HMK'nın 4. maddesinde münhasıran Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren miras payına mahsuben aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine ilişkin olan ve 20.06.2016 tarihinden sonra verilen kararlar temyiz kanun yoluna tabi değildir. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddiyle dosyanın mahalline iadesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nın 362/1-b maddeleri uyarınca davacı vekilinin temyiz talebinin reddine, dosyanın mahalli mahkemeye İADESİNE, 05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
, tanık anlatımlarından hareketle miras bırakanca davalıya yapılan kazadırmanın, miras payına mahsuben yapılmadığı ve iadeye tabi olmadığını ispat yükünün, genel kuralın aksine davalıya düştüğü, davalının da tanık beyanları ile bağışın iadeye tabi olmadığını, yani murisin parayı oğluna, miras payına mahsuben değil, genel ihtiyaçları ile evin tadilat giderlerini karşılaması için verdiğinin açık olduğu, davacı tarafın tenkis talebinin de olmadığı, davanın kendi kendine de dönüşmeyeceği anlaşılmaktadır....
Eşya üzerindeki bu tek mülkiyet hakkı malikler arasında bir paylı mülkiyet birliği meydana getirir. Her paydaş mülkiyet hakkının belli bir payına sahip olur. Dolayısıyla taşınmazda paydaşların tamamını mülkiyet hakkı bulunduğundan 94 parselin her noktasında sadece davalının miras bırakanının değil bütün paydaşların mülkiyet hakkı vardır. Kanıtlanmış olsa dahi davalının miras bırakanının harici satışı davacıya hak sağlamaz. Bu nedenle davacının iyi niyetli olarak kabulü olanaksızdır. İyiniyetli malzeme sahibi olmayan kişi Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanamayacağından dava reddolunmalıdır....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.12.2012 gününde verilen dilekçe ile miras hakkına mahsuben intifa hakkının tanınması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 26.09.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. .......
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Özgüleme Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm aile konutu ve ev eşyalarının miras payına mahsuben sağ eşe özgülenmesi (TMK.md.652) istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.05.2013 (Pzt.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, sağ kalan eşin miras payına mahsuben ev eşyalarının özgülenmesi isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 03.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi'nin 2013/20910 Esas - 2014/12818 Karar) Kazandırmanın, miras payına mahsuben verilmediğini, başka bir ifade ile denkleştirmeye tabi olmadığını veya mirasbırakan tarafından iadeden muaf tutulduğunu ispat yükümlülüğü lehine teberru yapılan altsoya düşer....
Ancak, denkleştirme için sadece karşılıksız kazandırma yapılması yeterli olmayıp miras bırakan tarafından açıkça bu kazandırmanın miras payına mahsuben yapıldığının belirtilmesi gerekmekte olup, yasal karine, yapılan kazandırmanın miras payına mahsup edilmek üzere olmadığı yönünde olduğundan, davacının yasal karinenin aksini kanıtlaması gerektiğinden, dosyada sunulan deliller bu karinenin aksini ispatlamak için yeterli görülmediği gibi, muris adına halen terekesinde kayıtlı iki adet değerli taşınmaz ve bir araç bulunması da davalı tarafın savunmasını doğrulamaktadır" gerekçesi ile davadaki denkleştirme talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa,; A-Davalının savunması yukarıda özetlendiği üzere, evin tamamen kendisi tarafından alındığı iddiasına dayanmaktadır....
Türk Medeni Kanununun 652/1. maddesi, eşlerden birinin ölümü halinde, tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa, sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini öngörmektedir. Bu durumda davacı bu konutun miras hakkına mahsuben kendisine özgülenmesi için Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/1147 esasında dava açmış olduğuna göre; konutun aile konutu olduğunun tespitini talep etmesinde hukuki yararı mevcuttur. Bu nedenle, mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla davaya konu taşınmazın (konutun) mirasbırakanla davacının birlikte yaşadıkları konut niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi için gösterilen delillerin toplanması ve gerçekleşecek sonucuna göre tespit talebi hakkında bir karar verilmesi gerekir....
miras payına karşılık gelen 33.928 TL.nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir....