu kayıt maliki ...’e "Muhdesatın aidiyeti" konusunda dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın ...’e aidiyetine karar verilmesi halinde; muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....

            Somut olayda davacı tarafça 5762 parsel sayılı taşınmazda muhdesat olarak davacıya aidiyeti talep edilen ve mahallinde yapılan keşif sonucunda dosyaya ibraz edilip hükme esas alınan 11.04.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ve krokide A1 ile işaretli olarak gösterilen bina kısmının 1. ve 2. katlarında yapılan tadilatlar ile taşınmaz girişinde bulunan demir kapı taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde değildir....

              Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaşma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Duraksamadan belirtmek gerekir ki; bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar teferruat niteliğindedir. Yine menkul mal niteliğindeki eşyaların da muhdesat olmadığı tartışmasızdır. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanununun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur....

                Somut olaya gelince; 1-Mahkemece; 09.01.2015 tarihli ara karar ile, taraflara taşınmazlar üzerindeki muhtesatlara ilişkin mülkiyet iddiaları varsa mülkiyetin aidiyeti davası açmak için tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük kesin süre verilmiş; 15.09.2015 tarihli duruşmada davalılar ..., ... ve Ümmiye Demirhan tarafından ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/220 Esas sayılı dosyası ile açılan muhtesatın aidiyetinin tespiti davasının kesin süre içinde açılmadığından, bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmiştir....

                  Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Davaya konu edilen 21 nolu parselde davalıya aidiyeti davacılar tarafından da kabul edilen bir evin varlığı keşfen belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece yukarıdaki hususlar gözönünde bulundurularak, kurulacak oran dahilinde satış bedelinden muhtesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi davalı paydaşa, arza isabet eden bedelin dosyada mevcut mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm ortaklara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, oran kurulmaksızın muhtesat hissesine düşen miktarın muhtesat sahibi davalıya verilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu