Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Danacı’nın tam malik olduğunu, vekil edeni tarafından kullanılan herhangi bir taşınmazın bulunmadığını, taraflar arasında yapılmış taksim sözleşmesi olmadığını, miras payına karşılık bir bedel almadığını belirterek davalıların dava konusu taşınmazlara elatmalarının önlenmesine, murisin vefat tarihi olan 17.04.2013 tarihinden 03.10.2013 tarihine kadarki 2.000,00 TL’lik ecrimisil bedelinin 17.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı 18.12.2014 tarihli duruşmada 77, 90, 91 parsellere ilişkin talebinden feragat etmiştir. Taşınmazların bulunduğu bölgede 3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi uyarınca yenileme çalışmaları yapılmış olup dava konusu 268 ve 2625 ada 3 parsel sayılı taşınmaz haricindeki diğer taşınmazların parsel numaraları değişmiş ve yeni 103 ada 12, 8, 6, 17, 20, 22, 16 ve 15 nolu parseller oluşmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır....

    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2021 NUMARASI : 2020/173 ESAS, 2021/242 KARAR DAVA KONUSU : Elatmanın Önlenmesi KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

      den intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tarafların müşterek miras bırakanı ... oğlu ...'den intikalen gelen taşınmazlar olup, murisin ölümü ile taşınmazların mirasçılarına kaldığı, davacı tarafın murisi olan ...'in kök muristen gelen miras payını 28.6.1988 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalılar ... oğulları ... ve ...'e devrettiği, ancak kök muris ... terekesi el birliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, bakım borçlusu durumunda bulunan ... ve ...'...

        Sözleşmesi başlıklı miras taksim sözleşmesinde yer alan tüm taşınmazların mirasbırakan zamanında ve taksim sözleşmesi sonrasındaki tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile birlikte ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'nden; 2-) Taraflar arasında düzenlenen 10.05.1999 tarihli Rızai Taksim Sözleşmesi başlıklı miras taksim sözleşmesinde adları yazılı bulunan...ve...ın ilgilisinden temin edilecek mirasçılık belgelerinin yada onaylı tüm mirasçılarını gösterir vukuatlı nüfus aile kayıt tablosunun ilgili Nüfus Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya içerisine konulmasına, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesi'ne İADESİNE, 09.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          Noterliği'nin 24.11.1986 tarihli miras taksim sözleşmesi yapıldığı dava konusu 187 ada 3, 134 ada 35 ve 136 ada 4 parsel sayılı taşınmazların miras taksim sözleşmesi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece miras taksim sözleşmesi kapsamında olan bu taşınmazlarla ilgili tescil davası açılması gerektiğinden bu taşınmazlar yönünden açılan davanın reddi gerekirken ortaklığın giderilmesine karar verilmesi doğru olmamıştır. Diğer taraftan miras taksim sözleşmesi kapsamı dışında kalan dava konusu 188 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan garaj niteliğndeki muhtesat ile ilgili olarak davalı ... hak iddiasında bulunduğu halde mahkemece davalının bu talebinin reddine karar verilmesi ise doğru olmamıştır. Mahkemece davalı ...'in hak idda ettiği yapının değeri sulh mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak çözümlenmeli, aksi halde davalı ...'...

            Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir....

              O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır....

                Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/481 Esas 2019/390 Karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Dava, TMK'nin 676.maddesi kapsamında miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi üzerine iş bu karar davalılar tarafından istinafa konu edilmiş ise de, Türk Medeni Kanunu'nun 676. maddesi uyarınca miras ortaklığına (terekeye) dahil taşınmazlara ilişkin miras taksim sözleşmesinin geçerliliği için tüm mirasçıların katılımı ile adi yazılı şekil yeterlidir. Miras paylaşımı (taksim) ancak taksim sözleşmesinin yapıldığı sırada miras ortaklığına dahil, paylaşılmamış olan miras mallar için söz konusudur....

                Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu