Somut olayda; borçlu aleyhine yapılan takip nedeniyle, borçlunun murisi adına kayıtlı ..... parselde bulunan borçlu hissesi üzerine haciz konulduğu, borçlu tarafından, 02/7/2015 tarihinde vefat eden muris .........kalan mirasın reddi davası açıldığı,......07/10/2015 tarih,2015/326 Esas ve 2015/361 Karar sayılı ilamı ile borçlunun, mirası reddettiğinin tespit ve tesciline karar verildiği görülmektedir. Bu doğrultuda; mirasın reddi sebebi ile yapılan hacizlerin icra müdürlüğünce kaldırılması kararının iptali istemiyle icra mahkemesine başvuran şikayetçi, takipte alacaklı konumunda olup, şikayet konusunda hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. O halde mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
in ölüm tarihi olan 25.08.2012 tarihinden öncesine ait olduğunu, dava açma süresinde mirasın reddedildiği öğrendikleri davalının Uray Vergi Dairesine verdiği 02.07.2020 tarihli dilekçe tarihinin esas alınması gerektiğini, davalının alacaklılarını zarara uğratma kastıyla hareket ederek mirası reddettiğini ve borçlarına karşılık güvence vermediğini belirterek davanın kabulü ile muvazaalı ve kötüniyetli mirasın reddi işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; vergi dairelerine olan borçlarının yapılandırıldığını ve bu işlem neticesinde vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmadığını, ret tarihinin tutanağa geçirildiği tarih olduğunu ve bu tarihte sonuç doğurduğunu, mirasın reddinden itibaren 6 ay içerisinde dava açılmadığından hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. III....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 1.Davalının mirasçılar aleyhine başlattığı icra takibi nedeniyle davacı borçlunun mirasın reddi için başvurduğu, yargılama sonucunda mirasın hükmen reddine karar verildiği, davacının takipten kısa süre sonra mirasın reddi için başvurmasına rağmen yargılama sürecinin uzaması nedeniyle sürecin uzadığı, davacının mirasın reddi talebinin kabul edilmesiyle murisin borçları için davacıdan tahsil edilen tutarın davacıya iadesinin gerektiği dosya kapsamı ile sabit olup mahkemece iade edilecek tutarın bilirkişi incelemesi ile belirlenerek davanın kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalının istinaf talebi yerinde olmadığı, 2.Davacı vekili kötü niyet tazminatı talebinin reddi nedeniyle karara itiraz etmiştir....
ın vefat ettiğini, mirasın reddi için açtığı davada mirası red yetkisinin bulunmadığını, kararı 16 Mart 2020 tarihinde tebliğ aldığını bu nedenle süresi içerisinde temyiz ettiğini beyan ederek, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2005/613 Esas 2005/571 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir. Tartışılması gereken, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan mirasın reddi talebinin geçerli bir talep olup olmadığı ve sonuç meydana getirip getirmediğidir. 14. Hukuk Dairesi 16/11/2020 tarih 2020/3576 Esas 2020/7314 Karar sayılı kararında "Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Mahkemece; talep eden ... ve ...’nun, muris ...’nun mirasının reddin tespitine dair 20.04.2005 tarihinde karar verilmişse de, dosya kapsamında dava dilekçesi ile talebin ... ve ... vekili Av....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mirasın Reddinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm mirasın reddinin iptali istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.27.10.2016 (Prş.)...
Murisin ilâma bağlanmış bir borcu için takip yapıldığında daha önce mirasın reddi kararı almış kişi, kendisine karşı yapılan takip işlemlerinin iptalini ancak şikâyet yolu ile ileri sürebilir. Borçluların bu husustaki başvurusu şikayet niteliğinde olup İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürülebilir. Mirasın reddi ilâmı ile hakkındaki takip işlemlerinin iptalini isteyen şahsın başvurusu borca itiraz olarak nitelendirilmeyeceğinden ve İİK’nun 16/2 maddesi gereği süreyle sınırlandırılamayacağından, ilamlı icra takibinde mirasçıların mirasın reddi nedeniyle takibin iptali talebi süresiz şikayet olarak değerlendirilmelidir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile mirasın reddi kararı verildiğinden davacılara yönelik yapılan takibin haksız ve hukuka aykırı olduğu, ancak alınan mirasın reddi kararı bankaya ibraz edilmediğinden bankanın da takibin açılmasında kusuru bulunmadığından davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesine her ne kadar müdahale dilekçesi göndermiş iseler de bu dilekçeyi UYAP sisteminden görememiş olması ve bu sebeple davalı T3 yönünden reddi miras talebinin kabulü yönünde karar verilmiş olması sebebiyle taraflarınca mahkemede süresi içerisinde iş bu reddi miras beyanının iptali yönünde dava açılmak zorunda kalındığını, reddi miras beyanına dayalı olarak davalının muristen kalan menkul ve gayrimenkulleri kaçırma ihtimalinin yüksek olduğunu ve davalının kötüniyetli olarak bu uğraş içerisinde olduğunu bildirerek İstanbul 34. İcra Müdürlüğü 2019/32 Esas sayılı icra dosyasına müzekkere yazılarak davalı borçlu hakkında mirasın reddi beyanının iptali yönünde dava açıldığı bilgisinin verilmesine, davalının mirasın reddine ilişkin beyanının iptaline, mirasın resmen tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı duruşmadaki beyanında özetle; kanuni hakkını kullandığını, kötü bir niyeti olmadığını bildirerek davanın reddini talep etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/2848 Esas sayılı dosyasında davalı T5, muris Orhan ÇAYGÜR'ün terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın reddine ilişkin kararın iptalini bu madde kapsamında talep etmiştir. Yargıtay 17'nci Hukuk Dairesi'nin, 2014/21622 Esas 2017/4442 Karar sayılı 24/04/2017 tarihli kararında bu tür davaların aynı zamanda tasarrufun iptali davası olarak da açılabileceğine işaret edilmiştir. Dolayısı ile ilk derece mahkemesinin davayı tasarrufun iptali olarak değerlendirmesi doğru olup buna ilişkin davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak mirasın reddi bağışlama sayılmaz. Ancak borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetme işlemi tasarrufun iptali davasına konu olabilmektedir....
Davaya esas icra takibi 30.11.2016 tarihinde başlatılmış olup, itiraz üzerine 19.01.2017 tarihinde itirazın iptali davası açılmıştır. Davalıların mirasın reddine ilişkin açmış oldukları davalardan biri 21.09.2017 tarihinde, diğeri 02.02.2017 tarihinde karara bağlanmıştır. Bu durumda itirazın iptali dava tarihi itibariyle mirasın reddi olgusunun gerçekleşmediği, dava açıldıktan sonra mirasın reddi davalarının hükme bağlandığı gözetilerek konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulup, yargılama giderlerine de bu çerçevede hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış,…” gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuş, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. B....